Mehmet Necati GÜNGÖR  Bizim ahali okumayı sevmez. Bırakın ahaliyi, ülkeyi idare edenlerin de kitap okumaya vakit bulabildiklerini sanmıyoruz. Cumhurbaşkanımız bile kitap yerine kitapların çıkarılan özetlerini okuyormuş. Vakti yok, n’apsın? Gelelim, kıraathane muhabbetine. Her semte bir kıraathane açılacakmış. O kıraathanelerde çaylar kekler parasız  olacakmış. Buralarda kitap kıraat edilecekmiş. Yahu, halkımız Kerem ile Aslı’yı bile arkası yarın programlarından dinledi. Ferhat ile Şirin’i, masalcı amca ve teyzelerden. Bizde masal kültürü daha yaygındır. Hemen her köyde, her mahallede masalcı teyzeler ve amcalar bulunurdu. Onlar masal anlatır, ahalimiz zevkle dinlerdi. Bizim ahalide masal dinleme alışkanlığı ta eski yıllardan geliyor. Üniversitelerin Edebiyat Fakültelerinde masallarımız ders olarak okutulurdu. Şimdi siz, kahvehanelere alternatif getiriyorsunuz. Her semtte bir kahvehane var zaten. 700 bin adet. Yani, her 110 kişiye bir kahvehane düşüyor. Öncelikle kahvehaneleri kekleseniz? Halkımız buralarda keklense daha iyi olmaz mı yani? Düşünün; kahvehaneleri kapatamazsınız; zira o kadar insanı nasıl oyalayacaksınız? Kitap, piştiye rakip olamaz bizim dünyamızda. Diyelim ki, rekabet kızıştı; herkes keklenmeye koştu, kahvehaneler birer birer kapanıyor. Olmaz ya! Diyelim ki oldu. Bu 700 bin kahvehaneden geçinenlere nasıl laf anlatacaksınız? Sadece 1118 olan kütüphane sayısını nasıl yüzbinlere ulaştıracaksınız, onu düşünün. En iyisi, kıraathaneyi bırakın, her semte bir kütüphane açın da, bizi bu yönümüzle kıskansınlar. Bakınız; Fransa’nın nüfusu bizden 10 milyon daha az. Ama orada kütüphanelere kayıtlı insan sayısı 10.5 milyon. Japonya’da basılan kitap sayısı 4 milyar. Bizde 23 milyon. “Muassır” diyerek telaffuzunu dahi bilmediğiniz muasır medeniyet seviyesine böyle mi ulaşacaksınız? Bir de işin şu tarafına bakın: Bırakın 110 kişiyi, her kahvehaneye 10 kişi gidiyor olsa, 7 milyon yapar. Bunlar, işi gücü olmayan insanlar. Kek yedirerek oyalayamaz, karınlarını doyuramazsınız.