İmamoğlu'ndan miting daveti: "İstanbul’un muhafızlarıyız!" İmamoğlu'ndan miting daveti: "İstanbul’un muhafızlarıyız!"

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, görevden alınan Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık'a destek için katıldığı Beylikdüzü'nde iftar programında konuştu.

Özel'in konuşmasında öne çıkanlar şöyle:

"İftira atacak birilerini arayan bir savcı ile karşı karşıyayız"

"Çok sayıda kişi için kritik bir evredeyiz. Öyle bir hukuksuzluk var ki İmamoğlu'na karşı darbe ve kumpas soruşturması savcısı çaresiz bir yere sıkıştı. Algıyı çok yükseltmişti. MASAK raporundan bahsetmişti, bomboş. Altına imza atacak kimseyi bulamayıp uzman yardımcısına imzalattıkları onun da sorumluluk almayan cümleler kurduğu, hiçbir şey ispatlamayan, bütün hareketlerin Ekrem Başkan'ın Murat Başkan'ın, Resul Emrah Şahan'ın avukatları tarafından izah edildiği, ikna oldukları, MASAK raporunun boşaldığı, kanıtların olmadığı, eldeki tek şeyin birbiri ile çelişkili gizli tanık ifadeleri olduğu, onların da yaptıkları iftiraların, örneğin Ekrem Başkanla hiç ilgisi olmayan, Erdoğan'a en yakın firmanın listede olduğu için iftaraları suç üstü yakalanınca sıkıştılar.

Suç yok, delil yok, çaresizlik çok büyük. Şimdi bu rezaleti örtbas etmek için dosyanın içini şimdi doldurabilmek için, kendine yeni gizli tanıklar, yalandan itirafçılar, iftira atacak birilerini arayan bir savcı ile karşı karşıyayız. 

"Savcılığa çağırıp tanıklık yapmaya zorluyorlar"

Ekrem İmamoğlu’nun 10-15 yıl önce Beylikdüzü’nden tanıdığı insanları, komşularını savcılığa çağırıp tanıklık yapmaya zorluyorlar. ‘Siz iş yaptınız mı, geçmişte alışverişiniz oldu mu, karşılığında bir şey verdiniz mi? Belediye başkanlığı sırasında kendisi, çevresi sizden bir şey istedi mi? İstemiştir. Olduğunu biliyorum. İtiraf etmezsen yalancı tanıklıktan seni içeriye atarım’ diye sahte, korkutan ve yalan ifadeye zorlayan çabalar var. Diğer taraftan cezaevinde tutuklu kadınları, SEGBİS bağlantısı ile arayıp, ‘Bana anlatacağın bir şey varsa bu son şansın. Yoksa bir daha seni dinlemem. Çocuklarının yüzünü yıllarca, belki 10 sene göremezsin’ deyip 3-4 yaşında evladı olan kadın tutukluları zorluyor, ardından da yanına birini yolluyor. ‘Savcı kızdı ama sen onun dediği gibi bir şeyler söylersen, hazır olursan yine söyleriz. Seni dinler. Buradan çıkar yarın gidersin’ dedirtilmektedir.

"Senin savcının insan içine çıkacak yüzü kalmadı"

Şimdi Erdoğan’a sesleniyorum. ‘Turpun büyüğü’ dedin, çıka çıka koca bir yalan çıktı. ‘Ailelerinin yüzüne bakamayacaksın’ dedin, aileler burada. Birbirimizin yüzüne bakıyoruz. Bütün Beylikdüzü’nün yüzüne bakıyorlar. Ancak senin savcının insan içine çıkacak yüzü kalmadı. Şimdi yeni turplardan bahsediyorsunuz. Turpun büyüğünü böyle mi arıyorsunuz? Turp bulmak için tehdit etmek, iftira atmak, şantaj yapıp, ‘Yalan söylerse’ diye iş birliği teklif ederek adalet kazanılmaz. Mübarek Ramazan’da, mübarek Kadir gecesinde bir kez daha inanan, vicdanında inanç olan, insaf olan herkese sesleniyoruz. Ayıp ettiler, yazık ettiler, siyasi bir hırsa dünya kadar genç insanın, Ekrem Başkanımızın ve çevresindeki ekibinin geleceğini perişan etmeye çalışıyorlar. Ama onlar ne bir kelime eksik konuşuyor ne bu iftiraları birbirine atıyor ne birbirinin hakkında bilmediği bir şeyi söylüyor. Hakikatten sapmıyorlar. Gerçeğe sarılıyorlar. Allah’a, kendilerine inanıyorlar. Biz de onların namuslarına namusumuz kadar kefiliz."

"Mezar taşlarını tahrip ettiği yalanını attılar"

"Bugün tuttu oraya gidenlerin Şehzadebaşı Camii’nde, Mimar Sinan’ın ilk dönem eseri Şehzadebaşı Camii’nde mezarlıkları, mezar taşlarını tahrip ettiği yalanını attılar. Çare, eskiden olduğu gibi cami yalanlarına kadar çaresiz kaldı, kendini savunmak için. Hemen gittik, gördük ki iki taş yıkılmış, Vali bey ertesi sabah gelmeden kaldırılmış. Ekrem Başkan oradaki hazireyi bırakın en iyi hale getireyim diye dört senedir de yalvarıyormuş. Hem imzayı vermemişler, hem de oradaki taşları eylemciler kırıyor yalanıyla algı yapmaya çalışıyorlar. Bana da dedi ki, ‘Özgür Efendi senin de yakında mezarın kazılır, kim kazar kim kapar orası belli olmaz.’ Bunu yapmayıp mafya gibi mermi de yollayabilirdi ya da başka tehditlerde de olabilirdi. Bu lafın yüzde 1’i Erdoğan’a söylense, yeri yerinden oynatacaklar. Demiyorlar ki siyasette mezarın yeri ne, siyasette ölümün yeri ne? Savaşta bile, savaş durdurulur, taraflar gider cenazelerini alır. İnancına göre defnolunur, dönülür savaşa tekrar koyulur. Savaşta bile ceset üzerinden, naaş üzerinden, mübarek cenazeler üzerinden, kabir, mezar üzerinden siyaset, söylem olmaz. Savaşta dahi her şey olur, mezarlara dokunulmaz. Böyle bir anlayışa rağmen, böyle bir gözü dönmüşlük karşısında bize, hepimize birbirine sarılmak, omuz omuza durmak, bu kötülükten asla ve asla korkmamak gelir."

"Millet ayakta, başkanlarının yanında"

Ekrem İmamoğlu’nun vekaleti, Murat Çalık’ın vekaleti belediye meclislerimizden seçtiğimiz iki değerli kardeşimizdedir. Emanet onlar adına, hem onlara hem hepimizedir. Aileleri, evlatları elbette hepimize emanettir. Ama her ikisinden aldığımız emanet; direnç, mücadele, onları unutmama, en kısa zamanda özgürlüklerine kavuşturma mücadelesidir. Buradan hepinizi saygıyla selamlar, Kadir Gecenizi, bir kez daha mübarek Kadir Gecenizi kutlarken iki yiğit evladınıza, hemşerinize, o iki güzel insana Murat Çalık‘a ve Ekrem İmamoğlu’na en kuvvetli destekleri iletmenizi, yürekten alkışlarınızı ta Silivri’ye kadar duyurmanızı bekliyorum. İkisi de onurumuzdur, onurumuza sahip çıkıyoruz, irademize sahip çıkıyoruz. Duy Erdoğan, millet bu, halk bu. Millet ayakta, başkanlarının yanında. Hepinizi saygıyla selamlıyorum, sağ olun var olun.”

Editör: Deniz Berk