Hakan ŞANLITÜRK Türkiye'de iktidar kavgaları yaman olurdu. AKP döneminde daha beter yaşanıyor... AKP'liler ülkeyi kendi parselleri sanıyor olsalar ki hiç bırakıp gitme ni...

Hakan ŞANLITÜRK Türkiye'de iktidar kavgaları yaman olurdu. AKP döneminde daha beter yaşanıyor... AKP'liler ülkeyi kendi parselleri sanıyor olsalar ki hiç bırakıp gitme niyetleri yok... Halbuki gerçekten halka ve ülkeye hizmet etmek için iktidar olanların bir zaman sonra "Bizden bu kadar, biraz da başkaları hizmet etsin, yorulsun" demeleri beklenir. Ülkemizde iktidarlar kendi mensuplarını zengin etmekle uğraşmaktan millete ve ülkeye hizmette kusur ediyorlar. Bu durum AKP ile tavan yapmış halde... AKP iktidarı sürecinde demokrasi ve hukuk sorunu yaygındı. Şimdi bunlara ekonomik deprem de eklendi. Dövizin son zamanlarda fişek gibi fırlaması hayra alamet değil. Gelişmelerle ilgili bazı siyasetçilerle konuştum. Çarpıcı varsayımlar olduğunu gördüm. Onları size aktarayım: - AKP'liler kaybetme ve hesap verme korkusu yüzünden seçime yanaşmıyor. - Dövizdeki aşırı hareketlenme planlı gibi. İktidar kaos planlamış, OHAL ilan edip seçimleri rafa kaldırmayı hesaplıyor olabilir. - İktidar kendi planladığı kaos senaryosu ekseninde kendine yakın gruplarla darbe yaptırmayı da planlayabilir. Bu sayede de hesap vermekten kurtulmayı öngörmüş olabilir. - İktidar döviz operasyonlarıyla kendine yakın insanlara para kazandırıp o paraları da seçimde kullanma hesabı içinde olabilir. - Dövizdeki anormal değişim şirketlerin değerini yarıya indirdi. Yabancı sermayeye şirketlerimizi peşkeş çekecekler. Gördüğünüz gibi dikkat çeken yorumlar var. Muhalefet belki de iktidarın kaos senaryosunu sezmiş olacak ki, hemen "sokaktan uzak durun, seçimi bekleyin" çağrısı yaptı. Bu çağrının altını çizmek gerekiyor. Rahmeti Başbakanımız Mesut Yılmaz, "Yolsuzluklar karanlıkta değil aydınlıkta ortaya çıkar" tespiti yapmıştı. Değerli bir ifadeydi. Gerçekten de Türkiye'yi karanlık senaryoların uygulama merkezi yapmamak lazım. Karanlığa çıkan tüm kapıları kapatmamız şart. AKP'lilerin 'kaybetme-hesap verme' baskısı altında çılgın sayılacak yollara başvurma olasılığını yok sayamayız. Tayyip Bey'in kendini ve iktidarını korumak için ülkeyi ateşe atacağına yönelik iddialara inanmak istemem. Türkiye demokratik değişimi, yenilenmeyi başarmalıdır. Karanlık senaryoların ne iktidara ne de diğer kesimlere faydası olacağı kanaatinde değilim. SİNE- İ MİLLET İktidarın erken seçimden uzak durması, ortaya çıkan kaos manzarası muhalefette "iktidarı seçime zorlamak için ne yapalım?" sorusunu öne çıkardı. Bu hususta sine-i millete dönme senaryosunun konuşulduğunu öğrendim. Sine-i Millet için, seçimlerden 30 ay geçmesi, seçimlere 1 yıldan az süre kalmaması gerekiyor bildiğim kadarıyla. İstifaların Meclis'te oylanarak kabul edilmesiyle sine-i millete dönüş kesinleşmiş oluyor. İktidar, muhalefet milletvekillinin istifalarını reddedebilir lakin bu teamüllere uygun olmaz. Şimdiye kadar örneği olmadı zira... İktidarın red yönünde tavır alması aslında çok da önemli değil. Muhalefet vekilleri kararlı davrandıktan sonra, Meclis'e gitmedikten sonra iktidara yapacak çok şey kalmadığı gibi, kendi derdine dert eklemekten gayri bir sonucu da olmaz. Bu açıdan zaman olarak sine- millet alternetifini uygulamak prosedüre uygun. Muhalefette sine-i millet söylemlerinin arttığını aktarabilirim... Sevgili okurlar! Demokrasi, hukuk sorunu ekonomik buhranla insanlarımızın canını sıkarken, bürokrasi, siyaset, iş dünyası vs. yozlaşmanın da tavan yaptığı aşikar. Bu yozlaşma medya sektörü için de geçerli. Benim gibi duruşu olan, kalemini satmayan, ülkesi ve milletine karşı sorumluluklarının farkında olan, şu yada bu partinin yandaşı olmayan gazetecilerin kıymetini bilin... Sevgiyle kalın...