Mehmet Necati GÜNGÖR Tanıdığım siyasetçiler arasında, güzel ahlâkı, nezaketi ve dürüstlüğü ile taktir ettiğim bir siyaset adamıdır. Ne yazık ki, masum inançların yargılandığı bir ülkede siyaset yapmaktadır. Ağzıyla kuş tutsa, karşı cenahtakilere yaranma şansı yoktur. Dolayısıyla, o cenahtan kendi cenahına oy transfer etme şansı da... Temmuz sıcağında, 69 yaşında 432 kilometreyi bu ülkede adalet tesis etsin diye yürüdü. Ayakları şişti, parmakları kabardı, bacakları yoruldu, yüzünde ve gövdesinde güneş yanıkları oluştu ama yine de o parkuru tamamlayarak Gandi’nin Tuz Yürüyüşü’nden sonra tarihe en uzun yürüyüşü armağan eden Türk lider oldu. Adalet için yürüdü. Adaletsiz bir yargılamanın en kötüsüyle  vuruldu. İnancından dolayı yargılandı ve hüküm giydirildi. Bu yürüyüşle, aslında liderliğe tarfi etti. Yazık ki; girdiği bütün seçimleri olduğu gibi, önümüzdeki seçimleri de inancı yüzünden kaybedecek. 1400 yıllık bir hesaplaşmanın mağdurudur. Evet, ağzıyla kuş tutsa, bir dokunuşla bütün sorunları çözme yetisi eline verilse bile beyhudedir. Değilmi ki, karşı mezhepten biridir; öyleyse vur abalıya. Abalıya sadece karşı tarafın seçmenleri vurmuyor. Kendi içinden de vuruk darbeler yiyor habire. Kendine karşı iki defa aday olmuş birini Cumhuraşkanı adayı gösterirken iyi idi. Ondan sekiz puan aşağıda oy alırken kötü oldu. Şimdi, 600’e küsur imza ile “in aşağı”  diyorlar. Siyasetin merhameti  yoktur. Siyaset yenilgiyi de, yenileni de sevmez; başında tutmaz. Kurultay istiyorlar. Yerinde olsam, imza sayısına bakmadan toplarım kurultayı. Çünkü, o 600’e küsur imza orada dururken,  ensende hep boza pişirilecek. Hesaplaşmak isteyenlere kurultay meydanını açmalısın. Belki yeniden seçilirsin, kim bilir Şu var ki güzel adam; seni masum inancın başarısız kılıyor. Kusur sende değil, horlanan inancında. Sana, inancından dolayı oy vermeyenler, bu ayıbı işlemeye devam edecekler. Sen, dürüstlüğünle, mücadelenle, güzel ahlâkınla kendi arkadaşların arasında bile yer edemediysen, talihine yan. Topla şu kurultayı, Kurtar, hem kendini hem partini bu ayıplı didişmeden!