Sanat dünyasında alışılmadık bakış açıları ve cesur teknik denemeleriyle tanınan Sibel Ünalan, "Crows Remember Faces" isimli yeni sergisiyle Mira Koldas Art Gallery’de sanatseverlerle buluştu. Sergi, Ünalan’ın farklı materyaller ve tekniklerle oluşturduğu eserlerini bir araya getirerek izleyiciyi görsel bir hafıza yolculuğuna davet ediyor. Her bir eser, sanatçının doğa ile kurduğu derin bağları, kargalar üzerinden anlatıyor. Ünalan, sergisinde, doğadan ve kargaların şaşırtıcı zekasından ilham alarak, insan ve hayvan arasındaki derin bağları, hafızayı ve hatırlamanın gücünü keşfe çıkıyor.

Serginin en dikkat çekici eserlerinden biri, "Yüzün Hafızası" (2022), kargaların hafıza gücünü sembolize eden güçlü bir anlatı sunuyor. Ünalan, kargaların yalnızca bir yüzü hatırlamakla kalmayıp, bu yüzle ilişkili izleri zihinde kalıcı kılma yeteneğini, hem sanatını hem de insan-doğa ilişkisini yeniden sorgulatacak bir biçimde sunuyor. Sanatçının, bir karga ile göz göze gelerek yaşadığı bu anın derin izleri, sergiye ilham veriyor. Ünalan, şöyle anlatıyor: “Göz göze geliyoruz. Biliyorum; Kargalar yüzleri hatırlar. Gülümsüyorum ona. Beni böyle hatırlasın istiyorum.”

Serginin her köşesinde sanatçının illüstrasyon kökenlerinden gelen oyunlu yaklaşımını görmek mümkün. Kumaş, kağıt, dijital kompozisyonlar ve daha pek çok malzemenin bir araya geldiği eserler, sanatçının özgürlük arayışının ve yaratıcı sınırları zorlama isteğinin birer yansıması olarak karşımıza çıkıyor. “Crows Remember Faces” sadece bir sergi değil, aynı zamanda izleyiciyi farklı dünyalara davet eden bir keşif olarak karşımıza çıkıyor.

“Unutmamak Değil, ‘Hatırlamak”

Ünalan, serginin hikayesinin çatıya bakan penceresinde başladığını belirterek şöyle anlattı:

“O tatlı yürüyüşleriyle çatıma oradan, buradan topladıkları kemikleri, cevizleri toplayıp getirirken izliyordum onları.

Böyle bir seyir anımda takıldılar radarıma ve daha fazla şey bilmek istedim haklarında. Hem komik, hem de çok güzel görünüyorlardı gözüme. Kulaktan dolma bilgilerimle çok zeki, matematik kafası olan ilginç hayvanlar olduklarını biliyorum. Ve araştırmaya giriştim.

Yüzleri hatırlıyorlar. Unutmamak değil, ‘hatırlamak’. Bir kargada olumlu ya da olumsuz bir iz bırakmış olabilirsiniz. Sizi deftere yazıyor. Bununla da kalmayıp, gidip arkadaşlarını örgütlüyor. “Tanıyın bu yüzü, dikkatli olun. O size yiyecek verecektir ya da size zarar verecektir.” Siz onun hafızasındasınız artık, yüzünüzü hatırlayacaktır.

Bu karşılaşma, heykeliyle, deseniyle, tuvaliyle bir sergiye dönüşmeden önce bir başlığı olmalıydı ve hiç düşünmeden “Kargalar Yüzleri Hatırlar” dedim. İngilizceyi tercih ettim çünkü bu ismi daha çok insan bir görüşte anlamalıydı ve bu hikaye “Crows Remember Faces” başlığında toplandı.”

“Ahenk Gözetilerek Bir Araya Getirilmiş Çok Sayıda Farklı Malzeme Mevcut”

Bu sergi kullandığı tüm materyalleri teknikleri harmanlandığı ilk sergisi olduğunu dile getiren Ünalan, “Böyle bir çeşitliliğin bir başlık altında bir araya getirildiği nadir sergilemelerden biri.

Başlangıçta biraz endişe verici olsa da ortak bir dil oluşturmaya özen göstererek endişelerimi azaltabildim. Bu, süreç içerisinde biraz da kendi ilişkilerini kurarak yapıyı oluşturdu.

Metal kaideler, gözler, seramikten, kâğıttan, kumaştan bedenler, tellerden ayaklar, gagalar, ahşaptan çerçevele;, ağaçtan, dallardan askılar, kumaşa baskılar, kâğıt baskılar, dijital, karakalem çizimler, tuval, boya, iğne, iplik, ahenk gözetilerek bir araya getirilmiş çok sayıda farklı malzeme mevcut.

Öne çıkan malzeme için kumaş diyebiliriz. Zira benim gözlemime göre, bakacak o kadar yeni ve detaylı çalışma vardı ki, tuvallere ilgi sanki bir nebze gerideydi” ifadelerini kullandı.

Yüzün Hafızası: “Kargalar Meclisince Yargılanmış Bir Kadın…”

2022’den bu yana süren çalışmalarında kargaların resme dönüşemediğini ifade eden Ünalan, ancak iki veya üç boyutlu kumaş ağırlıklı çalışmalarla tek başlarına bedenlendiklerini belirterek sergide büyük ilgi gören “Yüzün Hafızası” isimli eserini şöyle anlattı:

“Sergileme kararı verdiğim 2024 itibarıyla onların tuval yüzeyinde de olmalarını istedim ve bu noktada da insanla buluşmalarını resmettim.

‘Yüzün Hafızası’ ismini verdiğim bu triptik (3’lü) tabloda kargalar meclisince yargılanmış bir kadın var. Kara listeye alınmış bu kadının üzerinde iplerle sembolize edilmiş, çarpı şeklinde bir bağ ve etrafını çeviren, onu izleyen kargalar görüyoruz. Sağdaki tuvalde hatırlanan bir yüz-bir göz- ve onunla karşılaşan karga var. Soldaki tuvalde ise arkadaşlarına haberi ileten karga görüntüde.

Ben o kadın değilim. Bizim karşılaşmalarımız iyi hatırlanacaktır…

Bunu etki ya da farkındalık olarak ifade etmek daha doğru olacaktır; Hayvan diyerek geçemeyiz, onlarda bıraktığımız izler önemli. Burada seçilen kargayı bir sembol olarak düşünmeliyiz. Yapılanlar unutulmaz. İyisi de kötüsü de.”

“Bu Bir Macera; Benim İçin de İzleyen İçin de Sürpriz Olmasını Seviyorum”

“Sanatla bakan göz mutlaka farklı izlenimler yakalıyor” diyen Ünalan, doğadaki izlenimlerin sanatına verdiği yöne ilişkin şunları kaydetti:

“Bu böyle de olmalı ki, yakalanan izlenimler özgün bir aktarıma dönüşebilsin. Bunu yapabiliyor olmak biz sanat yapanlara bahşedilmiş çok sihirli bir ayrıcalık.

Şüphesiz bu projede yakaladığım bakış açısı, doğadan daha bir sürü gözlemimin uzantısı olarak bir gün şekillenecektir. Bunu şimdi isimlendiremesem de zaman içerisinde farklı yapılarda ortaya çıkacaktır. Bu bir macera ve benim için de izleyen için de sürpriz olmasını seviyorum.

Bakalım hayat, doğa daha hangi gözlemleri, karşılaşmaları biçimlendirmeme zemin hazırlayacak zihnimde.”

“Yeterince Baktığınızda Her Şey, Hafızanızdaki İzleriyle Bir Hikâyeye Dönüşebilir”

Çalışmalarından eser diye söz etmeyi hiç sevmediğini dile getiren Ünalan, eser niteliğini kazanmalarının izleyiciyle buluşmalarıyla başladığını dile getirerek, izlediği yaratım sürecine dair şunları söyledi:

“Her çalışma kendine has bir hikaye anlatır.’ Bu hikayeler oluşum süreçlerinde kah kendi hikayelerini yazarlar, kah yazmayı istediğim bir hikayenin görsel ifadeleri olurlar. Benim yola koyulmam bazen dinlediğim bir şarkı ismi, okuduğum kitaptaki bir tanımlama, bir cümle, kendimi baktığım bir fotoğrafın derinliklerinde bulmam, yürüdüğüm sıradan bir sokak, rastladığım bir hayvan… Yeterince baktığınızda her şey, hafızanızdaki görüntüleriyle, izleriyle zihninin üretebildikleriyle yepyeni ve unique bir hikayeye dönüşebilir.”

“Sanatın Kökeninin Oyuna Dayanıyor Olduğu Bilgisi Beni Cezbediyor ve Özgür Kılıyor”

Sanatın oyun yönünün kendisini cezbettiğini ifade eden Ünalan, bu oyun halinin yaratım sürecine olan etkisini şöyle anlattı:

Romeo ve Juliet'in aşkı Bodrum Kalesi'nde hayat bulacak
Romeo ve Juliet'in aşkı Bodrum Kalesi'nde hayat bulacak
İçeriği Görüntüle

“Sanatın kökeninin oyuna dayandığı sanat eğitimine başlarken ilk karşılaştığımız bilgi ve asıl bu yönüyle beni cezbediyor ve özgür kılıyor. Yaptığım sanat değilse de tamam, özgürüm ve oyun oynuyorum. Buradan yola çıkarak çok özgür, çok heyecanlı bir süreç var önümde. Bir film stüdyosunda gibiyim süreç boyunca. Her biten gün için üzgünüm, her yeni başlayan gün için sabırsızım. Günün sonunda ne var elimde sunabileceğim, paylaşabileceğim, beni ve bakanları çoğaltacak? Bu duyguları kelimelere dökmek kolay değil, maharet ister. O yüzden ben bildiğim, kendimi ifade edebildiğim dille karşınızdayım.”

“Sergide 5 Yıl Boyunca Kargalara Takılmış Bir Kafa Var. Her Bir Karganın Da İsmi. Onlar Bizleri, Biz Onları Hatırlayalım İstedim.”

“Şeylerin isimleri olmalı. Olmazsa var olmazlar” diyen Ünalan, bu yaklaşımını şöyle anlattı;

“Bunu nerede okuduğumu bilmiyorum. Bu benim için içgüdüsel bir şey. Nesnelere, varlıklara isim vermek. Çalışmalara “İsimsiz” yazarlar bazen sanatçıları. O da bir isimlendirme aslında.

Ben her birine isim veririm. Bazen bir isim o resmi var eder. Kimi zaman ismiyle daha çok anlam kazanır, bütün olur. Sergilerin mutlaka bir isimleri oluyor artık. Tıpkı filmler, oyunlar gibi. Ne izleyeceğimizi ne bekleyip ne düşünebileceğimizi az, çok kestirebiliyoruz. Çoğu kez etkisini güçlendiriyor bu isimler peşin peşin. Üzerine düşünülmüş, kafa yorulmuş, neye kafayı takmış olduğunuzu duyuruyorlar. Ben bunu seviyorum. Sizin seçiminizi yansıtıyor.

Bu sergide 5 yıl boyunca kargalara takılmış bir kafa var. Ve her bir karganın da bir ismi. Onlar bizleri, biz onları hatırlayalım istedim.”

“Bu Kadar Sahici Tepkiler Alabilmek Sarhoş Ediciydi”

Sergiye gelen geri dönüşler için ‘baş döndürücüydü’ ifadelerini kullanan Ünalan, izlenimlerini şu ifadelerle paylaştı;

“Sonuçta çok sesli bir sunum, gözü oyalayacak çok fazla detay var, her biri uzun, uzun bakmayı, belki ifadeleri anlamlandırmayı gerektirecek zamana ihtiyaç duyuruyorlar. Günümüzde ne kadar ilgimizi çekerse çeksin, bir şeye bakmak için harcadığımız zaman giderek kısalıyor. Bu bir riskti ancak herkesin bakacak ve gülümseyecek bir şeyler bulması benim için çok keyifliydi.

Açılışta çok güzel bir kalabalık vardı ve herkes gülümseyerek gezdi. Kargalara olan ön yargısının kırıldığını, artık onlara daha farklı bakacaklarını, varlıklarının daha fazla farkında olacağını söyleyenler oldu. Hocalarımdan çok samimi, yapıcı, destekleyen, teşvik eden eleştiriler duydum. Üstün Dökmen ve Ünsal Piroğlu hocalarla çok güzel ve keyifli de bir söyleşi gerçekleştirdik. Dört senelik seyircisiz bir çalışma sürecinin sonunda Mira Koldaş Galeri’nin güzel ev sahipliğiyle, çok canlı, hevesli, keyifli bir seyirciyle buluşmak ve bu kadar sahici tepkiler alabilmek sarhoş ediciydi. Bu etkiyi uzun süre üzerimde taşıyacağımı sanıyorum”

Muhabir: Nur Yıldız