Birsen GÜRDİL Yüz milyonlarca dolara mal olan füzelerin peş peşe fırlatıldığı Suriye’de binlerce masum insan ölürken dünyanın muhtelif ülkelerinde de milyonlarca insan açlık yüzünden ölümün eşiğinde, hayatta kalabilme mücadelesi vermektedir. Birleşmiş Milletler yetkilileri dünya genelinde yaptıkları bir araştırmaya göre “124 Milyon insan ölümün eşiğinde” olduğu tespit edilmiştir. Atılan bir tek füzenin parası ile milyonlarca aç insanın doyurulması mümkünken, ne yazık ki insan katliamlarından, yaşam alanlarını yıkılıp, yakılmasından zevk alan akıl üstü insanların açlık nedeniyle ölümle yüz yüze gelen bu insanların varlığından haberleri yoktur. Bugün Somali, Yemen, Güney Sudan, Burkina Faso, Nijerya, Mali, Moritanya, Suriye, Afrika’da pek çok ülke halkı bir sonraki öğünün nereden geleceğini bilmeyen kronik açlık çeken 815 milyon kişi bulunurken, dünya genelinde çatışmaların sürdüğü bölgelerde açlıkla yüz yüze bulunanların son iki yılda yüzde 55 artarak 124 milyona ulaşmıştır. Bu arada açlık, can güvenliğinin olmaması, susuzluk, insan sağlı içi elzem olan hiçbir tıbbi tedbirin alınmamış olması nedeniyle ülkelerini terk edip ölüm pahasına yollara dökülen göçmenler ne yazık ki gittikleri ülkelerde tamamen bir esir hayatı yaşamaktadır. Çoğunluğu çocuk olan bu göçmenler bulundukları ülkede tecrit edilmiş durumdadır. Cebelitarık’tan İspanya’ya geçmek isteyen Afrikalı yüzlerce genç göçmen, tellerle çevrilmiş bir bölgede ölüme terk edilmiştir. Almanya, göçmenleri etrafı dik duvarlarla çevrili bir bölgede adeta esir tutmaktadır. Macaristan’da tel örgülerle çevrili kamplarda tutukları göçmenlere hayat hakkı tanımazken, Yunanistan’ın Midilli Adası’nda, iki yıl önce Avrupa Birliği ile Türkiye arasında imzalanan geri kabul anlaşma kapsamında sığınma başvurularının sonucunu bekleyen beş bin kişi kelimenin tam anlamı ile bir esir hayatı yaşamaktadırlar. 2 bin kişilik Moria Adası’ndaki bu kampta bugün beş bin kişi çok kötü şartlarda yaşamaya zorlanmaktadır. Moria Kampında, Suriye, Irak, İran, Afganistan, Filistin, Eritre, Mısır, Somali, Kongo, Sudan, Bangladeş, Pakistan, Cezayirli binlerce göçmen elektriği, suyu, hamamı olmayan bu yerde tecavüz ve hırsızlık olayları da günler olaylardan sayılmaktadır. Yunanistan’ınkravat takma alerjisi olan, tecrübesiz, genç başbakanı Cipras, Edirne F-Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan geçen Mart ayı başında Türkiye’ye gizlice giren Meriç Bölgesinde Türk askerleri tarafından yakalanan teğmenAngelosMitretodis ve uzman çavuş Dimitri Kuklacis’in serbest bırakılması için her katıldığı toplantıda ülkemizi kötülerken, Moria Ada’sında sefalet içinde yaşama zorlanan göçmenlerin yürekler yakan bu hallerini görmemezlikten gelmektedir. Bay Cipros, şimdide Ege’de bir takım kirli oyunlara girmek için Türkiye’ye gözdağı verdiğini sanmaktadır. Her vesile ile Avrupa Topluluğundan para isteyen Yunanistan, bu haline bakmadan Ege’de sonu hüsranla bitecek bir maceraya heveslenmektedir. Moria Adası’ndaki kampın aşırı derecede dolması üzerine Karatepe’de de yeni bir kamp açan yetkililer ne yazık ki burada da insani ihtiyaçları karşılamamış, can güvenliği olmadığı için genç kız ve kadınlar gece olduğu zaman kendilerini kaldıkları konteynırlara kilitlemek zorunda kalmaktadır. Suç işleyen ise yine kampta bulunan hücreye atılmaktadır. Hırçın komşumuzda göçmenlere böyle davranırken, ülkemize sığınan 3,5 milyon mülteci ise misafir muamelesi görmektedir. Hür türlü konforu bulunan konteynırlarda ve her türlü ihtiyaçlarının karşılandığı bu savaşın kurbanı mülteciler Türkiye’de yaşamaktan son derce memnun olduklarını her vesileyle dile getirmektedirler. Türkiye bizim için cennet ülke Türkiye’nin dünyanın dört bir tarafında yaşayan tüm mağdurlara yardım elini uzattığı bir ülke olarak tanınmaktadır. Bu insani davranışları son olarak Suriye’de süren savaştada kendisini göstermiştir. Hergün, 15-20 bin kişiye sıcak yemek veren, Camileri onaran, okulları eğitime sokan, sağlık kuruluşlarını halkın hizmetine sunan ülkemiz, bu kez de Pakistan ve Afganistan’dan yeni bir göç akımına sebep olmuştur. Binlerce kilometre uzaklıktan yaya olarak yollara düşüp, kar-kış demeyip, İran sınırından yurdumuza giren bu talihsiz insanlara bizler yine de insani görevlerimizi yapmaktan geri kalmamaktayız. Aç ve susuz Erzurum’da toplanan çoluklu, çocuklu bu göçmenlere sıcak yemek verilmekle kalınmamış, rahatsızlığı olanlar tedavi altına alınmıştır. Hatta pek çoğu banyo yanma imkânı da bulmuştur. Yasal işlemler sonucu kaderleri belirlenecek olan yüzlerce Pakistan, Afganistan ve hatta İranlı göçmenlerin müşterek duyguları “Türkiye bizim için cennet ülke” demekle belirtmektedirler. Genç bir Afganistanlı Türkiye ülkemde de bizim rahat yaşamamız için her türlü imkânı vermiştir. Türkiye’ye ve tüm Afganistan minnet duyguları ile balığıdır. Türkiye’de kalıp hayatımı burada sürdürmek istiyorum diyerek duygularını bu şekilde açıklamıştır.