Türkiye, 1990’da onayladığı Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’ne rağmen çocuk hakları konusunda kötü bir karneye sahip. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre, iş cinayetinde yaşamını yitiren çocukların dokuzu 14 yaş ve altında. Oysa, 14 ve altı yasal olarak çalışması tamamen yasak olan bir yaş. 15 yaşındaki P.S ve 16 yaşındaki H.A., ailelerine destek olmak için çalıştıklarını belirtirken devletin bu soruna çözüm bulmasını istiyor

Beste Salman / Türkiye’de birçok sorunu arasında gerekli ilgiyi bulamayan “çocuk işçiliği”, uzun yıllardır çözülmeyi bekleyen en önemli sorunlardan biri. Özellikle 2011’de başlayan Suriye savaşı ardından savaştan kaçmak zorunda kalanların Türkiye’ye yerleşmesiyle beraber, çocuk işçi sayısı çığ gibi büyüdü. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde hazırlanan Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, 193 ülke tarafından onaylanırken Türkiye, bu sözleşmeyi 14 Eylül 1990 tarihinde kabul etmesine rağmen çocuk hakları konusunda kötü bir karneye sahip. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre, 2019 yılında 29’u 14 yaş ve altı olmak üzere 67 çocuk işçi yaşamını yitirdi. Kaç çocuk işçi çalıştığına dair net bir sayı ise yok. Çocuk hakları alanında çalışan uzmanlar, basın aracılığıyla daha önce bu konuda Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) araştırma yapması için çağrıda bulunsa da TÜİK’in bu konuda henüz bir çalışması bulunmuyor. Yetkililer, çocuk işçiliğinin önüne geçmek için hiçbir adım atmadığı gibi, örgün eğitimin bir parçası olan ve çocuklara meslek edindirmeyi amaçlayan çıraklık ve meslek lisesi öğrencilerinin tabi tutulduğu staj çalışmalarının çocukları çalışma yaşamına ittiğine dikkat çekiyor. Öyle ki, söz konusu okullarda 2015 yılında 260 bin olan çocuk (işçi) çırak sayısı, yürürlüğe giren “İstihdama Teşvik Programları” ile 2017 yılında bir milyon yüz yetmiş bine çıktı. İSİG raporları tabloyu ortaya koyuyor İSİG Meclisi’nin elindeki bilgilere göre; 2013’te 59 çocuk, 2014’te 54 çocuk, 201’'te 63 çocuk, 2016’da 56 çocuk, 2017’de 60 çocuk, 2018’de 67 çocuk ve 2019’un ilk beş ayında ise en az 26 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. İSİG’in paylaştığı verilere göre şu noktalar ön plana çıkıyor: • Çocuk iş cinayetlerinin en fazla yaşandığı iller, Urfa, İstanbul, Antep, Antalya ve Adana. Bu şehirlerde çocuk nüfusu, tarım işçiliği ve mülteci nüfusu yüksektir. • Yaşamını yitiren 26 çocuk işçinin dördü, mülteci/göçmen çocuklar. • Ücretsiz aile işçiliğinin ve küçük yaşta çalışmanın yaygın olduğu tarım sektöründe ölümlerin 8-10 yaşlarına düştüğü görülüyor. İş cinayetinde ölen çocukların yarısı tarım işçisi çocuklardır. Yaşamını yitiren çocukların yüzde 4’'ü sanayide, yüzde 7’si ise hizmetler sektöründe çalışıyor. • İş cinayetinde yaşamını yitiren çocukların dokuzu 14 yaş ve altındadır. 14 ve altı yasal olarak çalışması tamamen yasak olan bir yaştır. “Çocuk olunca daha çok eziyorlar” Çocuk işçilerin yaşadığı sorunları kendilerinden dinledik. Ailesinin ekonomik güçlük çekmesi nedeniyle çalışmak zorunda olan ve tekstil sektöründe çalışan 15 yaşındaki P.S yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Paraya ihtiyacım olduğu için çalışmak zorundayım. Ailem ihtiyaçlarımı karşılayamıyor. Kendi ihtiyaçlarımı hatta çoğu zaman evimizin mutfak masraflarını kazandığım parayla karşılamaya çalışıyorum. Kimse, çocuk yaşta çalışmak istemez. Aslında daha kolay bir iş olsa belki yine eğlenceli hale getirebilirim. Çocukların yapabileceği bir iş olsaydı bence daha iyi olur. Çalıştığım yerde çok yoruluyorum. Aslında ağır işleri çok yapamıyorum. Çocuk olunca daha çok eziyorlar bu yüzden benim için çok kolay olmuyor.” Çocuk işçiliğinin son bulmasını isteyen P.S, “Bence çocuk işçiliğinin son bulması gerekir. Sürekli patronu memnun etmeyi düşünmek benim için çok kolay değil. Sürekli işten atılma korkusu var. Devletin ailelere destek olmasıyla çocuk işçiliği son bulabilir. Bizim ihtiyaçlarımızı karşılarsa ben çalışmak zorunda kalmam. Belki kurslara gidebilirim boş zamanlarımı böyle geçirebilirim. Ve evde bolca dinlenebilirim” diye gerekçelendiriyor bu isteğini. “Okul ve iş bir arada resmen çile” Tekstil sektöründe çalışan 16 yaşındaki H.A ise, evde sadece babasının çalıştığını ve bunun ihtiyaçlarını karşılamak için yetersiz olduğunu söylüyor. H.A sözlerine şöyle devam ediyor: “Ailem ekonomik sıkıntı çekiyor. Aileme yardım etmek zorunda olduğum için çalışmam gerekiyor. Severek çalışmıyorum, çok yoruluyorum çünkü. Belki daha yetişkin olmadığım için bilmiyorum ancak sürekli ayakta kalmak gerçekten çok yorucu. Bir de saatler çok fazla.” Aynı zamanda lise öğrencisi de olan H.A, “Yaşıtlarım başka şeyler yaparken çalışmak zorunda olmak pek güzel değil. Okul ve işi bir arada götürmek ayrıca çile. Hafta içi her gün okul, hafta sonu iş. Bu çok zor oluyor. Bazen arkadaşlarım hafta sonu buluşuyor ama ben onlara katılamıyorum çünkü çalışıyorum. Okula giderken çok yorgun oluyorum öğretmenlerim bu durumu anlamıyor bile. İkisi bir arada asla olmuyor” sözleriyle sıkıntılarını anlatıyor. Çocuk işçiliğine karşı olduğunu belirten H.A, “Bu zorlukları çekmek istemezdim. Çalışmak zorunda olmak istemezdim. Sadece okulumla ve kendimle ilgilenmek isterdim. Herkes yaşına göre yaşamalı bence. Son bulmasını çok isterim. Ailem zorla çalıştırmıyor ama ben çalışmak zorunda olduğumu biliyorum. Devletin buna bir çözüm bulmasını çok isterim” diyor.
Editör: TE Bilisim