Manyaklar geçicidir
Mehmet Necati GÜNGÖR
Bir ülkenin başına dönemsel olarak bir manyak geçebilir.
Okyanus ötesinde gördüğümüz sarı manyak gibi.
Ama unutulmasın; manyaklık ne kadar kalıcı ise, manyaklar da o kadar geçicidir.
Manyaklık bir ruh halidir, onu taşıyan kişiyi kolay kolay terk etmez.
Ama bir ülke bir manyakla ne kadar gidebilir?
Gidemez. Mutlaka başından atar.
O zaman dönüp kendimize bakmamız lâzım.
Türkiye Batı dünyasından kopamaz, kopmamalıdır.
Kendi içinden, kendi kaynaklarıyla çözümler üretmelidir.
Bir ülkenin en büyük kaynağı gelişmiş insan gücüdür.
O bizde var, çok şükür.
Bir de büyük sorunumuz var: Yönetim sorunu.
Türkiye iyi yönetilmiyor.
Muhalefet de kötü.
Orada da bir değişim gerekiyor.
Öncelikle bu sorunu aşmamız gerekiyor.
ABD’ye bakalım:
Başında kim olursa olsun, aksları yerli yerine oturtulmuş bir ülkeden söz ediyoruz.
Oradaki sistem kalıcı değerler üzerine var edilmiş.
Adalet gibi, fikir ve düşünce özgürlüğü gibi, teşebbüs özgürlüğü gibi.
Kimse, o ülkenin adaletine kuşku ile bakmıyor.
Orada, düşüncesinden dolayı hapse tıkılan gazeteci yok.
Hakimler, kendilerini baskı altında hissetmiyorlar.
Dünyanın en parlak beyinlerini bünyesinde toplayıp, kendisi için çalıştırıyor.
O yüzden dünyanın patronu olmuş.
Karşılıksız para basıyor, kimse ses edemiyor ve herkes o parayı kullanıyor.
Niçin?
Üretim ve yaptırım gücü fazla.
Rahmetli İsmet Paşa’nın şu sözü hiç zihinlerden çıkmasın:
“Büyük devletlerle ilişkiye girmek, ayı ile aynı yatağa girmeye benzer.”
Bir başka söz de dışarıdan:
“Ayı ile dansa kalktıysanız, o yorulmadan dans bitmez.”
Sarı ayıyı altetmenin yolu ona meydan okumaktan geçmiyor.
Madem dansa kalktık, onu akılcı figürlürle yormalıyız.
Her çözüm aklımızı kullanmaktan geçiyor.
Erdoğan, 6. Olağanüstü kurultayda o gerçeğe işaret etti:
“Üretim, üretim, üretim.”
“İhracat, ihracat, ihraçat.”
İşte size çözüm.
Maharet, bu çözümü görmekte değil, eyleme geçirmekte.
İmkân yaratıp, bu imkânları üretim ve ihracata yönlendirmek.
Başarının, baş eğmemenin anahtarı buradadır.