Türkiye’ye düşmanlık eden hiçbir ülke iflah olmaz. Dostluk edenlerin kazancı çoktur… Ermenistan Azerbaycan topraklarını işgal etti çıkmadı. Uluslararası kuruluşlar ‘çık’ dedi dinlemedi. Putin ‘çık’ dedi yine kulak arkası yaptı. Yetmezmiş gibi Azerbaycan’a aralıklarla saldırılara devam etti. Sovyetler Birliği döneminde Yüksek Sovyet toplanıp Karabağ’ı Azerbaycan’a bırakmıştı. Ermeniler o zamanda buna karşı çıkmışlardı. Putin kucağındaki Ermenistan’ın işbaşındaki yöneticilerinin Batı’ya kaymaya başladığını da görünce Aliyev’e yeşil ışık yaktı. ‘Gir al’ mesajıydı bu. Böylece Paşinyan ve yönetimine ders verecek, Paşinyan ya istifa edip gidecekti, yada tekrar Rusların kucağına oturacaktı. Aliyev ise içerde güçlenmeye başlayan muhalefetten kurtulacaktı. Zira Aliyev yönetimindeki Azerbaycan’dan Rusların şikayeti bulunmuyordu. Merhum Aliyev Putin’in KGB’den tanıdığı ve Amiri idi. Putin-Aliyev dostluğunun temelleri oldukça sağlamdı. Hal böyleyken bizim herşeyi iç politikada kullanmaya meraklı siyasetçilerimizin sivri sözleri, Devlet Bahçeli’nin Nahcivan Azerbaycan’a katılmalı mealli ifadesi Rusların tansiyonunu yükseltti. Bir anda ‘ne oluyor ya..’ moduna girdiler. Çözüm masasında Türkiye’yi ellerinin tersiyle ittiler. İşin bundan sonra oldukça gerilimli devam edeceğinin göstergesiydi bunlar. Tabi Karabağ’daki yangını kendi emelleri ekseninde devşirmek isteyenlerin de artık devrede olduğunu tahmin etmek zor değil. Ermenistan’ın sivil yerleşim yerlerine balistik füze fırlatması yeni katliamlara pervasızca imza atmaları derinlemesine değerlendirilmesi gereken bir olaydır. Günümüzde kendi ülkenin menfaatlerini gözetiyorsan hemen ‘faşist’ damgası yiyorsun. Bu emperyalist ülkelerde seyrek oluyor ama geri kalmış veya gelişmekte olan ülkelerde sık karşılaşılan bir realite. Adamlar sana “ülkenin menfaatlerini değil bizimkileri savun” diyor adeta. Yakın tarihten örnek verirsek, 15 Temmuz, Suriye’de YPG/PKK’ya açık açık verilen silah ve maddi destek, parasını ödediğimiz F-35 uçaklarının verilmemesi ABD’nin Türkiye’ye karşı ayıpları arasında. Avrupa eklemesiyle AB’de farklı değil. Annan Planı’na ‘hayır’ diyen Rum kesimini AB’ye üye aldılar ama Türkiye’yi yıllarca oyaladılar, kapıda beklettiler ve tavizler koparttılar. Yıllarca PKK ve DHKP - C gibi örgütleri terör listesine almadılar. Türkiye’deki hassas başlıkları sürekli kaşıdılar. Bakın Suriye’de, Libya’da, Doğu Akdeniz’de işte Azerbaycan’da bu koro bize hiç hak vermiyor. Sürekli Türkiye suçlanıyor. Yahu kardeşim, “Hırsızın hiç mi suçu yok?” diye soruyorsunuz yanıt yok. Sanki duvar oluyorlar. Biz barış içinde yaşayalım, hakkımıza hukukumuza el uzatmayın diyoruz. Bu bölgede eksik de olsa demokrasi, ekonomi, cumhuriyet gibi çağdaş değerlere sahip yegane ülkeyiz. Birikim ve donanımımız var. Eskiden soğuk savaş vardı, iki kutuplu dünyada yaşadık. Maalesef artık soğuk değil sıcak savaşlar dünyanın her köşesinde, en çok da Ortadoğu coğrafyasında. Karadeniz, Kafkasya ve Orta Asya’yı içine alan yeni bir bölgesel işbirliği kurulamadı. Bu ivedi gerçekleşmesi gereken bir ihtiyaç. Eski Başbakanımız Mesut Yılmaz’ın şu çarpıcı sözlerini hatırlatmak isterim: “Tarih şunu söylüyor; milletimiz kendisine dostluk gösterenlere daima fazlasıyla karşılık vermiş, gönlünü sonuna kadar onlara açmıştır. Türkiye’ye düşmanlık gösterenler ise, hiçbir zaman karlı çıkmamışlardır. Farklı platformlarda Türkiye’nin ve Türk milletinin çıkarlarına damga vurmak için çalışan kimi çevreler artık bu tarihi gerçeğin farkına varmalıdırlar. Şunu herkes bilmelidir ki, Türk milleti milli çıkarlarını daima herkese karşı her şartta ve ortamda koruyacaktır. Türkiye, bu güç ve kudrete her zaman sahiptir. Üstelik bu uğurda hiçbir fedakarlıktan kaçınmadığını her vesileyle ortaya koymuştur.” Türkiye ile gerilimden Ermenistan’ın kazanacağı bir şey yok. Aksine kaybı büyük. Türkiye için kötü niyet besleyen ülkelerin hayati çıkarları kayba uğrar. Ermenistan yönetimi ve Ermeniler, tarihten düşmanlık üretmeyi bir yana bırakmalı. Bunun kimseye faydası yok. Yine Yılmaz’ın tavsiye ve tespitleriyle bitirelim: “Şunu iyi bilin ki Azerbaycan bizim kardeşimizdir. Hiç kimsenin bu kardeşliği bozmaya gücü yetmez. Ama Türkiye sizinle de dost olmak arsuzusundadır. Bu dostluğun iki şartı var. Birincisi tarih siyaset uğruna tahrip edilmemelidir. İkincisi ise dağlık Karabağ'daki toprakların işgalinden vazgeçilmesidir. İnanın ki, bu dostluk sağlanırsa her üç ülke de kazançlı çıkacak. Ama aralarında en kazançlı çıkan da Ermenistan olacaktır. Eğer Ermenistan bu teklifimize uyarsa, Türkiye Ermenistan'ın batı dünyasına açılan penceresi, yolu ve hayat damarları olacaktır." Gerçekler böyle… Ya ‘Günahkarlar Kulübü’nün istediği politikalarla ülkelerinizi harap edersiniz yada halkınızın, ülkenizin menfaatleri ekseninde gerçekçi ve faydalı bir yola girersiniz. Tabi buradaki püf noktası; ‘uşak’ olanların bağımsız politikalar üretememesi…