Sağlık

Uzmanından "kalıcı oje cilt kanserini tetikleyebilir" uyarısı

- Güven Çayyolu Cerrahi Tıp Merkezi Dermatoloji Bölümü'nden Uzm. Dr. Arzu Gökdemir Yanardağ: - "(Kalıcı oje uygulaması) Ellerin ultraviyole ışın altında bekletilmesi cildin UV ışınlarına maruz kalmasına neden olur. Bu durum bir cilt kanseri tetikleyicisi olabilir"

Abone Ol

İSTANBUL (AA) - Güven Çayyolu Cerrahi Tıp Merkezi Dermatoloji Bölümü'nden Uzm. Dr. Arzu Gökdemir Yanardağ, "kalıcı oje" işlemi sırasında cildin, UV ışınlarına maruz kaldığını ve sürekli olarak kalıcı oje yaptıran kişiler için bu durumun bir cilt kanseri tetikleyicisi olabileceğini belirtti.

Güven Hastanesi'nden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Uzm. Dr. Arzu Gökdemir Yanardağ, kalıcı oje uygulamaları sırasında tırnakların kimyasal maddelere maruz kaldığını vurgulayarak, "Bu kimyasallar tırnak plakasının üzerinde bulunur ve tırnakların daha ince, kırılgan ve zayıf olmasına yol açabilir. Bu nedenle, sürekli olarak kalıcı oje kullanmak, tırnakların zayıflamasına ve hatta kırılmasına neden olabilir" ifadelerini kullandı.

Yanardağ, uygulama esnasında ellerin ultraviyole ışın altında bekletilmesinin ise cildin UV ışınlarına maruz kalmasına neden olduğunun altını çizerek, "Sürekli olarak kalıcı oje yaptıran kişiler için bu durum bir cilt kanseri tetikleyicisi olabilir." değerlendirmesinde bulundu.

Yanlış ve hijyenik olmayan koşullarda yapılan manikür ve pedikür işlemlerinin tırnak sağlığı üzerindeki etkilerine dikkati çeken Yanardağ, anemi, vitamin-mineral eksiklikleri, travma, yaşlılık, hipotiroidizm, beslenme eksikliği, mantar enfeksiyonu, sık el yıkamak, deterjan ve dezenfektana sık maruziyet, sık yapılan kalıcı oje, protez tırnak, profesyonel kişilerce yapılmayan travmatik manikür-pedikür işlemlerinin tırnak yapısında bozulmalara kırılmaya ve renk değişikliklerine neden olabileceğini vurguladı.

- "Sık tekrarlayan vakalarda cerrahi yöntemlere başvurulabilir"

Tırnak mantarının, tırnakta renk-şekil değişikliği ve tırnak altında boşluk oluşmasıyla fark edilebileceğini vurgulayan Yanardağ, şunları kaydetti:

"Erken müdahaleyle tamamen geri döndürülebilir. Tırnak yatağının kuru tutulması mantardan koruyucu bir önlemdir. Tırnak boyutu ile tırnak yatağı genişliği oranında dengesizlik, tırnakları sıkıştıran dar ayakkabılar ve çoraplar, tırnakları çok kısa kesmek, ayak tırnağının yaralanması gibi nedenler ise tırnak batmasına neden olabilir.

Tırnak batması tedavisi aşamalara göre planlanır. İlk aşamada uygulanan lokal tedavi, antibiyotikli kremlerle vakaların yüzde 60-70'inde iyileşme görülür. İlk aşamayı atlatan hastalara tırnak batmasının kronikleşmemesi için tırnak bakım eğitimi verilir. İkinci aşamada hastaya göre kremle birlikte sistemik tedavide uygulanabilir. Üçüncü aşamada oluşan tırnak ve et arasında granülasyon dokusu denilen farklı etli parçalar, kanayan, kuruyan ve kabuklanan alanlara müdahale edilmesi gerekir. Elektro koter gibi cihazlarla etli kısım ortadan kaldırılır. Tırnağın batan kısmının kesilmesi ya da tel uygulaması gibi farklı tedaviler uygulanabilir. Tırnağın tamamının alınması ve yeni gelen tırnağın düzgün olması da tedavi seçenekleri arasında yer almaktadır. Bu tedavilere rağmen geçmeyen sık tekrarlayan vakalarda cerrahi yöntemlere başvurulabilir."