Heykeltraş ve Ressam Doğan Karakılıç’ın ikinci solo sergisi olan “MYSTIC” Mira Koldaş Art Gallery’de izleyiciyle buluştu. Karakılıç’ın son bir yılda ürettiği eserlerden oluşan heykel sergisi, metal ve metal üzerine beton tekniğiyle yapılan devasa ve küçük heykellerden oluşuyor. “MYSTİC” izleyiciye distopik bir dünyanın kapılarını açarken, Karakılıç eserlerini, “Dünya mitolojisini hikâyelerimde birleştiriyorum. Kendi mitoslarımı ve kendi karakterlerimi yaratıyorum. Heykellerim sanal oyunlardaki imgelerle gerçek dünyanın karşılaşmasıdır. Bu karşılaşmalardaki sıra dışılık, sanatımın temel motivasyonudur” sözleriyle ifade ediyor. Sergi, 1 Aralık’a kadar gezilebilecek
SULTAN YAVUZ/ANKARA - “El aldı Freya’dan, doğurdu tözünü… Her şey, her şeyi tamamladı, ayrıcalık yok… Kusursuzluk aradım, kusurda kendimi buldum. Mistik dünyalardan kendi gerçekliğini getirmeye çalıştı sanat. Her şey, her şeyi tamamladı, esir düşüncelere yer yok” Dizeleriyle sanatının manifestosunu yazan Heykeltraş ve Ressam Doğan Karakılıç, ikinci solo sergisi olan “MYSTIC” ile Mira Koldaş Art Gallery’de sanatseverlerle buluştu. Geçen yılın Ekim ayında Canvas Art ile ilk solo sergisini açan Karakılıç, bu yıl yeni mekânına taşınan Mira Koldaş sanat galerisinde eserlerini sergiliyor. Sergideki eserlerden İstanbul Fuarı’nı gören birkaçı dışında, tamamı sanatçının son bir yıllık çalışmasının ürünü… Sanatının bazı çevrelerce “Dark Art” olarak da nitelendirilebildiğini belirten Karakılıç, “Sanatımı ortaya koyarken öyle demiyorum. Zaten sizin nerede durduğunuzu sanat tarihi şekillendirir, siz ne anlatırsanız anlatın, izleyici yorumlarken kendi içselliğinden beslendiği için o şekilde anlar. Herkes işinin farklı olduğunu düşünüyor ama piyasadaki allı güllü diye tabir ettiğimiz işlerle kıyaslarsak, heykellerimin avangart olduklarını düşünüyorum” dedi. Mitolojilerden beslediğini ve onlarla kendi mitosunu yaratarak eserler ortaya koyduğunu kaydeden Karakılıç, sanatını ve sergide yer bulan eserlerini şöyle anlattı: “Çoğu, kendi distopik dünyamda ürettiğim işler, aslında hep karşılaştırmaları işliyorum. Mesela sergideki iki devasa heykel… Devler, yitik bir dünyadan geliyor ve adını da ‘Arayış’ koydum. Dış görünüşlerine bakıldığında zaten açlık içinde olduklarını fark edersiniz. Distopik dediğimiz dünya, mesela Üçüncü Dünya Savaşı sonrası dünyada, çok az şeyin kaldığı bir mekân. İzleyicinin bunu fark etmesini isterdim ama tabii onlar karar verecek. Ben heykellerime başladığımda, ‘Gergedanlaşma’ kavramı üzerinden gidiyordum ama şu anda bambaşka bir evrene, bambaşka kişiliklere büründüler. Ben de onlar gibi değişiyor ve dönüşüyorum ki, bu özelliğimi hep korumayı isterim. Sergideki büyük heykellerimden, ‘Cazcı Fairy’ yani ‘Cazcı Peri’ de benim dünyama ait bir fügür ve müzikle eskiden beri ilişki içinde olduğum için, çok sevdiğim o alana bir gönderme aynı zamanda… Müzikle ilgili henüz somut olmasa da projelerim var...” “Dev heykeller yapmayı seviyorum” Zor olmasına rağmen dev heykeller yapmayı seven Karakılıç, söz konusu eserleri her zaman sergileyecek alan bulmanın mümkün olmadığını, dolayısıyla küçük heykellerinin de bu amaca hizmet ettiğini söyledi. Bazı galerilerin bu tarz eserleri sergilemek istemediklerini belirten Karakılıç, “Mira Hanım bana güvendi, bu sergiyi yapıyoruz. Sonuçta sanatçı gibi galerinin de ayakta kalması gerekiyor. Dark işler doğal olarak her zaman alıcısıyla buluşamıyor. Ben kişisel olarak işlerimi insanların gözüne sokmaya çalışıyorum. Bu sene de Art Ankara’ya sekiz metrelik bir heykel hazırlayacağım. Sanatçının serüveni kolay değil, yaratıcılıktan ödün vermemek zorunda ama eserlerini satarak hayatta kalmak zorunda olduğunu da unutmamak lazım. Akademi kafası ile piyasa birbirinden çok farklı, ben ödün vermemeye çalışanlardanım” dedi. Heykellerinde kullandığı malzemenin “küçük keşfi olan” metal üzerine beton tekniği olduğunu dile getiren Karakılıç, kendi içinde, “kitsch” hissetmemek adına böyle bir malzemeye yöneldiğini ve bunu her gün geliştirmeye çalıştığını ifade etti. Eserlerine ilişkin güzel tepkiler aldığını kaydeden Karakılıç, insanların bu malzemeyi ve figürlerdeki girinti, çıkıntıları gördüklerinde tanıdıklarını ve bundan memnun olduğunu söyledi. Karakılıç, “Heykellerimdeki biraz aylak duruşlar, küçük de olsa gülümseyen tavır sanırım ayırt edici ama zamanla değişmeyeceğini de söyleyemeyiz. Biz Van Gogh’u, fırça vuruşlarından tanırız ve Pablo Picasso’yu da kübik resimlerinden ama aslında Picasso’nun pek çok farklı dönemi var, biz sadece biriyle kafamıza kodlamışız. Tercih hakkım olsa, Van Gogh’u seçerim, her şeyi farklı…” diye konuştu.

Doğan Karakılıç kimdir? 1982 yılında Ankara’da doğdu. 2008 yılında resim ve heykel çalışmalarına başlayan sanatçı, Düzce Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Heykel Bölümü ile Ankara Ahcı Bayram Veli Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü Heykel Bölümü’nde lisansını tamamladı. Hacettepe Güzel Sanatlar Fakültesi’nin heykel bölümünde halen yüksek lisansına devam eden Karakılıç, heykel dışında resim, video art, fotoğraf, happening ve enstalasyon çalışmaları yapıyor. Ikinci kişisel sergisini açan sanatçı, yurt içi ve yıurt dışında çeşitli fuar, yarışma ve karma sergilerine katıldı. Doğan Karakılıç, çalışmalarına Ankara’di heykel atölyesinde devam ediyor.