Sağlık

Mangal alışkanlığı olanlar dikkatli olmalı

Abone Ol
"Hedefe yönelik tedavide başarı oranı arttı" Prof. Dr. Ömer Alabaz, ailesinde kolon kanseri olan kişilerde kansere yakalanma ihtimalinin normalden daha yüksek olduğuna değinerek, Gardner Sendromu ve Ailesel Polipozis hastalığının kalıtsal hastalıklar olduğunu ve sıklıkla kolon kanserine yol açtığını, ülseratif kolit hastalığının da kolon kanseri ihtimalini artırdığını anlattı. Alabaz, hastalığın tanısına ve taramaya ilişkin şu bilgileri verdi: "Hastalığın tanısı günümüzde oldukça kolaydır. Kolonoskopi ile hastanın bütün kalın bağırsağı görüntülenir. Bu sırada, polip varsa alınır ve incelenir. Risk altındaki kişiler ve polip alınan kişiler kolonoskopi ile takip edilir. Kolonoskopi işlemleri ülkemizde bu konuda tecrübeli genel cerrah ve gastroenterologlar tarafından yapılmaktadır. Diğer bir yöntem video görüntüleme ile yapılan sigmoidoskopidir. Kolonun alt bölgesinin incelenmesinde kullanılır. Ayrıca gaitada gizli kan araştırılır. Yani dışkıda kan arama yöntemi ile dışkıda saptanması zor olan az miktardaki kanamalar saptanır. Bunların dışında gerekirse bağırsaktan parça alınır ve incelenir. Tarama ve teşhiste öncelikle dışkıda gizli kan bakılması tavsiye edilmekteyse de mutlaka risk taşıyan bir hasta ise kolonoskopi gerekir. İşlem uyutarak yapılmakta olduğundan hasta için zor bir tetkik değildir. Kolon kanseri ve rektum kanseri yüzde 90 poliplerle gelişir ve 50 yaşın üstünde polip görülme oranı yüksektir. Kolonoskopi ile polip aşamasında yakalanırsa polip alınır ve hastalık tamamen yok edilmiş olur." Risk gruplarına girmeyen hastalara 50 yaşından başlayarak gaitada gizli kan taraması, 50 yaşın üzerinde ise en azından 5 yılda bir sigmoidoskopi, 10 yılda bir kolonoskopi önerilmektedir. Risk grubunda olan hastalardan, daha önce polip çıkarılmış olan hastalar bu işlemden sonra 1-3 yıl içinde tekrar kolonoskopi yaptırmalıdır. Kalıtsal non-polipozis kolorektal kanser için genetik test yaptırılmalıdır. Ailesel adenomatoz polipozis (FAP) olarak adlandırılan hastalık olan kişilere genetik danışmanlık yapılmalı ve 10-15 yaşından itibaren kolonoskopi ile takip edilmelidir. Meme, kadın genital organ kanseri olan kişiler 40 yaşından sonra, ülseratif koliti olan kişiler ise tanı aldıktan sonra periyodik olarak kolonoskopi yaptırmalıdır." KRAS testinin, hastanın tedavi uygulanmadan önce yarar görme oranını saptamayı sağladığına ve sonuçlarına bakılarak hastayla ilgili tedavi kararları belirlendiğine işaret eden Alabaz, eğer hastalık sonradan fark edilirse bile mevcut kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi imkanlarıyla tedavide büyük ilerlemeler kaydedildiğini, son yıllarda hedefe yönelik tedavide başarı oranının artığını belirtti. Prof. Dr. Alabaz, "Kolorektal kanserlerde hayat kurtarıcı tedavi erken evrede gerçekleştirilen cerrahidir. Diğer tedaviler koruyucu amaçlı olarak ya da ileri evrelerde gündeme gelmektedir. Kolorektal kanserlerin tedavisi medikal onkolog, cerrah, radyasyon onkoloğu, nükleer tıp ve görüntüleme uzmanlarının bir arada olduğu bir ekip tarafından yapılmalıdır. Bu hastalığın tedavisinde laparoskopik ve robotik cerrahi uygulamalarının yaygınlaşmaya başlamasıyla, eskinin açık ameliyatlarının yerini, giderek laparoskopik ameliyatlar almaya başlamıştır. Etkili tedavi yöntemleri sayesinde metastatik kolorektal kanser hastalarının sağ kalım oranları ortalama 3 yıla kadar uzamıştır." ifadelerini kullandı.