Mehmet Necati GÜNGÖR Ana muhalefet partisi CHP, 25-26 Temmuzda  37. Kurultayını yapacak. Söze başlarken, hemen tespit edebildiğimiz nokta şudur: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu açısından en kolay bir kurultay olacaktır. Yani, bu kurultaya rakipsiz girecek ve yeniden genel başkanlığa seçilecektir. Kılıçdaroğlu’nun, Belediye seçimlerinde belirlediği adaylarla bir seçim zaferi elde etmiş olması, O’nun hanesine yaldızlı harflerle yazılan bir taktir ifadesi olarak partililerin kamuoyunun vicdanlarında yer etmiştir. CHP’li belediyelerin verdiği hizmetler, halk açısından da geniş ölçüde kabul görmüş ve beğenilmiş bulunulmaktadır. Her partide olduğu gibi, CHP’de de parti içi muhalefet hareket halindedir. Sayıları az da olsa bu muhalifler, çarşaf listeyi anahtar listelerle delebilecek sürprizler yaratabilirler. Parti içi muhalefeti temsil eden bu sol görüşlü insanlar, Kılıçdaroğlu’nun partiyi sağa kaydırdığından şikâyet ediyorlar ki, kanaatimizce bu genel siyaset açısından eleştirileri hak eden bir strateji değildir. Bu arada, rahmetli Demirel’in şu sözünü yabana atmadan ve bu sözden hareketle şunu anlamak gerekiyor: Rahmetli, “siyaset cem etme sanatıdır” derken, siyasetin en yalın, en gerçekçi tarifini yapmıştır. Kılıçdaroğlu da bu gerçekten hareketle, partisinin oylarını arttırmak isterken dindar çevreleri yanına almak istemektedir. Bizce, bu yadırganacak bir davranış değildir. Evet, siyaset oyları toplama sanatıdır. Sağ-sol kavramlarının toplumca tüketildiği bir noktada merkezde buluşmak varken, CHP’nin eski ideolojik köklerinden gelen bu itirazları geçerli bulmak mümkün değildir. Gerçek olan şu ki; Kılıçdaroğlu işin doğrusunu yapmaktadır. O’nun Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan makalelerini okuduktan sonra, partinin ekonomi Politikalarının da bir takım yeniliklere evrileceğini işaret etmektedir. Kamucu ekonomi. Kamucu ekonominin önceliği, CHP gibi bir partide elbette sosyal politikalara ağırlık verileceği anlamını taşır. CHP, toplumu çok zar şartlara iten pahalılık, işsizlik, yoksulluk gibi ekonomik zorlukları sosyal politikalarla aşmak istemektedir. Kılıçdaroğlu’nun makalelerinden bunu anlıyoruz. Böylece, serbest piyasa ekonomisi ve keynesçi yaklaşımlar terk edilecek, bunun yerine AP’nin de bir zamanlar başarı ile uyguladığı karma ekonomik sistem tercih edilecektir. Evet, bu doğru bir yoldur. Devlet ağırlıklı, özel sektörü de içine alan, özel sektöre de sorumluluklar yükleyen bir politika öncelikle merkezde konumlanan, ekonomiden ağzı yanan vatandaşlarımızın ortak beklentisidir diye düşünülebilir. Özetle, CHP bu kurultayla hem ekonomiye ferahlık getirecek hususları önceleyecek, hem de siyasetin cem etme sanatı olduğu gerçeğinden hareketle, bu güne kadar kendine şaşı bakan seçmenleri de safına çekmenin gayretinde olacaktır. CHP’nin millet ittifakını genişletme beklentisi ve bu ittifakı Demokrasi Cephesi başlığı altında genişletmesi de ayrıca olumlu bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir.