Adana’da sokağa çıkma yasağı sırasında polis uygulamasından kaçarken vurulan Suriye uyruklu Ali Al Hamman’ın (19) ölümünün ardından yapılan haberler haber merkezlerinin tekrar sorgulanmasına sebep oldu.

Olayın ardından yayınlanan ilk haberlerde Ali Al Hamman’ın polisten kaçarken bacağından vurularak yaralandığı yönündeydi ancak olayın ayrıntıları geldikçe Hamman’ın polis tarafından 3 metre mesafeden vurularak öldürüldüğü ortaya çıktı. Hamman’ın haberiyle birlikte tekrar sorgulanan haber merkezlerinin durumunu Bahçeşehir Üniversitesi Yeni Medya Bölümü öğretim üyesi Dr. Can Ertuna, teyit.org şef editörü Gülin Çavuş ve gazeteci Gonca Tokyol 24 Saat Gazetesi’ne değerlendirdi.

[caption id="attachment_186212" align="alignright" width="230"] Bahçeşehir Üniversitesi Yeni Medya Bölümü öğretim üyesi Dr. Can Ertuna[/caption] MELTEM SUAT - Adana’da 27 Nisan tarihinde iki arkadaşıyla birlikte gezen Suriye uyruklu Ali Al Hamman (19) 20 yaş altına uygulanan yasak nedeniyle rutin kontrol yapan polis ekibine kimliğini vermek istemedi. Bunun üzerine polis memuru Hamman’ı 3 metre mesafeden ateş ederek vurdu. Ali Al Hamman olay yerinde hayatını kaybetti. Hamman ile ilgili ilk çıkan haberlerde ise Hamman’ın polisin ikazına uymayarak kaçtığı ve bu sırada bacağından yaralandığı belirtildi. Ali Al Hamman’ın ardından yapılan haberler Türkiye’deki haberciliğin tekrar sorgulanmasına sebep oldu. Haber merkezlerinin durumunu ve Türkiye’de “yavaş gazetecilik” yapılabilir mi sorularını Bahçeşehir Üniversitesi Yeni Medya Bölümü öğretim üyesi Dr.Can Ertuna şu şekilde değerlendirdi: “Adana olayı habercilik adına uymamız gereken temel kurallara uyulmamasından kaynaklanıyor. Adana’da yapılmayan aslında temel gazetecilik. Yani Adana’daki olaya dair getirebileceğimiz en temel eleştiri gazeteciliğin evrensel kuralı olan 5N1K kuralının gündelik bir polis adliye olayının haberleştirilmesinde hayata geçirilemediğini görüyoruz. Yavaş gazetecilik uluslararası anlamda biraz daha farklı bir noktaya oturuyor. İşin tozu, dumanı dağıldıktan sonra doğruyu araştırırken sıcak haberi verdikten sonra olayı daha geniş bir bağlamda oturtmak ve gözden kaçan tarafları varsa onları ortaya çıkarmaya yönelik. Hızla haber yetiştirmeye çalışırken birden çok tarafın görüşü alınamayabiliyor, bu tarafların değerlendirilmelerine başvurulamayabiliyor. Kimi zaman bu taraflar görmezden gelinebiliyor. Adana olayında haber, emniyet kaynaklarının yaptığı bir bilgilendirme üzerinden tek taraflı olarak yazılmıştır. Dolayısıyla o mahalleye gidip görgü tanıklarıyla veya vurulan o gencin ailesiyle konuşulsaydı bu haber çok daha sağlıklı bir biçimde verilebilirdi. Aslında hala büyük haber kuruluşları dahi bir son dakika vermeden önce haberi doğru yazıp yazmadıklarını gerçeğe ne kadar uyduğunu kontrol ederler. Çünkü herkes bilir ki son dakikayı siz rakiplerinizden önce verebilirsiniz son dakikayı rakiplerinizden önce vermek için bazı hatalar yapabilirsiniz kısa vadede bu size artı getirebilir ancak haberiniz doğru çıkmadıktan sonra okuyucuda bir güven sorununa da yol açar. Bundan 10 yıl önce Anadolu Ajansından bir haber geldiği zaman veya güvenilir bir ajanstan bunu doğrulatma ihtiyacını çok az duyardık”. Ertuna haber merkezlerinde teyitleme birimi kurulması ve Türkiye’de artık neden soruşturmacı gazetecilik yapılmadığı soruları karşısında şu değerlendirmeleri yaptı: “Haber merkezlerinde teyitleme masası kurulması şu an mümkün ama daha temel habercilik yani aslında zaten bir gazetecinin haberi doğrulatmadan servis etmemek gibi bir yükümlülüğü var. Bundan 10 yıl önce Anadolu Ajansından bir haber geldiği zaman veya güvenilir bir ajanstan bunu doğrulatma ihtiyacını çok az duyardık. Çünkü ajanslar güvenilir bir biçimde alandan haber toplar, editoryal süzgeçten geçirilir ve ondan sonra servis edilirdi. Ancak bugün gördüğümüz aslında Türkiye’deki temel gazetecilik krizinin bir yansıması. Dolayısıyla önce bu temel gazetecilik krizini çözmeniz gerekir. Ondan sonra daha karmaşık meselelere özellikle sosyal medya içeriklerini haber merkezlerine doğrudan ulaşan doğrulatmak için içeride oluşturacağınız teyit birimleri uluslararası bütün basın kuruluşlarında kural haline geldi.” HABERCİLİK KRİZİNİN YANSIMASI “Bizim konuştuğumuz daha o noktaya gelmeden aslında Türkiye’deki habercilik krizinin bir yansıması olarak alandan haberci kimlikteki meslektaşlarımızın doğru haber iletemiyor olması. Adana’daki olay üzerinden konuşacak olursak bir ihtimal olayın yeterince araştırılmamış olması diğer bir ihtimal ise belki de onlar biliniyordu ve habere konulmadı. Çünkü karşılıklı bir ilişki söz konusu olabiliyor. Kimi zaman özellikle taşrada yerelde ancak bu ulusaldaki bir sorunun yerele de yansıması. Güç ilişkileriyle, iktidar odaklarıyla veya resmi kurumlarla kurulan ilişkinin zedelenmemesi için haberin bir bölümü görmezden gelinebiliyorsa eğer ya da haber tek boyutlu aktarılıyorsa o aslında çok büyük bir gazetecilik ve habercilik krizinin göstergesi oluyor.” “GAZETECİ ŞÜPHECİ OLMALI” “Gazeteci şüpheci olmalı kendisine ulaşan her bilgiyi her belgeyi öncelikle şüphe süzgecinden ve sağduyu süzgecinden geçirebilmeli. Maalesef birçok noktada liyakatin yani temel eğitimle ve temel şüpheyle donanmış gazeteci ve gazeteci adaylarının yerine başka şeylerin kayırmacılığın gündemde olduğuna dair bazı işaretler var. Bu yüzden gazeteciyle gazeteci olmayanın farkı ortaya çıkıyor. Bunun hem zamanın ruhuyla alakası var hem Türkiye’deki medya ekosistemiyle politik konjonktürle alakası var. Yavaş gazetecilik sonucunda bulduğunuz araştırdığınız ortaya çıkardığınız usulsüzlükler, yolsuzluklar skandallar sizin medya kuruluşunuzun başına iş açar mı? Türkiye’deki birçok medya kuruluşunun cevabı evet yönünde. Dolayısıyla yavaş gazetecilik kaynak isteyen de bir süreç. Yani bir gazetecinin bir dosya üzerinde çalışması için kaynak ayırmanız gerekiyor. Bunun karşılığında bu dosyayı yayınlayabilmek için yeterli özgürlüğe yeterli cesarete sahip misiniz bunun dışında Türkiye’de rekabette ortadan kalkmış durumda imkânları olan yaygın medya kuruluşları artık lütfen yayın yapar hale geldi.” [caption id="attachment_186213" align="alignright" width="225"] teyit.org şef editörü Gülin Çavuş[/caption] “İNSANLARIN SOSYAL MEDYADA N BİLGİ TÜKETMELERİNİN NEDENİ MEDYAYADUYDUKLARI GÜVENSİZ” Adana’da yaşanan olayın ayrıntılarının sosyal medya üzerinden yayılması bir kez daha sosyal medya haber merkezlerinin önüne mi geçti sorusunu akıllara getirdi. Peki sosyal medyada her gördüğümüz habere inanmalı mıyız? Sorunun cevabını Teyit.org Şef Editörü Gülin Çavuş’a sorduk. Çavuş şunları söyledi: 1) Adana’da yasak sırasında öldürülen Suriyeli genci hatırlarsınız çoğu haber sitesi haberi araştırmadan bacağından vuruldu diye vermişti ama olay araştırılınca başka bir boyutu ortaya çıktı. Gerçek sosyal medya üzerinden ortaya çıktı bunu gezi eylemlerinde de görmüştük. Sosyal medya haber merkezlerinin önüne mi geçti? Sosyal medya haber merkezlerinin önüne geçti demek doğru olmayacaktır. Bir dönem çok konuşulan yurttaş gazeteciliğinin de olumsuz tarafları olduğunu hep birlikte deneyimledik. Ayrıca yanlış bilginin dolaşımı konusunda da sosyal medyada kullanıcı üretimi içeriklerin artmasının ciddi bir payı var. Sosyal medyada gördüğümüz şeyleri de şüphe ederek incelediğimiz ve teyit ettiğimiz sürece avantajlarından yararlanabiliriz. Veya bir gazeteci haberini zenginleştirmek, kaynak bulmak için sosyal medyayı bir araç olarak kullanabilir. Ama aklımınız köşesinde her zaman gazetecilik prensiplerinin temelinde yatan birden fazla kaynaktan doğrulama prensibini tutmak gerekiyor. İnsanların sosyal medyadan bilgi tüketmelerinin nedenleri arasında medyaya duydukları güvensizlik yatıyor. Ayrıca kaliteli içerik de üretemedikçe haber tüketicileri giderek medya kuruluşlarından uzaklaşmaya başladı. Güvensizlik ortamında sosyal medya bazen “söylenemeyenleri” dile getirebilmek için bir işleve sahip ama bunun kendisi gazetecilik değil bunu akılda tutmak gerekli. 2) Sosyal medya hem büyük bir haber kaynağı hem de bilgi kirliliğinin çok fazla olduğu bir yer. Bu bilgi kirliliğinin içinde doğru bilgiye ulaşabilmek için okuyucular neler yapabilir? Okuyucuların öncelikle her şeyden şüphe etmesi, şüphe kasını çalıştırması gerekiyor. Bilgiyi sürekli kendi görüşüne yakın kişilerden almak bizi yankı fanuslarına kapatıyor. Bu nedenle de haber kanallarımızın çeşitliliğinden ve güvenilirliğinden emin olmak gerekiyor. Sizinle aynı görüşü paylaşan herkes doğru bilgi yayıyor anlamında gelmiyor. Eleştirel düşünce alışkanlığı burada kritik önemde. Hangi tür bilgiler için hangi kaynaklara bakacağını bilmek gerekiyor. Bu da medya okuryazarlığının yüksek olmasına bağlı. O yüzden ellerinden geldiğince bu tür konularda daha fazla bilgi almak için okumalar yapabilirler. Teyit’in teyitpedia kategorisinde yayınladığı her içerik aslında böyle bir işleve sahip. Okuyuculara nasıl birer teyitçi ve medya okuryazarı olabileceklerini aktarmaya çalışıyoruz. Haberin doğruluğundan emin olunmadığı sürece paylaşmamak çok önemli. Özellikle travmatik zamanlarda paylaşmadan önce soluklanmak mühim. 3) haber merkezlerine gelen haberlerin kaçı teyitleniyor? Sence haber merkezlerine bir teyit masası kurulmalı mı? Size böyle bir talep geldi mi? Haber merkezilerine gelen haberlerin kaçının teyitlendiğini ben bilemem tabi ki. Haber merkezlerinin teyit yöntemlerini bilen gazeteciler istihdam etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Biz TGS ile birlikte haber kuruluşlarına eğitimler verdik. Bunun önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. Daha fazla gazeteci bu tür yöntemleri bilmeli ve uygulamalı. Eğitim talepleri dışında ise böyle bir “teyit masası” teklifiyle daha önce karşılaşmadık. [caption id="attachment_186214" align="alignleft" width="219"] Gazeteci Gonca Tokyol[/caption] ‘’Türkiye'de çoğu internet sitesinin ana hedeflerinden bir tanesi daha çok tıklanmak’’ Ali Al Hamman’ın ölümünün ardından yapılan haberler haber merkezlerindeki ‘’ilk haber giren’’ olma baskısını da akıllara getirdi. Bu konu hakkında görüş aldığımız geçmişte editörlük yapan şimdi ise serbest gazeteci olarak çalışan Gonca Tokyol haber merkezlerinin durumu ve haber teyitleme hakkında ‘’ Türkiye'deki birçok dijital haber merkezinin bütçesinde reklam gelirleri büyük yer tutuyor. Doğrudan reklam ya da Google ad'ler konusunda da internet sitelerinin ne kadar ziyaret edildiği önemli bir gösterge. O sebepten en küçüğünden en büyüğüne kadar Türkiye'de çoğu internet sitesinin ana hedeflerinden bir tanesi daha çok tıklanmak. Birçok haber merkezi de bunun en önemli yollarından bir tanesinin haberi ilk giren olmak olduğuna inanıyor. Bütün haber merkezleri için konuşmam ya da içinde bulunduklarım içinde teyitlenen haberler konusunda bir yüzde vermem mümkün değil. Bu noktada bence şunu söylemek lazım. Bir gazetecinin hangi konumda olursa olsun, editör ya da muhabir, her haber için işletmesi gereken belirli teyit mekanizmaları var. Bunlar mesleğin tanımı içerisinde halihazırda olan ve insanın zamanla çok daha iyi tespit edebildiği, çözüme daha hızlı ulaşabildiği bazı yöntemleri kapsıyor. Dijital haber merkezlerinde de editörler, belli kaynaklara sahip oldukları zaman bu teyit mekanizmalarını çalıştırıyorlar. Nedir bu kaynaklar? Bir haberi yayına hazırlamak için o editöre yeterli zamanın verilmesi, editörlerin teyit sırasında kullanabileceği araçlara hâkim olması, bu konuda eğitim alabilmesi, bunun için yöneticilerin de kolaylaştırıcı olması gibi birçok şey sayabiliriz. An itibariyle dijital haber merkezlerinde içeriklerin yüzde kaçının teyitlendiğine dair bir istatistik veremem ancak bunlar sağlandığında oranın artacağını söyleyebilirim. Haber merkezlerinde bir teyit masası kurulmasınınsa elzem olduğunu düşünmüyorum. Tabii ki her gazeteci, örneklerini bazı büyük yayınlarda gördüğümüz proofreading çarkından geçmek ister, -en azından ben isterim. Bu, her haberi yukarıya taşır. Ancak Türkiye'de haber merkezleri çok küçük ve muhabire ya da editöre ayrılmayan kaynakları teyit masası için harcamak yerine kurumların bünyelerinde çalıştırdıkları gazetecilere teyit mekanizmalarını çalıştırmak için gerekli alanı sağlamasının daha efektif olacağına inanıyorum. Haber merkezlerinde yöneticiler ya da ara yöneticilerin hızlı olma baskısı yaptığı örnekler oldukça yaygın. Birçok yerde bunun yaşandığını söylemek yanlış olmaz sanırım. Haber birçok kaynağa ihtiyaç duyan bir ürün, gazeteciler de onu hazırlarken uygun kişilere ulaşma imkanı, zaman gibi şeylere ihtiyaç duyuyorlar. Bunlar sağlanmadığı noktada ortaya defolu bir haber çıkma ihtimali de artıyor şeklinde konuştu.
Editör: TE Bilisim