Mehmet Necati GÜNGÖR Koltuklarını çok sevdiler. Korumak için güce şirin görünmek için zırvalayıp duruyorlar. Aralarında Prof.lar, eğitimciler bile var. Altlarındaki yumurtaları ısıtıyorlar. Çıkacak civcivlerle her şeyi değiştireceklerini sanıyorlar. Kendilerini kandırıyorlar. Civcivlerin horozlara galip geldiği görülmemiştir. Bunlardan birinin sözleri halâ tartışılıyor. O da koltuğunu ısıtanlardan. Hakkında davalar bile açıldı ama nafile. Onu sorguya çekecek bir mekanizma yok. ANAP döneminde saygıdeğer bir bakanla çalıştım. Kâzım Oksay. Diyanet İşleri Başkanlığı O’na bağlıydı. Diyanetin siyasete bulaşmamasını sağlamaktan öte hiçbir müdahalede bulunmadı. Tayyar Altıkulaç, Prof. Said Yazıcıoğlu o dönemin başkanlarıydılar. Siyasete karışmadılar. Cumhuriyete, O’nun büyük kurucusuna laf saydırmadılar. Sonradan, DYP iktidarında o makama Mehmet Nuri Yılmaz getirildi. Hem hemşerim, hem dostumdu. Yakından tanırım. O’nun da Cumhuriyetle, Atatürk’le bir derdi olmadı. Başında bulunduğu kurumu siyasetten uzak tutmak için elinden gelen her şeyi yaptı. Isıtılan yumurtalardan biri Halifelik! Bu konuda çıkardıkları bir de dergi var. Halifeliği hedefliyorlar. Oysa halifelik, kendi döneminde bile işe yaramamıştı. Cumhuriyeti kuran güç, bir süre sonra Halifeliği kaldırdı. Mecliste ittifakla kabul edilmişti. Aynı zamanda Osmanlı aydını da olan devrin Adliye Vekili Seyyit bey, kürsüye çıktı, uzun bir konuşma yaptı. Halifeliğin dini değil, siyasi bir makam olduğunu ve gereksizliğini Kur’an ve Sünnet’e dayanarak anlattı. Meclis tatmin olmuştu. Oylamada bütün eller yukarı kalktı ve Halifelik kaldırıldı. Şimdi yeniden getirmek istiyorlar. Hayaldir.