Ceza hukukçusu Prof. Dr. Adem Sözüer, 'yolsuzluk' iddiasıyla Silivri'de tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun avukatlığını bıraktığı yönündeki iddialara yanıt verdi.
İmamoğlu ile ilgili yürüttüğü çalışmaların bir avukatlık hizmeti değil, bilimsel mütalaa çerçevesinde yapılan görüş bildirimi olduğunu belirten Sözüer, "Sayın İmamoğlu'nun avukatlığını üstlenmediğim için bırakmam da söz konusu değildir" dedi.
İmamoğlu'nun avukatlığını bıraktı mı?
Adem Sözüer'in açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
"Ekrem İmamoğlu'nun avukatlığını bıraktığım iddiası hakkında açıklama
Hukukun üstünlüğü,
insan onuru, hukuk devleti ve adil yargılanma hakları değer ve ilkelerinin her zaman ve herkes için "amasız" olarak geçerli olması yolunda uğraş vermekteyim.
Bu uğraşı vermek, özellikle keyfi uygulamaların ortaya çıktığı ve ceza hukuku araçlarının kötüye kullanıldığı dönemlerde büyük önem taşır. Herkes için adalet idealine bağlı her hukukçunun asli görevi, hukuk dışı soruşturma ve kovuşturmalara maruz kalanlara hukuki yardımda bulunmaktır.
Hukukun üstünlüğünü savunmak için, öğretim üyeliğinin yanı sıra Ceza Muhakemesi Kanununun 67 ve 68 maddesinde öngörülen uzman mütalaası kapsamında görüş bildirmek de üstlendiğim görevlerden biridir.
Bu kapsamda kamuoyunda "ahmak davası" olarak bilinen davada, başka akademisyen meslektaşlarımla birlikte İmamoğlu'nun cezalandırılmasının ve siyasi yasak getirilmesinin hukuka aykırı olacağına yönelik ve benzer şekilde Ekrem İmamoğlu'nun 35 yıl önce, o dönemin yönetmeliğine uygun yatay geçişi ve akabinde aldığı diploması konusunda da, ceza hukuku açısından bilimsel görüş verdik. Bu görüşlerimizi konuyla ilgili basın toplantısında açıkladık.
Dolayısıyla söz konusu çalışmalar ve bu kapsamda yaptığım görüşmeler bir avukatlık hizmeti değil sözlü veya yazılı olarak bilimsel görüş verilmesidir.
Durum böyle olunca
Sayın İmamoğlu'nun avukatlığını üstlenmediğim için, bırakmam da söz konusu değildir. Gerektiğinde elbette avukatlık hizmeti de verilir.
Hukuk fakültesi diplomasını alırken yaptığımız yeminin gereği olarak haksızlığa uğrayanları savunmasız bırakmamız asla mümkün değildir."
