Birsen GÜRDİL / Genç nesil Ayşen Gruda’yı pek öyle yakından tanımadığını biliyorum. Oysa bu gerçek sanatçıyı biz orta yaş insanları tanıyıp seviyoruz ve hala gönlümüzde saygın bir yeri bulunmaktadır. Sanatçı çevirdiği filmlerle, sahne ve müzikal oyunlarla Türk sanat ve kültür hayatına imza atmıştır. Türkiye’nin zaman zaman girdiği bunalımlı yıllarda Ayşen Gruda, toplumun moral kaynağı idi. Yıllar geçmiş olsa da bu tanınmış sanatçı halen uzun yıllardan bu yana şöhretini sürdüren nadir yeteneklerden biridir. Ayşen Gruda, asıl ününü bundan 17 yıl önce başarılarını tiyatro sahnelerinde sürdüren sıradan bir oyuncu iken 1977 yılında TRT’deki bir eğlence programı için çekilecek bir skeçte kendisine verilen rolde seyirci karşısında saf ayağına yatan ama her şeyin farkında olan bir tiplemeyi canlandırmıştı. Domates güzeli Nahide Şerbet rolünü öylesine başarı ile canlandırmıştı ki o yayından sonra TRT kanalını izleyen seyircilerin nezdinde Ayşen Gruda, bu başarıyı geride bıraktığı yıllarda sahnelerde gösterdiği performanslara borçlu olduğunu saklamayıp daha çocuk yaşlarda bir gün bu sahada aranan biri olacağını tahmin ediyordu. Ayşen Gruda, yıllar önce pek varlıklı olmayan ama huzur ve neşe dolu bir ailenin iki kızından biri olarak gençliği Halit Ziya Uşaklıgil’in köşkünün bahçesinde Osmanlıdan kalma eski bir nokta, geçerken zaman zaman arkadaşları ile ünlü bu yazarın odasını da oyun alanı olarak kullanmakta bir sakınca görmüyordu. Gruda ailesi Uşaklıgil’in akrabaları ile Yeşilköy’de komşu olmaları nedeniyle ünlü romancının “Aşk-ı Memnu ve Mai ve Siyah” adlı eserlerini yazdığı bu tarihi yapı, Ayşen Gruda’nın zaman zaman bir köşesine çekilip kitap okuduğu bir mekân olarak ta anılarında yer almaktadır. Anne Gruda, sanata düşkün bir Osmanlı hanımı olup güzel bir sese sahipti usulüne uygun tangolar söyleyerek ailenin neşe kaynağı olurdu. Babası hemen evlenerek İstanbul’a yerleşmişlerdir. Akşamcı olan baba umumiyetle her akşam kafa çeker, bu arada ablası Ayten ile kendisine de rakı ikram etmekten geri kalmaz. Yıllar çabuk geçti. Abla tiyatro sanatçısı olarak hayata atılırken Ayşen, okumayı tercih etmişse de lise iki de iken babasının vefatı avukat olma hayalleri kuran genç kızı mecburen çalışma ve eve yardımcı olma görevine itmişti. O yıllarda Tevhid Bilge Tiyatrosu’nda çalışmaktadır. Turneye çıkma hazırlığında ki toplulukta bir sanatçının istifası üzerine ablasının ısrarı ile bu kumpanya ya katılan Ayşe Gruda, artık tozlu sahnelerin genç oyuncusu olarak hayata atılmıştır. “Kongre eğleniyor” adlı bu oyunda bir hizmetçi rolü ile sahneye çıkan genç oyuncu uzun alkışlarla kapanan perdelerin en mutlu insanı olarak kendisi ile gurur duyuyordu. Artık parada kazanıyordu. Annesine yardımcı olduğu gibi kendiside bu kazancından hissesine düşeni rahat harcayabiliyordu. Genç kızlık yıllarında Hamiyet Yüceses, Safiye Ayla, Zeki Müren gibi ünlülerin sahne çalışmalarını yakından izleyip kendisinin de bir gün böyle alkışlanacağını tahmin eden Gruda, artık İstanbul sahne âleminin de aranan bir sanatçısı olmuştu. Muammer Karaca o yılların tiyatro sahnelerinin akademik değerde olan bir topluluğuydu. Gruda, istek üzerine bu gruba katıldı ve “Aman Adnan Bey duymasın” adlı politik oyunda rol almıştı. Oyun ve oyuncular o kadar büyük ilgi görmüştü ki eser her akşam kapalı gişe oynuyor, biletleri aylar önceden tükeniyordu. Oyunun metnini duyan Başbakan Adnan Menderes, bizzat tiyatroya gelerek kendi adına yazılmış oyunu kahkaha atarak izlemişti. Sonunda ayağa kalkarak sahnede seyircilere selam veren sanatçıları alkışlamıştı. Bu olay Gruda’ya daha fazla güç vermiş ve artık sahne ve film piyasasının aranan oyuncusu olmuştur. Peş peşe filmlerde oynarken, rolleri Şener Şen, Adile Naşid, Kemal Sunal, Tarık Akan ve o günlerin sevilen şöhretleri ile paylaşıyordu. Her film gişe rekorları kırıyordu. Anadolu sinema çalıştırıcıları özellikle Domates Güzeli olan filmleri tercih ediyorlardı. Bu arada bazı filmleri TRT ekranlarında da boy göstermiş, fakat Tosun paşa filminden 25 dakikalık bir bölümün sansürlenmesine aşırı tepki gösteren Ayşen Gruda, filme yapılan bu makaslamaya hala bugün bile bir mana veremiyor. Oysa sanatçı bir dönem Uğur Yücel ile “Büyük şamata” adlı bir Show yapmış Süleyman Demirel ve Turgut Özal’ı hatta sayın eşleri Semra hanımı taklit etmişlerdi. Filmleri, dizileri, sahne oyunları, Show’ları, müzikal çalışmaları ile ömrünün hemen hemen yarısını bu sanata vermiş olan Ayşen, bugün hanları, apartmanları, otomobilleri, yatları var sanırsanız yanılırsınız. Güçlü sanatçı daha pek çok yapımcıdan çevirdiği filmlerin telif ücretini dahi almamıştır. Halen oturduğu evi ise taksitle alıp borcunu ödemek için gece gündüz çalışmaktadır. Ünlü sanatçının bugün özlemini çektiği tek hasret Yeşilköy’de geçen günleridir. Rum’u Ermenisi, Musevisi o günlerle birlikte hepsinin Türkiye’yi terk edip gitmelerine halen üzülen Ayşen Gruda, teknoloji alanında ne yazık ki pek bilgi sahibi olmamanın üzüntüsünü de üzerinde taşıdığını, akıllı ev, akıllı otomobil ve buna benzer teknoloji harikaları ile başım hiç hoş değil, her şey süper zekâ işi, bana gelince ben bu konuda salağın tekiyimdir diyor. Bu arada ünlü sanatçının “Sevgi Müzikali” adlı sahne oyununda Müjdat Gezen ve İlker Ayrık’ında rolleri bulunmaktadır. Gruda’nın bir emeli de Kenan İmirzalıoğlu, Kıvanç Tatlıtuğ veya Çağatay Ulusoy ile bir sinema filminde rol almaktır. İnşallah o arzunu da gerçekleştirirsin, sanat dünyamızın yüz akı, yetenekli sanatçısı. Milyonların gönlünde saygın bir yerin var.