Gazeteciler Cemiyeti tarafından yürütülen ve Avrupa Birliği (AB) tarafından finanse edilen “Demokrasi için Medya/Medya için Demokrasi” programı (M4D) kapsamında, Ankara’daki Basın Evi’nde gerçekleştirilen Haziran ayı gazetecilerle haftalık buluşmaları devam ediyor. Gazeteci Sedat Bozkurt, “Devlet, Siyaset ve Medya” konulu atölye çalışmasıyla genç gazetecilere deneyimlerini aktardı

NAZ AKMAN -  Gazeteciler Cemiyeti tarafından yürütülen ve Avrupa Birliği (AB) tarafından finanse edilen “Demokrasi için Medya/ Medya için Demokrasi” programı (M4D) kapsamında, Ankara’daki Basın Evi’nde düzenlenen gazetecilerle buluşma etkinlikleri devam ediyor. Haziran ayı Gazeteciler Cemiyeti Basın Evi Buluşmalarının ilki Gazeteci Sedat Bozkurt, “Devlet, Siyaset ve Medya” konulu atölye çalışmasıyla başladı. Çok sayıda gazeteci ve iletişim fakültesi öğrencisinin katıldığı etkinlikte M4D Proje Koordinatörü Yusuf Kanlı açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Kanlı, Haziran ayı kapsamında yapılması planlanan söyleşiler hakkında bilgiler vererek, “AB ile hayata geçen Basın Evi, gazetecileri, gazetecilerin kaynaklarını bir araya getirmek, bir ağ oluşturmak mesleğimizin daha iyi yapılabilmesi için bir karşılıklı fikir alışverişinde bulunma imkanı sağlamak amacıyla çalışmalara başladı. Türk basınındaki sorunlar giderek artmaktadır. Burası dayanışma göstermek, fikir alışverişinde bulunmak, meslek büyüklerinin tecrübelerinden faydalanmak, meslekten koparılmış, yazmaktan, çizmekten, haber yapmaktan uzak tutulmuş meslektaşlarımızla dayanışmak için hayata geçirilmiş bir yer. Bu akşam Mehmet Dülger, ‘Demirel, Demokrasi ve Basın Anlayışı’ konusunda söyleşi gerçekleştirecek. Ay boyunca avukat Ömer Lütfü Avşar, Ünsal Ünlü ve Semra Topçu’nun yanı sıra Teyitorg ve Oy ve Ötesi gibi platformlardan gelecek arkadaşlarımızı ağırlayacağız. Ayrıca 23 Haziran gecesi İstanbul yerel seçimlerini Basın Evi’nden izleyeceğiz. Etkinliklerimize herkesi bekleriz” dedi. “Devletin amacı ya medyayı kendisine bağımlı hale getirmektir ya da sahip olmaktır” Genç gazetecilere deneyimlerini soran Bozkurt, dünyanın her yerinde devlet, siyaset ve medya arasında bir mücadele olduğunu belirterek, güçler ayrılığından oluşan demokratik bir zeminin olmadığı yerde gazetecilik faaliyetlerinin de yürütülemeyeceğini söyledi. Bozkurt, özellikle medya alanında akademisyenlere ihtiyaç duyulduğunun altını çizerek, “Mesleğimizdeki pratikte şöyle bir sıkıntı yaşıyoruz. Edindiğimiz bilgiler günlük bilgiler, bu haberlerin perde arkasında biz gazetecilere kalan bir şey olmuyor. Dolayısıyla bizim sektörümüzde en fazla ihtiyaç duyulan kişiler akademisyenlerdir, olmaları gerekiyor. İçinde devlet geçen bir cümle kurmak çoğu zaman sıkıntılı, sakıncalıdır. Tartışma açsak bile devlet kavramı üzerinde muhtemelen bir noktaya varamayız. Devletin yanına medyayı ekliyoruz. Medya devleti denetleyecek bir güç. Devlet soyut bir kavramdır. İçinden insanları çıkardığınız zaman boş dünya ve tabelalardan ibaret olur. Devlet o binaların içinde yer alan insanların niteliğine göre değişebilen bir kurumdur. Niteliklerine göre yıkılabilir de değiştirilebilir de. Devleti kutsamanın bir anlamının olmadığını belirtmek isterim. İnsanlar, devlete bir kutsiyet atfederek o kutsiyet üzerine iktidarlarını kurarlar. Bu egemenlik, iktidar alanında çelişen bir güç vardır. Bu da halk adına devleti denetleyen medya gücüdür. Bu denetlemen işinden de gücü elinde bulunduranlar pek haz etmez. Burada bir güç mücadelesi başlar. Devletin amacı ya medyayı kendisine bağımlı hale getirmektir ya da sahip olmaktır. Devlet, siyaset ve medya arasındaki mücadele sadece bizim ülkemizde değil dünyanın her yerinde yaşanıyor” diye konuştu. “Gazetecilik politiktir, gazetecilik faaliyeti de taraflıdır” Medyanın dördüncü güç olabilmesi için demokratik bir rejimin olması gerektiğini vurgulayan Bozkurt, “Devlet ve medya arasındaki bu mücadele dünya örneklerine bakınca bizim ülkemizde biraz daha geriden geliyor. Medyanın dördüncü güç olabilmesi için rejimin demokrasi olması şart. Yargı, yürütme ve yasamanın olmadığı bir siyasal sistemde medyayı dördüncü güç olarak görme ihtimalimiz yok. Gazetecilik politiktir, gazetecilik faaliyeti de taraflıdır. Tarafsız yayıncılık yapıyorum diye bir şey yoktur. Güçler ayrılığından oluşan demokratik zemin oluşmazsa gazetecilik yapılamaz. Gazetecilik yaparken tarafsız ama haber tercihlerinde bir tercih kullanılacaksa taraftır. Gazeteciliğin şöyle bir sıkıntısı vardır. Gazetecilik aynı zamanda bir ticaret faaliyet alanıdır. Patronlar ve çalışanlar vardır, burada gazeteciliğin sınırı da vardır. Siz önünüze kar elde etmeyi amaç olarak koyan gazeteciler olamazsınız. Patronunuzun çıkarıyla sizi dördüncü güç olarak var eden halkın çıkarı çeliştiği zaman gazeteci ikilem arasında kalır mı, evet kalır. Bu nedenle gazetecilik faaliyeti yaparken patronun çıkarı veya bu ticaret faaliyet alanının çıkarı olmamalıdır. Yapılırsa bu iş gazetecilik olmaz” ifadesini kullandı. “Gazeteciliğin ilkeleri, etik değerleri değişemez” Devlet aygıtını eline geçirenlerin medya alanında tespit aracına dönüştüğünü ifade eden Bozkurt son olarak, “Medyanın, gazeteciliğin ilkeleri vardır. Bu ilkelerin en önemlisi barıştan yana olmasıdır. Savaşa karşı, insan haklarını savunabilmesidir. Ülkemizde terörle mücadele veriliyor olabilir ancak bunu yapan aygıtın adı devlettir. Medyanın terörle mücadele diye bir görevi olamaz. Siyasal iktidara göre milli menfaatler değişebilir ama gazeteciliğin ilkeleri etik değerleri değişemez. Bu nedenle gazetecilerin kendilerine göre belirlediği milli menfaatler ve buna uygun yayın ve haber beklemek olmaz. Bizim ülkemiz maalesef böyle bir ülke devlet aygıtını eline geçiren her yapı bir anda tespit aracı haline dönüşüyor ve yine bir anda gazeteci kimdir, akademisyen, doktor, hukukçu kimdir? Bunlar çok sıkıntılı. Bunların hiçbiri gazetecinin kim olduğunu gazetecilik faaliyetinin ne olduğunu belirleyemez, bunu meslek örgütleri ve üyeleri belirler. Devlet kurumları belirleyemez. Devlet medya ilişkisi genellikle devletin medya üzerine kurduğu baskı engelleme ilişkisidir. Devletin varlığı hiçbir zaman basın özgürlüğüne katkı sağlayacak bir ilişki olamamıştır” dedi.