Şırnak'ta kalp rahatsızlığı olan kadın ambulans uçakla Ankara'ya sevk edildi Şırnak'ta kalp rahatsızlığı olan kadın ambulans uçakla Ankara'ya sevk edildi

Prof. Dr. Kadriye Ufuk Elgin, glokom hastalığına dikkat çekmek için her yıl 12 Mart’ta kutlanan Dünya Glokom Günü kapsamında uyarılarda bulunarak, dünyada en sık kalıcı görme kaybına neden olan Glokom hastalığına karşı dur demek için önerilerde bulundu

NAZ AKMAN/ANKARA- Glokom hastalığına dikkat çekmek için her yıl 12 Mart Dünya Glokom Günü, 8-14 Mart tarihleri arasında da Dünya Glokom Haftası kutlanıyor. Her yaşta görülebilen ancak 40 yaş üzerinde daha yaygın görülen halk arasında “göz tansiyonu” olarak bilinen Glokom önemli bir sağlık sorunu olarak biliniyor. Dünyada körlüğün katarakttan sonra ikinci sıradaki nedeni olan Glokom, tüm dünyada en sık kalıcı görme kaybına neden olan hastalıklardan biri. Göz içi basıncının yükselmesi sonucu optik sinirlerde hasar oluşmasına bağlı olarak görme alanının yavaş yavaş daralmasıyla tanımlanan Glokomun en önemli nedeni göz küresi içindeki sıvının basıncının (göz tansiyonunun) yüksek olması. Zannedilenin aksine hiçbir öncü belirtisinin olmaması ve ileri evrelere varmadıkça hastanın hissedebileceği belirtilerin bulunmaması nedeniyle erken aşamada fark edilmeyen Glokom için “gözün sessiz hırsızı” tanımı yapılıyor. Gözdeki kılcal damarların yapısal bozukluğu sonucu daralma, tıkanma ve göz içinde normal kan dolaşımının engellenmesi sonucu oluşan Glokom, göz içinde salgılanan ve gözün beslenmesi için gerekli olan göz içi sıvısının boşalamamasına bağlı olarak meydana geliyor. Ayrıca hastalığın ilk evresinde önce çevresel görmede zayıflama, ilerleyen evrelerde ise hem yakın hem ve uzağı görmeyi etkileyen görme kaybı yaşanıyor, hastalık tedavi edilmediği taktirde körlükle de sonuçlanabiliyor. Uzmanlar her yaş grubunda görülebilen ancak özellikle 40 yaş kişilerin risk grubu olduğu Glokom rahatsızlığının tedavisinin bulunduğunu belirterek özellikle ailede hastalığın öyküsü olanların rutin kontrollerle takipte kalmaları gerektiğini vurguluyor. Her Glokomlu hastanın potansiyel görme engelli olduğunu belirten uzmanlar hastalığın rutin göz muayenesiyle teşhis edilerek erken tanıyla birlikte büyük oranda körlükten kurtarabileceğine işaret ediyor. Dünya Göz Hastanesi’nden Prof. Dr. Kadriye Ufuk Elgin, Dünya Glokom Haftası kapsamında hastalıkla ilgili önemli bilgiler vererek, hastalığa karşı toplum bilincinin artırılmasının büyük önem taşıdığını söyledi. Elgin, risk grupları ve tedavi yöntemleri konusunda bilgiler verdi. Glokom kimlerde görülür? Göz içi basıncı normalden yüksek olan kişilerde Glokom gelişme riski daha yüksek ancak göz içi basıncı yüksek olan herkeste Glokom olabileceği anlamına gelmiyor, 60 yaşın üzerindeki kişilerde Glokom riski artar. Glokomun genetik ile ilişkisi olabilir. Ailesinde glokom olan kişilerde gelişme riski daha yüksektir. Diğer bir deyişle, bir veya birden fazla gende bozukluk olabilir ve bu bireyler Glokama karşı daha hassas hale gelebilir. Şeker hastalığı ve hipotiroidizm (guatr) olan hastalarda glokom gelişme riski daha fazla. Ciddi göz yaralanmaları, göz içi basıncının yükselmesine neden olabilir. Diğer risk faktörleri; retina dekolmanı, göz tümörleri ve kronik üveit veya iritis gibi göz iltihaplarıdır. Genellikle uzağı iyi görememe olarak bilinen miyopide Glokom sıklığı yaklaşık iki misli artmıştır. Uzun süreli kortizon kullanımı (damla, ağızdan veya cilt pomadı vb. olarak) ikincil Glokom gelişimine neden olabilir. Bazı göz cerrahileri de ikincil Glokom gelişimini tetikleyebilir. Bu risk faktörlerine sahip kişilerin, görme sinirinde meydana gelebilecek hasarın erken tespiti için düzenli göz muayenesi olmaları önem arz ediyor. Doktora ne zaman gidilmeli? Uzmanlar şikayetler ortaya çıkana kadar beklenmemesi gerektiğini Açık Açılı Glokom, kalıcı görme siniri hasarı gelişene kadar hemen hemen hiç bulgu verilmediğini belirtiyor. Düzenli göz muayenelerinin, Glokomun erken tanısı ve başarılı koruyucu tedavinin yapılmasında anahtar olduğu ifade edilerek, 40 yaşına gelen her erişkinin detaylı göz muayenesi olması öneriliyor. Eğer Glokom ile ilgili herhangi bir risk faktörü yok ise, bu muayenelerin 3-5 yılda bir tekrarlanması 60 yaş sonrası muayenelerin de her yıl tekrarlanması tavsiye ediliyor. Glokom tipleri Uzmanlar, Glokomun en sık görülen iki tipinin açık açılı Glokom ve dar açılı Glokom olduğunu belirterek bu iki tipin birbirinden tamamen farklı hasta şikâyetlerine neden olduğunu anlatıyor. En sık görülen Glokom tipi olan Açık Açılı Glokomun ileri yaşta ortaya çıktığı (50-60 yaş) vurgulanırken, drenaj açısının yıllar içerisinde fonksiyonunun azalması ve göz içi sıvısının yeterince boşalamamasının göz içi basıncının (göz tansiyonu) yükselmesine neden olduğu bildiriliyor. Hastalığın belirtileri arasında çoğunlukla iki taraflı olarak, görme alanının çevresel kısımlarının kaybedilmesi ve ileri dönemde tünel görme (bir boru içinden bakar gibi görme) sayılıyor. Glokomun nadiren görülen tiplerinden olan Dar Açılı Glokomun ise genellikle yapısının daha küçük olan hipermetrop gözlerde, iris dokusunun (gözün renkli kısmı) drenaj açısına çok yakın pozisyonda yerleşmesi ve bu açıyı kapatmasıyla ortaya çıktığı ifade ediliyor. Drenaj açısının kapanmasıyla göz içi sıvının dışa akımının bloke olmasından göz tansiyonunun ani bir şekilde 40 -50 mmHg değerlere kadar yükseldiği bu durumun oldukça ağrılı olduğu belirtiliyor. Birlikte bulantı – kusma olabiliyorken görmenin de bulanıklaştığı şikayetler yaşanabiliyor. Acil olarak tedavi edilmesi gereken bu durumun kalıcı körlüğe neden olabileceğini söyleyen uzmanlar dar açılı Glokom hastalarının bir kısmında açı kapanması yıllar içerisinde ve yavaş yavaş gelişebildiği belirtiliyor. Belirtiler arasında ise göz ağrısı, bulantı, kusma, sıklıkla loş ışıkta görmede bulanma, ışıkların etrafında renkli gökkuşağı görme, gözde kızarıklık yer alıyor. Elgin, “Sağlıklı yaşam tarzıyla Glokoma dur de!” Prof. Dr. Kadriye Ufuk Elgin bu noktada şeker hastalığı gibi damar yapı bozukluğuna yol açan rahatsızlıklarla birlikte aynı zamanda yanlış beslenme tarzının da göz içi damarlarının tıkanıklığına yol açabileceğini belirterek sağlıklı yaşam tarzıyla Glokoma dur denilebileceğini ifade ediyor. Elgin, Glokom hastalığının körlük nedenleri içerisinde ilk sıralarda yer aldığını yeniden vurgulayarak, tedavide ana amacın, doktorun yazdığı ilaçları önerilen saatlerde ve dozda kullanarak, göz içi basıncının normal seviyelere düşürülebileceğini belirterek, “Glokomlu hastanın yaşam tarzı, beslenme ve diğer alışkanlıkları da hastalığın gidişatını etkiler. Sağlıklı dinamik bir vücuda sahip olmanın yanı sıra Akdeniz tarzı diyet ile beslenme glokomu olumlu yönde etkiler. Görme yeteneğimizin sessiz hırsızı olan Glokom hastalığını tamamen iyileştirmek mümkün değil ancak ilerlemesini durdurmak elimizde. Bunun için Glokom hastalarının yapmaları gereken en önemli şey doktorların dediği saatte ve dozda damlalarını damlatmak ve önerilen tedavilere uymaktır. Bol sebze, meyve içeren Akdeniz tarzı diyet glokoma karşı faydalıdır. Glokomlu hastaların günlük diyetinde, narenciye ve yeşil bitkilerde bulunan C vitamini; badem, ay çekirdeği, kabak çekirdeği, fındık, ceviz gibi kuruyemişlerin yanı sıra avokado gibi bazı sebzeler ve balıkta bulunan E vitamini; tahıl ürünlerinde çokça bulunan B vitamini yer almalıdır. Yaban mersini, çilek vb. diğer kırmızı ve mor meyveler, özellikle balık yağı, keten tohumu yağı ve ceviz gibi omega-3 ve omega-6 içeren gıdalar, çekirdekli siyah üzüm ve bitter çikolata Glokom’a karşı faydalıdır” dedi. “Düzenli egzersiz, genel vücut sağlığı için olduğu kadar Glokom için de büyük oranda önemli” Beslenme dışında günlük spor aktivitelerinde de dikkatli olunması gerektiğini ifade eden Elgin, “Sigaradan uzak bir yaşam, tüm vücut sağlığı için olduğu gibi Glokomla mücadele için de son derece önemlidir. Alkol tüketimi ile Glokom arasında bir ilişki ise net olarak bilinmemektedir. Ancak günde bir kadeh kırmızı şarap içilmesi, antioksidan özelliği nedeniyle Glokom için faydalı olabilir. Günde 2-3 kupayı geçmeyen siyah ve yeşil çay tüketimi Glokom için faydalı iken, aşırı kahve içimi hastalığı olumsuz yönde etkiliyor. Düzenli egzersiz, genel vücut sağlığı için olduğu kadar Glokom için de büyük oranda önemlidir. Düzenli olarak haftada 3-4 kez, 40-45 dakika dinamik aerobik egzersiz (yürüme, koşma, bisiklet vs) idealdir. Glokom hastaları için uygun olmayan sporlara gelince: Başın aşağıda kaldığı atipik pozisyonlara bağlı olarak yoga, benzer şekilde ağırlık çalışmaları, skuat gibi izometrik egzersizler ve bungee jumping gibi sporlar uygun değildir. Ayrıca sıkı yüzücü gözlükleri ve dalış sporu da glokomlu hastalar için uygun değildir” bilgilerini verdi.