Ankara Büyükşehir Belediyesi, sosyal belediyecilik anlayışıyla 13 yıldır “Yaşlılar ve Gençler Bilgi Erişim Merkezi”nde verdiği eğitim, kurs ve gezilerle yaşlıların, öncelikle yalnızlık ve stresle baş etmeleri, sosyalleşmeleri ve teknolojik yeniliklerden haberdar olmalarına yardım ediyor

Gülseren Tozkoparan Jordan (ANKARA) - Bakmakla görmek arasında nasıl büyük bir fark vardır biliriz! Her gün gelip geçtiğimiz yürüdüğümüz yerleri görüyoruz sanırız, oysaki çoğu zaman bakar, geçeriz. Ayırdına bile varmayız baktığımız şeylerin, hatırlamayız çoğu kez ne gördüğümüzü. Çoğu zaman aklımız başka şeylerle meşguldür o sırada. Aslında anda olmayı başarsak da görürüz! İşte ben geçenlerde hep baktığım ama görmediğim bir yeri gördüm, içine girdim! O yer de ne güzel işler yapılıyormuş fark ettim! Tanıdıklarıma sorduğumda birçoğunun da bakıp geçtiğini o yeri görmediklerini öğrendim. Ama bilenler biliyordu! Yaşlı ve gençlerin bilgiye erişimi Cinnah Caddesi yokuşunun yukarısına doğru, Hindistan Büyükelçiliği’nin hemen altında bir alt geçit vardır: Kırkpınar Geçidi. Onun önünde de “Yaşlılar ve Gençler Bilgi Erişim Merkezi” tabelası asılıdır. İşte orayı ben yıllarca yukarıya doğru tek yön trafik akan Cinnah Caddesi’nin altından karşıya geçilen alt geçit diye bilirdim. Ancak alt geçitler nedense bana karanlık ve ürkütücü geldiğinden o alt geçidi hiç kullanmamışımdır. Hatta dışarda girişte yazan “Yaşlılar ve Gençler Bilgi Erişim Merkezi”ni de önyargılarımla işlevsiz, köhne bir yer olarak hayal etmişimdir!.. Gözümü açan uzun zamandır tanığım müzik öğretmeni Nuran Karayel Hanım oldu. Orada Fransızca derslerine gittiğini ve akıllı telefon kurslarını aldığını söylediğinde çok şaşırdım. Meğer kendisi bir süredir o merkezin müdavimiymiş. O günden beri hep gitmek istedim ama günlük hayatın telaşı içinde ihmal ettim. “Her şeyin bir zamanı vardır” denir ya benim içinde oraya gitmenin zamanı varmış demek ki! O doğru zaman beni oraya itti. Bir sabah uğradım nihayet! Zira zaman zaman akıllı telefonlarla sorunlar yaşamıyor değildim. Başvuracağım bir kapı daha olması iyiydi. Merdivenlerden aşağıya, sabahın 8.30’unda biraz çekinerek indim doğal olarak. Güzel bir yere benziyordu. 1980’lerde çok popüler olan, yeraltı şehrinde gecen Logan’ın Kaçışı dizisini andırıyordu. Geniş sınıflar, girişte danışma masası, kenarda mutfak, ortada küçük bir havuz, bir tarafta çay kazanı ve etrafında masa ve sandalyeler. Sınıfların üstünde asılı kurs saatleri. Beklemediğim kadar sevimli ve bakımlı bir mekândı… Sabah mesai başlamadan gitmişim kimse yoktu. Mutfakta bulduğum koruma görevlisi, çalışanların 9 gibi geleceğini sonra uğramamı söyledi. Çıktım. O gün kararlıydım 15.30 da tekrar gittim, bu sefer merkezde insanların getirdiği bir canlılık vardı. Danışmada iki kadın işlerine dalmış çalışıyorlardı. Yavaşça çekinerek, “Affedersiniz bilgi almak istemiştim, meşgulseniz sonra geleyim” dedim. İkisi de başlarını işinden kaldırdı. Hele birinin yüzünü görünce “Eyvah ters bir şey söyleyecek galiba” dedim. Ancak ummadığım bir sıcaklıkta işlerini bırakıp beni bilgilendirdiler. Fransızca, bilgisayar, telefon, konuşma kursları olduğunu ve üyelik için 2 fotoğraf, kimlik fotokopisi gerektiğini, ertesi gün öğlen vakti gibi gidersem hem kayıt kaptırıp hem de aşure günlerine katılabileceğimi söylediler. Aşureye davet alınır da gidilmez mi!.. Ertesi gün söyledikleri gibi 12’yi biraz geçe oradaydım. Görüntü, önceki günden tamamen farklıydı. Bir şölen havası vardı Merkez’de. Her taraf, annem-babam yaşında teyze ve amcalarla tıklım tıklım dolmuş. Danışmada bana bilgi veren Öğretmen Nazmiye Erciyas, ortada sandalyenin üstüne çıkmış bir politikacıya taş çıkartırcasına günün anlam ve önemine ilişkin konuşmasını yapıyordu. Cinnah’ın altında nevi şahsına münhasır bir aşure günü “Arkadaşlar, çok katılım olması amacıyla aşure günümüzü geciktirip bugün, yani 5 Kasım’da yaptık. Şunu açıklamak isterim ki; aşure için malzeme getiren öğrencilerimizin hepsine ayrı ayrı teşekkür ederiz. Allah onların evlerine huzur, keselerine bereket, canlarına sağlık versin”. (Misafirlerden Âmin sesleri…) “Bizimki çok dualı bir aşure oldu. Çünkü Musa Bey sağ olsun aşuremize hatim indirdi, bir de birçok evden malzeme geldiği için bu aşureyi yiyen bu kış hiç hasta olmayacak!” (Alkışlar) “Evet, şimdi arkadaşlar, bizim bir geleneğimiz daha var. Biliyorsunuz yaş grubumuz belli olduğu için aramızdan ebediyen ayrılan öğrencilerimiz oluyor. Sağ olsun Musa Bey, bizim burada kaybettiğimiz her üye öğrencimiz için hatim indiriyor. Allah ondan razı olsun, ağzına sağlık. En son biliyorsunuz Prof. Dr. Namık Baran için hatim indirdi. Onun için eşi Gülgün Hanımefendi, aşuremize Namık Bey adına farklı katkıda bulundu. Onlara, indirilen hatimleri de Allah kabul etsin, ruhları şad olsun. Biz burada kaybettiğimiz her öğrenci için hatim indiriyoruz.” “Selahattin Bey nerede?” diye sorarak Öğretmen Nazmiye, konuşmasına devam ediyor: “Bana, ‘Hocam benim için de hatim indirtir misin?’ dedi. Ben de ona ‘Daha dur acele etme, 15 senen var’ dedim. Onun için arkadaşlar biz buradaki öğrencilerimizin hem bu dünyasını hem de öbür dünyasını düşünüyoruz” deyince konuklardan yine gülmeler, kahkahalar yükseliyor. Öğretmen Nazmiye akabinde, Merkez’e yeni gelen Emel Hoca’yı tanıtarak, onunla sabahları esneme hareketleri yapabileceklerini haber vererek devam ediyor: “Hepinize Bilgi Erişim Merkezi olarak biz teşekkür ediyoruz. Çünkü bu ortamı siz sağlıyorsunuz. Bu sizin eseriniz, ben sizleri alkışlıyorum.” Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın yeni bir proje başlattığını müjdeliyor Nazmiye Öğretmen. Yavaş’ın, Beypazarı eski Belediye Başkanı olduğu için bütün birimlerin Beypazarı’na gezi düzenlediğini ve kendi merkezlerinin de Beypazarı gezilerine iştirak edecekleri haberini veriyor. İletişim kopukluğu olmadığından emin olmak içinde herkesin WhatsApp (WA) mesajlarını alıp almadıklarını soruyor. WA Grubu kurmuş, kursiyerleri ile iletişimi öyle sağlıyor, hem öğretiyor, hem de test ederek uygulama yaptırıyor… Kursiyer üyelerden birisi, “Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne bu yuvayı kendilerine açtığı için teşekkür ederiz” diye duygularını ifade ederken oradaki herkesin hislerine de tercüman oluyor. Her türlü eleştiri ve öneriye hazır olduklarını belirten Nazmiye Öğretmen, kendileriyle ilgili herhangi bir tasarruf olduğunda önce kendileriyle paylaşıp görüşmelerini, beraber her şeyi çözebileceklerini söylüyor. Merkez çalışanlarının genç, yaşlı tüm kursiyerlerine hizmet etmekten mutlu olduğuna işaret eden Nazmiye Öğretmen, konuşmasına şöyle devam ediyor: “Burayı hep birlikte güzelleştireceğiz, burası sizlerle güzel, siz yoksanız anlamı yok. Benim için her şeyden önemlisi, öğrencinin burada mutlu olması, sizin mutlu olmanız için uğraşıyorum. Başka hiçbir hedefimiz yok. Aşureyi çalışanlarımızdan Gülay Hanım yaptı, eline sağlık diyoruz, hepinizi çok seviyoruz, tekrar hoş geldiniz, afiyet olsun.” Merkezin müdavimleri… Aynı zamanda idari yardımcı olan Nazmiye Hanımın konuşmasından sonra Aşure dağıtımına geçiliyor. Önceden hazırlanmış, bol kepçe aşurelerini iştahla yerken Merkez müdavimleriyle görüşme, konuşma fırsatı buluyoruz: Emekli Ziraat Yüksek Mühendisi Musa Osmancaoğlu, 82 yaşında. Merkeze 8 yıldır devam ediyor. Bilgisayar, cep telefonu ve Fransızca kurslarına devam etmiş. Eskiden biraz Fransızca bildiği için özellikle o dile devam etmek istemiş. Hem aşure gününde hatim indirmiş hem de ebediyete giden üye arkadaşlarının ardından dua okuyup hatim indiriyor. Her gün yatmadan önce mutlaka dualardan Yasin, Tebareke ve Doğa suresi okuduğunu anlatıyor. Merkez’den ve öğretmenlerden de çok memnun. Hayatı boyunca çeşitli eğitimler aldığını ve birçok öğretmenle tanıştığını ancak buradaki öğretmenler kadar anlayışlı olanlarını hiç tanımadığını belirtip “Anlamadığımız bir yer varsa defalarca sorsak bıkmadan, üşenmeden, kibarca defalarca anlatıp, gösterirler” diyor. Aysel Oğuz da müdavimlerden. Yıllardır geldiğini ve her tür kursa katıldığını çok memnun olduğunu söylüyor. Aşure gününü WA dan haber alarak geldiğini çok beğendiğini ifade ediyor. Satılmış Kabasakal, 85 yaşında. Havacı, şiirler yazıyor. Eşi Aysel Hanımla birlikte 10 yıldır geliyorlar. Akıllı telefon kullanmayı, bilgisayarı Merkez’de öğrenmişler. WA’dan mesajlaşmayı, fotoğraf göndermeyi kurslarda öğrenmişler. Şimdi rahatlıkla torunlarına mesaj ve fotoğraf gönderiyorlar. Evleri merkeze nispeten uzak. Ancak, Aydınlıkevler, Türkiş Blokları’ndan tek otobüsle kolayca geldiklerine değiniyorlar. Merkezdeki diğer aktivitelere de katılıp sosyalleşmeyi seviyorlar. Dönem başında yapılan tanışma partisine katılmışlar. Nazmiye Hocayı çok beğeniyor ve seviyorlar. Konuşmamızı “Zaman zaman Anıtkabir’e ziyaret, piknikler, geziler düzenleniyor ve onlara katılmaktan keyif alıyoruz” diyerek bitiriyorlar. Ülker Hanım, yazın Kanada, kışın Ankara’da yaşıyor ve yeni kayıt yaptırdığını, devam etmek istediğini belirtiyor. Sevbiye Hanım ise, A. Ayrancı’dan geliyor. Uzun zaman önce geldiğini sonra bir ara verdiğini ve tekrar başladığını söylüyor. Normal bir kurs günü Aşure gününden birkaç hafta sonra, normal bir kurs gününde Merkez’i tekrar ziyaret ettiğimizde hem biraz ders dinleyip hem de başka müdavimlerle sohbetimize devam ediyoruz. Bazı yaşlılarımız nerdeyse her gün gelip bütün günlerini orada geçirdiğini kahvehaneye gitmekten daha iyi, daha nezih bir ortam olduğuna işaret ediyorlar. Ömer Hasaltuntaş, 8 yıldır devam ettiğini, sabah 10 gibi gelip akşam 3 ya da 4’e kadar kaldığını, Merkez’in emekliler için ideal bir yer olduğunu ve orada çok şey öğrendiğini söylerken en önemli şeyin de arkadaşları olduğunu ve sosyalleştiklerini aktarıyor. Akıllı telefon dahil birçok şey öğrendiğini ifade ederken telefonda yaptığı ve resimler eklediği takvimini gururla gösteriyor. İşe gelir gibi merkeze geldiğini, oradan eve gittiğinde pijamalarını giyinip TV karşısına geçeceğini kaydediyor. Fahri Bey, beş yıldır çok severek devam ettiğini, iyi vakit geçirdiğini belirtiyor. Süleyman Yıldırım, Hacettepe Üniversitesi, Kimya Bölümü emekli hocalarından. Birçok kez merkezin önünden geçtiğini ama ne olduğunu bilmediğini, 3 yıl önce içeriye girdiğini ve bir daha da çıkmadığına değiniyor. Üyelerin hepsinin belli bir eğitim seviyesinde olduğunu, birbirlerini iyi anladıklarını, Merkez’de yeni arkadaşlar edindiğini, kursların yanında sohbet ve sosyalleşmek için mükemmel bir ortam olduğunu vurguluyor. Uğur Yüzbaşı, merkeze 4-5 yıldır devam ettiğini, telefon, laptop, bilgisayar her şeyi orada öğrendiğini, tahsilli insanların geldiğini ve arkadaşlıkların keyifli olduğunu ifade ederken zaman zaman beraber doğum günlerini birlikte kutladıklarını, eğlenceler yaptıklarını, bunların da hayatlarına renk kattığını ve eğlendiklerini anlatıyor. 13 yıldır hizmette kusur yok Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı olan “Yaşlılar ve Gençler Bilgi Erişim Merkezi”, Cinnah Caddesi Kırkpınar Alt Geçidi’nde 2007 yılında açılmış ve o zamandan bugüne kadar faaliyetini ücretsiz, aralıksız sürdürüyor. Haftanın 6 günü, her meslek grubundaki yaşlı ve gençlerin boş zamanlarını değerlendirmek üzere teknoloji, internet ve dil alanında çeşitli eğitim ve kurslar veriliyor merkezde. Kişisel gelişim, yalnızlık ve stresle baş etme yöntemleri ile sosyalleşme konusunda uzmanlar, ders verirken rehberlik ve danışmanlık hizmeti, geziler ve eğlence programları da düzenleniyor. İdareci Sema Hanım, yardımcısı Nazmiye ve Ayşe öğretmenler, Merkez’deki diğer öğretmenlerle uyumlu, canla başla severek çalıştıkları, kursiyerlerine gösterdikleri güler yüz ve misafirperlik, üyelerin anlattıklarından ve merkeze devam etmelerinden de anlaşılıyor. Merkeze gelen herkes, öğretmenlerin olumlu tutumlarının hakkını veriyor ve kendilerini orada çok iyi hissettiklerinin altını çiziyorlar. Nazmiye Öğretmen, merkeze ilişkin bilgi verirken özellikle akıllı telefonlar konusunda bilmediğim birçok şey olduğunu fark edip merkeze daha sık uğrayacağımı dillendiriyorum. Bu merkez, yaşlı ve gençler için Ankara’da eşsiz sayılır. Bir benzeri Görme Engelliler Merkezi olarak Ankaray’da hizmet veriyor. Yolunuz düşerse içeri girip bir çay içmeden geçmeyin derim. Merkezde konuştuğumuz, daha önce “Ağlama” şiiri Muhayyer-Kürdî makamında bestelenmiş 85 yaşındaki Satılmış Kabasakal, yazdığı yeni bir şiiri cebinden çıkarıp bizimle paylaşıyor: Türkiye’m Bir ucu Asya bir ucu Avrupa Köprüdür Türkiye asla geçilmez Tarihlere şan verdik Çanakkale’de Dumlupınar’da Yıllarca sen çok yaşa Türkiye’m Fatihte açtık kapılarını Atatürk’ten aldık tapularını Cumhuriyetinle çok yaşa Türkiye’m Üç tarafı deniz bir tarafı kara Hiçbir kuvvet alamadı toprağını Yunan’ın da içinde kapanmaz yara Dünya da yoktur bir eşi Türkiye’m Sarmış etrafımızı kara bulutlar Cehenneme dönse de bütün hudutlar Hiç kimse durduramaz kahraman ordumuzu Ordunla milletinle çok yaşa Türkiye’m. Satılmış Kabasakal