İSTANBUL - Gastronomi yazarı ve kahve danışmanı Cenk Remzi Girginol, 2002'de 250 gram olan kişi başı kahve tüketim miktarının bu yıl 1 kilograma ulaştığını belirterek, "Salgın sürecinde kahve, evde kalmanın ve internet sitelerinden daha rahat ulaşmanın verdiği kolaylıkla evlerimize daha çok girmeye ve tüketilmeye başladı." dedi. Dünyada etkisini sürdüren yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını, birçok alanda olduğu gibi tüketim alışkanlıklarında da değişime neden oldu. Sokağa çıkma kısıtlamalarıyla daha uzun süre evlerinde vakit geçiren vatandaşlar, ev yapımı gıdalar ile internetten siparişle hızlı ulaşabildikleri yeme ve içme sektörüne yöneldi. Okan Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Gastronomi Bölümü'nde Öğretim Görevlisi olarak ders de veren Girginol, salgın sürecinde kahve tüketim alışkanlıklarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Yıllara göre kahve tüketim miktarına ilişkin bilgi veren Girginol "2002'de kişi başı kahve tüketimi 250 gram civarındayken şu anda 1 kilograma yakın bir grafik seyrediyor. Son seneye baktığımızda ise yüzde 14-15 pazar büyümesi var. Bu sürecin ilerleyen yıllarda da bu oranlarda ilerleyeceği görüşündeyim. Salgın sürecinde kahve, evde kalmanın ve internet sitelerinden daha rahat ulaşmanın verdiği kolaylıkla kahve evlerimize daha çok girmeye ve tüketilmeye başladı." diye konuştu. Osmanlı topraklarında kahvenin var olma hikayesinin Yemen'in 1517'de Osmanlı Devleti'ne dahil edilmesiyle başladığını anlatan Girginol, şöyle devam etti: "Burada önemli olan, 1554 yılında açılan ve dünyanın ilk kahvehanesi olan Tahtakale'deki kahvehaneyle kahve kültürünün halk arasına yayılması ve yerleşmesi. Geleneklerin içine işleyen yapısı ve kültürüyle kahve, sosyal yaşantının en önemli odak noktasında durmasıyla karşımıza çıkıyor. Günümüzde kahve hayatımızın her alanında var. Kahvehane kültürü revizyona uğrasa da devam ediyor. Bununla beraber kahve, kız isteme törenlerindeki başrolüyle yorgunluğun üzerine içilmesiyle falıyla kırk yıllık hatırıyla ve 'kahvaltı' derken bile günlük yaşamımız içinde önemli bir noktada durmakta." Cenm Girginol, kahvenin son zamanlarda trend olduğuna işaret ederek, "Yeni kuşak, farklı ve doğru lezzetler ile Türk kahvesine yönelmeye başladı. Kahve zincir mağazalarının, espresso bazlı ve filtre kahve gibi yeni ürünlerle çeşitliliği artırmasıyla oluşan yönelimler de kahve tüketimini önceki yıllara nazaran ciddi oranda arttırdı." değerlendirmesini yaptı. Baristanın bir meslek tanımı olduğundan bahseden Girginol, şunları kaydetti: "Bu meslek, ülkemizde de artan kahve satış yerleriyle önemli bir dal oldu. Baristalık, geleceği kuvvetli, keyifli ve yönelinmesi gereken meslekler arasında. Kahvenin tüketim artışı ve satış yerlerinin çoğalmasıyla iş imkanı da arttı. Sadece kahve yapmak veya fincana resimler çizerek barista olunmuyor. Baristalık, teorik eğitimin olduğu, uzun yıllar tecrübe edilmesi gereken, usta-çırak ilişkisiyle öğrenilen bir meslek. Baristanın sadece bir marka veya çalıştığı yerden değil, global olarak eğitimler alması, doğruyu ve yanlışı birçok kaynaktan sorgulaması ve kahveyle ilgili tam bilgiye sahip olması şarttır." "Sütlü ve aromalı kahveler daha çok tercih ediliyor" Gastronomi yazarı ve kahve yazarı Girginol, kahve tüketiminin artmasıyla kahve makinesi satışlarının da arttığını belirterek, insanların kahve yapmak için kapsül makineler ile daha ekonomik olan kahve makinesi modellerine yöneldiğini söyledi. Türk kahvesine olan ilginin arttığını vurgulayan Girginol, kafe ve kahve zincir mağazalarında tüketilen kahve türlerine ilişkin, "Tabloya baktığımızda sütlü ürünlerin daha çok tüketildiğini görüyoruz. Latte ve cappuccino gibi sütlü kahveler ile karamel, çikolata, vanilya gibi doğal özdeş aromalar ile yapılan kahveler ve espresso bazlı kahveler en çok tercih ediliyor. Filtre kahve de ağırlıklı olarak tercihler arasında yer alıyor." bilgisini verdi.