Birsen GÜRDİL Birçok medeniyetlere vatan olarak kollarını açmış olan Anadolu üzerinde barındırdığı tarihi yapıları ile dünya genelinde eşine pek rastlanmayacak topraklardır. Türk-İslam Medeniyetinin oluşmasından çok önce, çeşitli kavimler Romalılar, Emirlikler daha sonraları Selçuklular ve de Osmanlıların hüküm sürdüğü bu bereketli topraklarda göçebe yaşamdan yerleşik yaşama geçiş dönemlerinde bir birinden güzel ve muhteşem yapılar inşa ederek, varlıklarını bugünlere aktarma imkânı bulmuşlardır. Anadolu’nun hangi iline bakarsanız bakınız geçmişi, yüz yıllara dayalı tarihi Camileri, medreseleri, kervansarayları, han, hamam, hatta bilim ve ilim yuvası olarak inşa edilmiş olan pek çok yapı bugün nispeten ayakta kalabilmiştir. Selçuklular, Osmanlılar ve nihayet Cumhuriyet döneminde bu yapılar çeşitli zamanlarda elden geçirilmişse de yinede görüntüleri ile geçmiş medeniyetlerin bizlere bıraktıkları bu değerli yapılar ülke zenginliğinin bir değerli parçaları olarak karşımızda bütün ihtişamları ile durmaktadır. Selçuklular döneminde, ilim, kültür ve medeniyete beşiklik yapmış olan, pek çok ilimizden biri olan Kırşehir’de, 1272 yılında Emir Baha El-Din Caca’nın oğlu Nureddin Caca Bey, tarafından yaptırılan ilim merkezi bugün bile bütün görkemi ile karşımızda durmaktadır. 800 yıldan fazla ayakta kalan bu irfan yuvasının yanı sıra, Sivas’ta çifte minareli muhteşem kapı, Gök Medrese ve daha pek çok taş oymacılığının birer örneği olan, bu eserler bir tarafa yine Anadolu’nun pek çok yerinde yapılmış olan Kervansaraylar, geride bıraktığımız medeniyetlerin ne kadar maharetli ve bilinçli insanlar olduklarını bizlere kanıtlamaktadırlar. Tarihi İpek yolu üzerinde yolcu ve yük taşıyan kervanların konaklayabilecekleri yer olan Kervansarayların yapım tarihleri 3000 yıl öncesine dayanmaktadır. Belirli uzaklıkta yapılan bu konaklama mekânları her yönü ile güvenli olup, gelenlerin başta hamam ihtiyacı olmak üzere bütün istekleri halledilmektedir. Anadolu’muzda ayakta kalmış pek çok kervansaray bugün başka işlemlerle günümüz insanına hizmet etmektedir. Anadolu’nun ticaret yolları üzerinde inşa edilmiş olan bu konaklama merkezlerinde Cami, konaklama odaları, hayvanlar için ahırlar, yemek için mutfaklar yapılarak saraya uğrayanların her türlü rahatı ve güvenliği sağlanmıştır. Tarihe tanıklık eden ömürlük bir kültürün konuksever armağanları olan Kervansarayların, bugün bilinen yüzden fazlası ayakta kalmayı başarmıştır. Selçuklu Sultanları ve Selçuklu vezirleri tarafından yaptırılmış olan Kervansarayların en ünlüsü ve eski olanı Aksaray-Kayseri yolu üzerinde bulunan Kılıçaslan tarafından yaptırılan Alay Han’dır Geometrik süslemeleri ile görenleri adeta büyüleyen bu yapıtın yanı sıra büyüklüğü ile bilinen Sultanhan Kervansarayı’dır. Aksaray-Konya yolu üzerinde 1229 yılında Sultan Alâeddin Keykubat tarafından yaptırılmış olan Kervansaray, 4 bin 990 metre karelik bir alana sahiptir. Kervansarayın en belirli özelliği ise Selçuklu taş süsleme sanatının en güzel örneklerini taşımasıdır. 1249 yılında yöresel pembe ve açık tüf renkli taşlarla 2 bin metre karelik bir alana yapılan Saruhan Kervansarayı, 1991 yılında restore edilerek eski haline döndürülmüştür. Avanos-Saruhan, Kayseri-Aksaray güzergâhında Damsa Çayı Vadisi üzerinde bulunmaktadır. Selçuklu motifleri işlenmiş olan ve Taç kapılardaki el sanatının en güzel örneklerini taşıyan Aksaray-Nevşehir Karayolu üzerinde bulunan Ağzı Karahan Kervansarayı, 1239 yılında hizmete sokulmuştur. Kayseri-Malatya karayolu üzerinde bulunan Karatay Han ünlü Selçuklu Veziri Celaleddin Karatay tarafından 1240 yılında yaptırılmıştır. Kusursuz mimarisi ile örnek bir yapı olan Karatay Han, bugün bile bütün güzelliği ile ayakta durmaktadır. Yüzlerce kale, han, kervansaray, sosyal, kültürel, ticari, ekonomik ve toplumsal tarihimizin kimlik anıtları olan bu eserler arasında Antalya-Burdur yolu üzerinde bulunan Susuz Kervansarayı ile Erzincan-Tercan güzergâhında bulunan Mama Hatun Kervansarayları 12’nci ve 13’ncü yüzyıllarda yapılmış muhteşem eserlerdir. Bugün pek çoğu çeşitli işlevlerle ayakta durup tarihi zenginliklerimizi gözler önüne sermektedir. Yurdumuzda daha pek çok bu tip asırlık, muhteşem yapıtlar mevcuttur. Geçmişimizle ne kadar övünsek azdır.