Türkiye’de son dönemlerde neredeyse tüm illerde kiralar çok arttı. İnşaat sektöründeki krizin yanı sıra serbest piyasada fırsatçılık yapanların kira fiyatlarının yukarı çekilmesine neden olduğu iddia ediliyor. BETAM’a göre, yıllık kira artışı, İstanbul’da yüzde 50,7, Ankara’da yüzde 31,8 ve İzmir’de yüzde 30,9 oldu. Akademisyen-Ekonomist Aslanoğlu, uygulanan düşük faiz, bol kredi mekanizması ve enflasyonun yüksek seyrinin konuta talebi artırdığını belirtti. Üniversite öğrencilerinin kira talebinin sorunu derinleştiğinin altını çizen Aslanoğlu, kira ve fiyat kontrolü önlemlerinin geçici ve sınırlı olduğunu vurgulayıp devlet desteği ve teşvikiyle çok daha fazla öğrenci yurtları yapılması önerisinde bulundu
DİLAN KARACAN Covid-19 salgını, ekonomik kriz, enflasyonla mücadele eden Türkiye’de, kira artışları son dönemlerde oldukça hissedilir boyutlara ulaştı. Öncelikle inşaat sektöründeki krizin kira artışını körüklediği düşünülse de serbest piyasada fırsatçılık yapanların kira fiyatlarının yukarı çekilmesine neden olması söz konusu. 19 Eylül’de Birleşmiş Milletler 76’ncı Genel Kurulu’na katılmak üzere ABD’ye giderken Atatürk Havalimanı’nda gündeme dair açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, fahiş kira artışına gösterilen tepkileri “abartılı” buldu. Erdoğan, “Abartılacak bir sorun yok ki” ifadesini kullandı. Kira fiyat artışlarında fırsatçılık yapıldığı iddialarını değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kira artışlarında suiistimal varsa bunun sorumlusu olan bakan arkadaşlarım, bunları yakın takibe almak suretiyle bu zulmün önüne geçeceğiz, yakın takibe alacağız” dedi. [caption id="attachment_223854" align="alignright" width="202"] Akademisyen-Ekonomist
Erhan Aslanoğlu[/caption] BETAM Raporu Bu arada Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM), sahibinden.com’un veri havuzunu kullanarak yayınladığı “Konut Piyasası Görünümü: Eylül 2021” araştırmasıyla, büyük şehirlerdeki yıllık kira artışlarına dikkat çekti. Rapora göre kira fiyatları, 2021 yılında İstanbul’da 50,7, Ankara’da 31,8 ve İzmir’de yüzde 30,9 arttı. En yüksek artışın yüzde 63,6 ile Mersin’de olduğu belirtildi. Geçen yılın ağustos ayına göre, Türkiye genelinde ortalama satılık konut ilan m2 cari fiyatı, yüzde 38,9 oranında artarak 4.382 TL olarak gerçekleşti. Satılık konut ilan m2 cari fiyatları, aynı dönemde İstanbul’da yüzde 37,5, Ankara’da yüzde 32,1 ve İzmir’de yüzde 37,4 arttı. Böylece, ortalama satılık konut m2 fiyatları İstanbul’da 5.845 TL, Ankara’da 2.917 TL, İzmir’de ise 5.200 TL oldu. Enflasyondan arındırılmış (reel) satış fiyatları da ülke genelinde ve üç büyük ilde artmaya devam etti. Aynı şekilde ucuz ve lüks konutların satılık ilan m2 fiyatlarında da artış devam etti, satılık konut ortalama m2 fiyatı ucuz konutlarda 2.306 TL’ye, lüks konutlarda ise 13.491 TL’ye yükseldi. Satılan konutların satılık ilan sayısına oranı önceki aya göre gerek ülke genelinde gerekse üç büyük ilde arttı. Ağustos’ta kiralık ilan m2 fiyatı, yıllık artış oranı üç büyük ilde de yükseldi. Yıllık kira artış oranı geçen aya göre İstanbul’da 8,4 yüzde puan, Ankara’da 1,8 yüzde puan ve İzmir’de 6,8 yüzde puan arttı. Yıllık kira artış oranı, İstanbul’da yüzde 50,7, Ankara’da yüzde 31,8 ve İzmir’de yüzde 30,9’a ulaştı. Böylece 2020 Ağustos’ta İstanbul’da 21,1 TL, Ankara’da 11,7 TL ve İzmir’de 16,7 TL olan ortalama kiralık konut ilan m2 fiyatları, 2021 Ağustos’ta bu illerde sırasıyla 31,8 TL’ye, 15,4 TL’ye ve 21,8 TL’ye yükseldi. Geçen ay İstanbul ve Ankara’da sahibindex kira endeksi, bu illerdeki TÜFE endeksini 2017 Eylül’den sonra ilk defa geçti. Arz-talep dengesiyle ilgili… Akademisyen-Ekonomist Erhan Aslanoğlu, kiralardaki artışın, arz-talep dengesiyle ilgili yaşanan bir gelişme sonucu gündeme geldiğine değindi. Türkiye’de 2017 yılına kadar yapı ruhsatları ve yapı kullanım belgelerinin çok hızlı arttığını anımsatan Aslanoğlu, ciddi bir arz fazlası oluşturduğunu belirtti. Boş ve kiralık konutların sayısının da arttığına işaret eden Aslanoğlu, “Arkasından bu stoğu eritmeye yönelik söylentiyle yeni yapı ruhsatlarında da hızlı bir azalma ortaya çıktı. Zaman içinde bir azalma oldu ama bu, yeni arzları getirmedi. 2017 sonrası sınırlı olarak getirdi” değerlendirmesinde bulundu. Aslanoğlu, Covid-19 salgını nedeniyle birlikte, evlerdeki yaşam süresini uzadığını, yaşam tarzlarının değiştiğini ve bütün bunların konut talebini arttırdığına dikkat çekti. Salgının etkisiyle oluşan sıkıntıları aşmak için Türkiye’de uygulanan düşük faiz ve bol kredi mekanizmasının konuta talebi ciddi bir biçimde artırdığını belirten Aslanoğlu “Salgıni, artı kredi genişlemesi, arzında düştüğü ortamda konut fiyatlarını hızla yükseltti. Konut fiyatlarındaki yükselişin sebebinin bu olduğunu düşünüyorum” dedi. “Ekonomiyi normal akışın dışına çıkarmamak gerekiyor” “Tasarruf sahipleri, mevduat, bono, tahlil gibi yatırım araçlarına yatırım yapmak yerine enflasyonu yüksek algıladığı için ve mevduat faizlerinin düşük olduğu algısıyla beraber konuta ekstra talep oluşturuyor” diyen Aslanoğlu, enflasyonun yüksek seyrinin de konuta talebi arttıran başka bir unsur olduğunu düşünüyor. Konut fiyatlarının artışının kiralarda artışı getirdiğini vurgulayan Aslanoğlu, konut artışının yükselmesinin kiracı olma talebini de arttırdığını belirtti. Bu arada yalnızca birinci sınıf değil, iki, üç ve dördüncü sınıf üniversite öğrencilerinin ev talebinin kiralarda yaşanan anormal durumu daha da derinleştiğinin altını çizen Aslanoğlu, şunları söyledi: “Son dönemlerde üniversitelerin açılması ve öğrencilerin şehirlerde ciddi konut talebi yaratması gibi bir durum da söz konusu. Covid-19 salgını, son bir buçuk yılda daha önce öğrenci olup farklı şehirlerdeki evde oturan gençlerin aileleri ve memleketlerine dönmesine neden olurken o evlerin boş kalması durumunun yaşanmasına sebep oldu. Aslında sorun, arz-talep dengesindeki bozulma ile ilgili bir durum. Benim düşünceme göre, ekonomiyi normal akışın dışına çıkarmamak gerekiyor. Krediyle her canlandırma hareketi, bu tür bir talep artışıyla fiyatları arttırıyor. Arzı tetikliyor ve düşüşler oluyor. Ekonomiyi ve arz-talep dengesini aşırı şişirmek sonra da onun sönmesini beklemek sıkıntı yaratıyor. Fiyat şişkinliklerine ve inişe yol açıyor. Ekonominin kendi akışı içinde kredi dinamiği olması ve ekstra şekilde konuta talep yaratılmaması gerektiğini düşünüyorum.” Kira ve fiyat kontrolü önlemleri geçici ve sınırlı Enflasyonla mücadele ve düşük enflasyonu başarabilmenin TL cinsi yatırımlara ilgiyi arttıracağını ve toplum olarak konut, döviz, altın gibi yatırım araçlarına dönüşümüzü azaltacağını söyleyen Aslanoğlu, “Eğer enflasyonla mücadeleyi başarırsak ekstra talebi de azaltmış olacağız. Kira kontrolü, fiyat kontrolü tarzı önlemlerin çok geçici ve sınırlı etkisi olacağını, orta vadede olumsuz yansımalar getirebileceğini düşünüyorum” diye konuştu. “Öğrenci yurtları, devletin desteği ve teşvikiyle çok daha fazla olabilir” Türkiye’de özellikle gençlerin, üniversite öğrencilerinin ciddi bir konut talebi olduğunu vurgulayan Aslanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de yurt eksikliği var. Öğrenci yurtları, devletin desteği ve teşvikiyle çok daha fazla olabilir. Öğrenciler, çok daha güvenli, düşük maliyetli ortamlarda barınma ihtiyaçlarını giderebilirler. Türkiye’de yurtları, öğrencilerin özgürlüğünü kısıtlayan bir alan olarak değil onlara özgürlüklerini veren, belli kuralları olan, kendi evlerindeymiş hissini sunan ortamlar şeklinde oluşturmak gerekiyor.” Öğrenci yurtlarının artması ve daha konforlu hale gelmesini destekleyen Aslanoğlu, buralarda kişisel yaşama önem veren ve bunu koruyan bir yapının kurulmasının da sorunun çözümüne katkıda bulunabileceğini savunarak sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye, bölgeselleşme yolunda adımlar atmalı. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük merkezler oluşturmanın buralarda ciddi talep yarattığını ve fiyatları daha da şişirdiğini belirtiliyor. Türkiye’de yeni bölgesel cazibe merkezleri yaratılmalı. Bu, sadece sanayi teşvikiyle değil yaşam alanlarıyla, kültürüyle, sporuyla, sanatıyla ve sosyal çevresiyle başarılmalı.”
Editör: Ahmet Ertüm