Türkiye Posta Telgraf Teşkilatı (PTT), yaptığı bir açıklamayla PTT-SEN sendikasının isminde “PTT” ibaresi bulunmasının “yasa dışı” olduğunu ileri sürdü ve hukuki süreç başlattığını duyurdu.
PTT, sosyal medya hesabından yayınladığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Ayrım, sevk ve dağıtım alanlarında hizmet aldığımız alt işveren firmalara bağlı çalışanlar tarafından “PTT-Sen” adıyla kurulan sendikanın, internet sitesi, sosyal medya hesapları ve çeşitli basın mecralarında kurumumuzun adını kullanarak paylaşımlar yaptığı tespit edilmiştir.
“PTT” ismi kullanılarak yürütülen bu faaliyetler yasalara aykırı olmakla birlikte, bu sendika üyelerinin alt işveren firmalara bağlı çalışanlar olması ve sendikanın PTT ile hiçbir muhataplığının olmaması, PTT AŞ’nin marka değeri ve kurumsal kimliğine açık bir şekilde zarar vermektedir. Bu kapsamda, Şirketimiz isminin izinsiz kullanımı nedeniyle söz konusu sendikaya ihtar gönderilmiş ve gerekli hukuki süreç başlatılmıştır.”
"Marka hakkı ve haksız rekabet iddiaları çürütüldü"
PTT-SEN ise bu iddialara karşılık şu açıklamayı yaptı: “PTT’nin bugün ortaya attığı konu daha önce yargı mercilerine taşınmış ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin kararıyla kesin biçimde hükme bağlanmıştır. Bu kararlara göre Sendikamızın isminde yer alan “PTT” ibaresinin, PTT’nin kendi söylediği gibi ‘marka hakkına tecavüz oluşturduğu ve bu kullanımın haksız rekabet yarattığı’ iddiası tamamen çürütülmüştür.
Hem Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, hem Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi hem de nihai olarak Yargıtay bu iddiaları dayanaksız bularak reddetti. Dolayısıyla PTT-SEN ismi taşeron işçilerinin mücadelesinde olduğu gibi mahkeme salonlarında da tescillenmiş oldu.”
24 Saat’e konuşan PTT-SEN Denetleme Kurulu Başkanı Emin Kan, sendikanın bu davayı zaten yıllar önce kazandığını ve hukuki sürecin kendileri lehine sonuçlandığını belirterek sendikanın güç kazanmaya başlamasıyla birlikte PTT yönetimi tarafından tehdit olarak görülmeye başlandıkların ifade etti.
Kan, şunları söyledi:
“2019'da kurduğumuz sendikanın ismiyle ilgili bir dava açılmıştı. PTT ismini kullanamazsınız, marka bizimdir diye. Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı Sayın Özgür Özel'in Özgür Çağdaş Gazeteciler ödül töreninde bizden bahsetmesinin ardından kamuoyunda PTT tarafından bir açıklama geldi hukuki süreçle ilgili. Biz isim hakkı davamızı kazanmıştık ama bizi yıpratmaya yönelik olan bir durumumuzu tekrar göz önünde bulundurdu yönetim.”
“Dava süreçlerinde hep haklı çıktık”
Sendikanın ve bireysel olarak yöneticilerin açtığı tüm davaları kazandıklarını belirten Kan, sürecin genel olarak PTT'nin sendikalı işçileri hedef aldığı bir baskı ortamı olduğunu dile getirdi:
“Biz sendika olarak açtığımız bütün davaları kazandık. Kazanmaya da devam ediyoruz. Dün benim bir yargı davam vardı, onu ben kazandım bile. PTT daha çok sendikalı olan işçi kesimine yönelik engellemeye çalışıyor. Biz de bu mücadeleden vazgeçmeden daha dirayetli, daha mücadeleci bir sendika olma yolunda devam ediyoruz. Korkular, baskılar bizi yıldırtmıyor açıkçası.”
“PTT tarafından bir tehdit olarak görüldük”
Bu baskının ilk somut adımının işten çıkarmalarla geldiğini aktaran Kan, pandemi döneminde dahi sendika yöneticilerinin işten atıldığını söyledi:
“Bizim sendikal faaliyetlerimizin önünü kesebilmek için bu sefer de PTT sendika yöneticisi olan arkadaşlarımızın iş akitlerini feshetti. Akabinde Cumhurbaşkanı'nın bir kararnamesi vardı pandemi zamanında. İşten çıkışların yasak olduğu bir dönemde 16-17 PTT-SEN üyesinin iş akitleri feshedildi. Bunun tamamı PTT tarafından sendikanın faaliyetlerini engellemeye yönelikti.”
“Taşeronların içinden bir hak talebi doğdu”
Sendikanın kuruluş amacıyla ilgili konuşan Emin Kan, örgütlenme kararının doğrudan taşeron işçilerin yaşadığı sorunlardan doğduğunu belirtti:
“2019 yılında taşeron işçiler tarafından kurulan bir sendikayız. Mücadelemizin, yani sendikamızın kuruluş amacı taşeronların içerisinden bir hak talebi. Memurlarımızdaki ücret farklarından sosyal farklara kadar birçok sorunla karşı karşıya kaldığımız için, kurumun asıl işini yapmamıza rağmen eşit ücret alamıyorduk. Böyle bir oluşumun içine girip taşeronlar için bir sendika kurmuştuk. İşçilerden oluşan bir sendika oldu.”
Kuruluşunun ardından kısa sürede örgütlenme barajını aşan PTT-SEN'in iletişim işkolunda toplu iş sözleşmesi yetkisi almasını hatırlatan Kan, kamuoyunun da bu gelişmeye ilgisiz kalmadığını belirtti:
“Kısa bir süre içerisinde Türkiye'de İletişim İşkolu barajını aşıp aynı zamanda sendikalar tarihinde kısa bir sürede ilk toplu iş sözleşmesini gerçekleştiren bir başarıyı elde ettik. PTT Yönetimi bunu beklemiyordu bizden. Böyle bir oluşumu, böyle bir üye istatistiklerini, toplu iş sözleşmesini gerçekleştireceğimize ihtimal vermiyorlardı. Çünkü konfederasyonlara bağlı bir sendika değildik. İşçi bir işçiden oluşan bir sendika olduğumuz için çok fazla umut bağlamıyorlardı aslında bize.”
“Bu mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz”
PTT-SEN, PTT bünyesinde taşeron olarak çalışan yaklaşık 14 bin işçinin kadro talebinin arkasında olduklarını ve bu mücadeleyi sürdüreceklerini vurguluyor. Kan, “daha dirençli bir şekilde yolumuza devam edeceğiz” diyerek şu ifadeleri kullandı:
“Biz bu sendikayı işçinin, emekçinin alın teriyle kurduk. Bu sendikanın tüm yöneticileri, tüm çalışanları işçiden oluşan bir kesim. PTT-SEN de PTT çalışanlarının evidir. Ben arkadaşlarıma evlerine dönmelerini talep ediyorum. Bu mücadeleyi beraber kazanalım, beraber yürütelim.”