Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad hükümetine karşı muhalif güçlerin Halep’in batısında çarşamba gününden bu yana bir dizi saldırı başlatmasının ardından en az 89 kişi öldüğü ve Suriye ordusuna ait bir askeri üssün kontrolünün muhalif grupların eline geçtiği bildirildi.

İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin aktardığı bilgilere göre, Suriye’de muhalif gruplar, Halep’in batısında bir dizi saldırı başlattı. Bölgeden gelen haberlere göre, saldırılar sonucunda en az 89 kişi öldü ve Suriye ordusuna ait bir askeri üssün kontrolü muhalif grupların eline geçti.

Saldırılar kapsamında dün El Kaide bağlantılı Hayat Tahrir el-Şam da dahil olmak üzere çeşitli muhalif gruplar, çarşamba gününden itibaren Halep’e doğru yaklaşık 10 kilometre ilerledi.

Muhalif gruplar Telegram uygulaması üzerinden yaptıkları açıklamada, 46. Üs olarak bilinen bölgedeki en büyük Suriye hükümeti üssünü ele geçirdiklerini ve Suriye ordusuna ait tanklarla birlikte Şam hükümetine bağlı güçlerin bazı üyelerini esir aldıklarını duyurdu. Ayrıca Halep bölgesinin batısındaki kırsal alanda birkaç köyü de ele geçirdiklerini açıkladı.

"Şam’daki İtalya Büyükelçiği'ne giren silahlı gruplar, üç aracı gasbetti" "Şam’daki İtalya Büyükelçiği'ne giren silahlı gruplar, üç aracı gasbetti"

Suriye hükümeti, konuyla ilgili henüz bir yorumda bulunmadı. Yerel yetkililer, çatışmalar nedeniyle okulların ve pazarların kapatıldığını duyurdu.

Saldırılar 2020’den bu yana muhalif grupların toprak elde etmek için gerçekleştirdiği ilk büyük girişim olarak değerlendiriliyor. Türkiye, 2020 yılında Suriye hükümetinin resmi müttefiki Rusya ile İdlib bölgesindeki çatışmaları durdurmak için bir ateşkes anlaşması yapmıştı. Anlaşmaya göre Ankara, İdlib çevresinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nun 2254 sayılı kararına göre terör örgütü olarak kabul edilen grupları etkisiz hale getirerek ılımlı muhalifleri bu gruplardan ayıracak ve M4 karayolu boyunca bir güvenli koridor oluşturacaktı.

BMGK’nın 2254 sayılı Kararı, 2015 yılında kabul edilmiş o dönemde BMGK’nın geçici üyesi olan Türkiye de karar lehine oy kullanmıştı. Hayat Tahrir el-Şam da bu karar bağlamında terör örgütü olarak kabul ediliyor.

Türkiye’nin 2017 yılında başlayan Astana süreci bağlamında da Idlib ve çevresinde ılımlı muhalefet gruplarını, Hayat Tahrir el-Şam gibi terör gruplarından ayırmak ve İdlib bölgesinde gerilimi azaltmak gibi sorumlulukları bulunuyordu. 

İran’dan tepki: Astana Süreci anlaşmalarının açık bir ihlali

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, muhalif grupların hareketliliğine ilişkin yaptığı açıklamada, ''Suriye'deki terörist grupların yeniden faaliyete geçmesini ve bölgede terörizmin yayılmasını engellemek için kararlı ve koordineli bir şekilde harekete geçilmesi’’ gerektiğini söyledi.

Bekayi, mevcut Astana Süreci garantör ülkeleri (İran, Türkiye ve Rusya) arasındaki anlaşmalar gereği, Halep ve İdlib kırsalının gerilimi azaltılma bölgeleri olarak kabul edildiğini belirterek, terörist grupların bu bölgelere saldırılarının, Astana Süreci anlaşmalarının açık bir ihlali olduğunu ve bu sürecin olumlu kazanımlarını ciddi bir tehlikeye atacağını ifade etti.

Bekayi konuşmasında, Halep’teki çatışmalarda hayatını kaybeden İran Devrim Muhafızları Ordusu komutanlarından Keyumers Purhaşimi için de başsağlığı dileklerini iletti.

Editör: Ziya Burak Erol