Merve Zeybek’in ilk solo sergisi “İçsel Harita”, 18 Nisan-17 Mayıs tarihleri arasında Bozlu Art Project Mongeri Binası'nda sanatseverlerle buluştu. Kâğıdı ana materyal olarak kullanan Zeybek, İslam estetiği ve soyut sanat arasında kurduğu özgün bağlarla dikkat çekiyor. Sanatçının eserleri, geleneksel el yazmalarının düzeniyle doğa formlarını ve parçalanmış harfleri bir araya getirerek, izleyiciyi zamansız bir topografyanın içine davet ediyor. Sanatçın farklı yıllarda gerçekleştirdiği çalışmalarda doğa formlarına ve geometrik şekillere altın varak detayları da eşlik ediyor.

Tüm bu anlatının arka planında sanatçının aldığı eğitimin de katkısı yadsınamaz. 1991 Adapazarı doğumlu olan sanatçı, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Tezhip Minyatür Ana Sanat Dalı’ndan 2013 yılında mezun oldu; Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü’nde yüksek lisans programına halen devam ediyor. 2013 yılından beri Enderun Sanat Galerisi’nde kâğıt konservatörü olarak çalışan Zeybek’in eserleri 2021 ve 2024 yıllarında BASE’de ve Mamut Art Project’in 2024 edisyonunda sergilendi.

Merve Zeybek1

Merve Zeybek

Serginin çıkış noktası, ismiyle özdeş bir tema: İçe dönüş. Zeybek’in aktardığına göre sergi süreci bu kavramın etrafında şekillenmiş. Zeybek “Çalışmalarımın genelini öze dönüş teması etrafında birbirini tamamlayan, birbirleriyle konuşan işler oluşturuyor,” diyor ve ekliyor: “Sergiyi kurarken en son hepsine birlikte baktığımızda ismin eserlerin bütünüyle tam olarak örtüştüğünü gördük.”

Zeybek’in sergisi, sanat tarihçisi Oleg Grabar’ın İslam sanatında geometriyi hem soyutlama hem de süsleme unsuru olarak ele aldığı yaklaşımın izlerini taşıyor. Sanatçı bu anlayışı, harita metaforuyla yeniden kurarak estetik bir topografya yaratıyor. Eserlerindeki bitki formları, parçalanmış harfler ve mürekkep izleri; hem biçimsel hem de kavramsal olarak birbirine bağlanarak bir bütünlük oluşturuyor. Bu noktada, sanatçının mantarları simgesel olarak kullanması oldukça dikkat çekici. Doğadaki mantarların elektrik sinyalleriyle kurduğu görünmez iletişim ağı, Zeybek’in sayfalar arasında ördüğü görsel ve kavramsal bağların da metaforu haline geliyor. Zeybek’in eserlerindeki en belirgin öğelerden biri parçalanmış harfler. Bu harfler, anlamdan arındırılarak yeniden şekillendiriliyor ve izleyiciyi dilin sınırlarını aşan bir ifade düzlemine davet ediyor. Merve Zeybek, 17 Mayıs’a kadar gezilebilecek olan ‘İçsel Harita’ sergisi 24 Saat’e anlattı.

Mervezeybek6

Öncelikle “İçsel Harita” sergi süreci nasıl ve hangi fikirle/duyguyla başladı?

Aslında bu başlık tüm süreci özetliyor; çalışmalarımın genelini öze dönüş teması etrafında birbirini tamamlayan, birbirleriyle konuşan işler oluşturuyor. Sergiyi kurarken en son hepsine birlikte baktığımızda ismin eserlerin bütünüyle tam olarak örtüştüğünü gördük.

Soyut sanatla ve İslam estetiğiyle olan ilişkinizi nasıl tanımlarsınız? Bu iki farklı öğeyi eserlerinizde nasıl birleştirmeyi başardınız?

Soyut sanat ve İslam estetiği benim bakış açımdan bir bütünlük arz ediyor. Tam ikisinin arasında bir yol bulmaya çalışan bir haldeyim.

Mervezeybek7

Serginizdeki çalışmalarınızda kâğıt ana materyal olarak karşımıza çıkıyor. Kâğıdı seçme süreciniz nasıl gerçekleşti? Kâğıdın soyutlamalarınızla olan ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Geleneksel sanatlar okuduğum için uygulama olarak en iyi bildiğim materyal kâğıt, bunun dışında da aynı zamanda kâğıt konservatörü olarak çalışmaktayım. Materyale olan aşinalığın, bana biraz da güvenli liman hissi veriyor.

Oleg Grabar’ın İslam sanatındaki geometriyi ve süslemeyi birleştiren yaklaşımına da atıf mevcut. Bu teoriyi kendi sanatınızda nasıl uyguladınız ve geometrinin sizin çalışmalarınızdaki yerini nasıl görüyorsunuz?

Geleneksel sanatlardan geldiğim için bu çerçeve içinde değerlendirilen estetik anlayışı içselleştirerek geçmişin izlerini yeniden yorumlamaya gayret ediyorum. Aslında harita, İslam sanatında hem ölçüyü ve geometrik düzeni hem de süslemeyi bir araya getiren formlardan biri. Sergiyi de bu form etrafında kurgulamayı tercih ettik.

Mervezeybek4

Merve Zeybek, Zar, 2023, MDF üzeri suluboya, 24 K altın ve altın varak üstü vernik kaplama

Eserlerinizde bitkiler, mürekkep izleri ve parçalanmış harfler gibi motifler dikkat çekiyor. Bu unsurların eserinize kattığı anlam nedir? Özellikle harflerin parçalanması sizce neyi simgeliyor?

Harflerin parçalanması, onları anlamlı hallerinden arındırmak, formun yeniden bir söz söylemesini mümkün kılmak ve güncel bir ifade oluştururken yeniden var olma halini ortaya koymak gibi bağlamlarda düşünülebilir. Parçalanmış harflerin çalışmalarımda aradığım ortak dilin başlıca öğelerinden biri olduğunu söyleyebilirim.

Serginizde doğanın çekiciliği de önemli bir yer tutuyor. Doğa unsurlarının, özellikle toprağın kokusunun, yaprakların yeşilinin ve gölün dinginliğinin eserlerinizde nasıl bir anlam taşıdığını paylaşabilir misiniz?

Sözünü ettiğiniz tüm bu imgelem, bir topografyada birlikte yaşayabilme fikrini, doğanın insan yıkıcılığına rağmen yok olmayan gücünü ve doğaya yönelik bir saygı duruşunu görünür kılıyor benim için.

Mervezeybek1

Serginizde mantarlardan ve elektrik sinyalleriyle birbirleriyle iletişim kuran unsurlardan da bahsediyorsunuz. Bu unsurların kompozisyonlarınızı nasıl birbirine bağladığını düşünüyorsunuz? Bu ağ yapısını anlatırken ilham aldığınız başka bir şey var mı?

Mantarlar bana biraz da bir ağ örgüsünü (meshwork) anımsatıyor. Derinden güçlü bir iletişim fikrini aktarmak, bir tür güçlü doğa kurgusunu temsil etmek için mantarları kullanıyorum. Eserlerimde mantarlar, bazen birer metafor olarak sayfanın bir kenarında bazen de akıp giden bir kurguda sessiz sakin bir şekilde beliriveriyor.

Gece Gündüz

Merve Zeybek, Gece ve Gündüz, 2025, Paspartu üzerine akrilik boya, 24K ve altın varak

"Temsili reddetmek" anlayışını eserlerinizde nasıl ele aldınız? Temsilden kaçmak, eserlerinizde nasıl bir özgürlük alanı yarattı ve bu yaklaşımdan hangi faydaları sağladınız?

Temsilden tamamen kaçabilir miyiz? Bundan emin değilim. Ancak temsilin merkezde olmadığı bir estetik anlayışı içinde düşünmenin zengin potansiyeller barındırdığına inanıyorum. Aslında geleneksel sanatlar, yapılan çalışmanın mümkün olan en iyi şekilde ve zanaatkârane bir biçimde tamamlanmasına dayanıyor. Tabii klasik metaforlara dayanan bir sanat anlayışı bu; eğitim sürecinde bizlere aktarılan temel ilkeler kusursuz bir el işçiliği ve mükemmel fırça kullanımı… Ama yalnızca bunları takip etmek ruhsuz, hatasız ve mekanik bir çalışma sistemi üretebiliyor. Sanırım biraz bu kalıplardan çıkmak ve bir şekilde kendi ifade yollarımı bulmak istiyorum. Ancak bunu yaparken sürdürdüğüm yeni dil arayışlarım beni geleneksel sanatların ortak dilinden tamamen koparmıyor. Bu çerçeve içinde, sanat pratiğimi var olan kuralları birebir uygulamayıp hatta ters düz edip biraz da işin keyfini çıkarmak için bir oyun alanı kurgulama hali olarak tanımlayabilirim.

Caz ve Anadolu'nun sesleri bir arada: Sanlıkol, yeni albümü '7 Shades of Melancholia' ile melankolinin izlerini sürüyor
Caz ve Anadolu'nun sesleri bir arada: Sanlıkol, yeni albümü '7 Shades of Melancholia' ile melankolinin izlerini sürüyor
İçeriği Görüntüle

Alaimisema

Merve Zeybek, Alaimisema, 2025, Paspartu üzerine akrilik boya, sulu boya 24K ve altın varak

Serginizde, farklı dönemlerden ve coğrafyalardan gelen öğeleri birleştirerek bir bütünlük yaratma arzusunu taşıdığınızı söylüyorsunuz. Bu çok kültürlü ve çok zamanlı bakış açısını sanatsal anlamda nasıl birleştiriyorsunuz?

Geleneksel sanatlar, aslında çok uzun bir dönemi ele alıyor, her bir bölümü çok katmanlı bir sürecin parçalarını oluşturuyor. Benim ilham kaynağım tabii sadece bu süreç değil, güncel olan güncele dair metinler de çalışmalarım için referans teşkil edebiliyor.

Bitkisel Izlenimler 2023

Merve Zeybek, Bitkisel İzlenimler, 2022, Paspartu üzerine akrilik boya, sulu boya 24K ve altın varak

Bu serginin sizde bir anlamda "olgunlaşma" izleri taşıdığını ifade ediyorsunuz. Bu olgunlaşma sürecini nasıl tanımlarsınız? Bu anlamda sergi sanatsal yolculuğunuzun hangi noktasında sizce?

Bu aslında eserlerime bakan kimi izleyicilerin paylaştıkları bir yorum. Serginin basın bülteninde de kendine yer bulmuş oldu. Sanatsal yolculuğumu hiç bitmeyen bir oluş hali olarak görmeyi tercih ediyorum.

Muhabir: Ahmet Çağatay Bayraktar