Yapılan bir ebeveyn anketi, ailelerin yaklaşık yarısının, çocuklarının okula dönmesinin güvenli olduğuna ikna olmadığını ortaya çıkardı. Peki, gerçekten çocukların Covid-19’a yakalanma olasılığı daha düşük mü?

RAMAZAN ELES - Tüm dünya, Covid-19 nedeniyle bir “sosyal izolasyon”a gitti. Dünya çapında, çocukların yüzde 60’ı tam veya kısmi olarak dışarı çıkma yasağı olan ülkelerde yaşıyor ve 1,5 milyar çocuk okula gitmiyor. Peki, çocukların Covid-19’a yakalanma olasılığı daha mı düşük ve çocukların Covid-19 döneminde okula dönmeleri ne kadar güvenli? Yapılan topluluk testlerinden elde edilen verilere göre, hedeflenen test grubunda (semptomları olan, yüksek riskli bölgelerde bulunan veya Covid-19’lu biriyle temas eden insanlar), 10 yaşın altındaki çocukların yüzde 6,7’si, 10 yaşın altındaki hastaların yüzde 13,7’sine kıyasla pozitif olarak test edildi. Rastgele popülasyon tarama grubunda, 10 yaş altı grupların tümü negatif, 10 yaş ve üstü kişilerin yüzde 0.8’i pozitif olarak çıktı. İtalya’da yapılan testlere göre, 10 yaş ve altındaki çocuklara yapılan testlerde 217 çocuğun hepsinde negatif sonuç verdi. İncelenen 11-20 yaş arasındaki 250 gencin, yüzde 21’i pozitifti, 21 yaş ve üstü için ise pozitif çıkma oranı yüzde 3 olarak açıklandı. Hollanda’da ise 700 kişi arasında yapılan Covid-19 test oranlarına bakıldığında 18 yaş ve altı hastalardan hiçbirinde pozitif teste rastlanmadı. Ancak 19 yaş ve üstü hastalarda yüzde 9 pozitif olarak görüldü. Demografik bilgilere bakıldığında, virüsün pozitif hane halkı üyelerinden virüs alma riskinin sadece yüzde 4 olduğunu, yetişkinlerde yüzde 17,1 olduğunu ortaya çıktı. Benzer şekilde, şubat ayında Hunan eyaletinden temas izleme verilerine göre, bir Covid-19 hastasıyla temas halinde olan 0-14 yaş arası çocukların yüzde 6.2’sinin, yaşlı insanların yüzde 10.4’üne kıyasla virüsü yakalandığını gösterdi. Çeşitli ülkelerden elde edilen bu veriler, çocukların enfeksiyona yetişkinlerden daha az duyarlı olduklarını gösterdi. Çocukların Covid-19’dan neden az etkilendiği, belirsizliğini koruyor Küçük bebekler, genellikle enfeksiyonları almaya ve hastalanmaya daha duyarlı. Ancak Covid-19 için kanıtlar bunun tersini gösteriyor. 22 Mayısa kadar İngiltere halk sağlığı verilerine göre, nüfusun yüzde 23.4’ünü oluşturmasına rağmen, Covid-19 vakalarının sadece yüzde 1.6’sının çocuklarda (0-19 yaş) olduğu görülüyor. Bu veriler, test stratejisi de dahil olmak üzere birçok faktörden etkileniyor. Örneğin, çok küçük çocuklar toplumda test edilmeyebilirken, hastanelerde yapılan testlerin çoğu yetişkin ve ağır hastaları içeriyor. Çin ve ABD verilerine göre, çocukların sadece yüzde 2’si yoğun bakıma kabul edilirken vakaların yüzde 0.18’i ölümcül bir sonuçla ilişkilendirildi. Bu, 60’lı yaşlarındaki kişiler için yüzde 3.5-3.6, 70’li yaşlarındaki kişiler için yüzde 8.0-12.8 ve 80 yaş ve üstü için yüzde 14.8-20.2’lik bir vaka ölüm oranı ile sonuçlandığını ortaya koydu. Tüm araştırmalara rağmen, çocukların Covid-19’dan neden daha az etkilendikleri belirsizliğini koruyor. Ancak yeni tip Covid-19’a bağlı olarak çıkan SARS CoV-2, çocuklarda daha yaygınlaştığı görülüyor. Çocuklar Covid-19’u başkalarına iletiyor mu? Çocukların Covid-19 bulaşına ne ölçüde katkıda bulunduğunu resmi olarak ölçmek zor. Bununla birlikte, katkılarının sınırlı olduğunu ve çocukların mevsimsel griple karşılaşabilecekleri “süper yayıcılar” olmaktan uzak olduklarını gösteren artan durumsal kanıtlar var. İnsanlardan 2 metre arayla durmak ve yüze dokunmamak, yemek yemeden önce elleri yıkamak Covid-19’un yayılmasını durdurmada yardımcı olan hareketler. Ancak bu önleyici kısıtlamalar, yetişkinlerin devam ettirmesi için bile zorlayıcı hale gelebilirken bunun çocuklar için çok daha fazla risk olduğunu gösteriyor. Yapılan bir araştırmaya göre, Oxford Üniversitesi’nden Profesör Matthew Snape, “Çocukların virüs yayıcısı olup olmadıkları”nın, güncel Covid-19’un bilinmeyen yönleri arasında yerini korumaya devam ettiğini belirtti. Snape, kaç çocuk ve gencin enfekte olup buna karşı bir bağışıklık geliştirdiğini yönelik araştırmalarına devam ettiklerini bildirip “Bu durumu anlamak patlak veren salgına cevap vermede ve okulların geri açılması ile alınacak kararlar için hayati derecede önemli” olduğunu açıkladı. Okulların yeniden açılması güvenli midir? Sosyal mesafe kurallarını takip etmek zor gelirken yüzü maskeyle kapatmak virüsü yayma riskini azaltabilir, ancak tümüyle Covid-19’dan korunmak için yeterli değil. Yetişkinlerde maske takma konusunda endişe veren sonuçlar görülmesine rağmen çocuklarda bu durumun daha zor olacağı kesin. Danimarka, Avrupa’daki okulları yeniden açan ilk ülke oldu ve Norveç, Almanya, Fransa ve Hollanda gibi ülkeler de bunu izledi. Danimarka’da, virüsün yayılma hızı okulları açtıktan sonra 0.6’dan 1.0’a yükseldi, ancak bir hafta içinde tekrar düştü. İsveç’te okulların açılmasının ardından çocuklarda hiçbir vaka artışı gözlemlenmedi. Avustralya, okullar açıldıktan sonra 15 okulda meydana gelen 18 vakanın incelenmesinde yakın temasta bulunan 735 çocuktan sadece ikisinin (yüzde 0.3) enfekte olduğu gözlemlendi. Yakın temasta olan 128 personelin ise hiçbirinde Covid-19 belirtisine rastlanmadı. Mevcut kanıtlar, okula dönen çocukların maruz kaldıkları risklerin az olduğunu gösteriyor. Covid-19’a okullarda bulaşma potansiyeli, öğrencilerden mümkün olduğunca fiziksel olarak personelden uzaklaşmaları, sık sık el yıkama ve olası Covid-19 semptomları olan bireylerin hızlı bir şekilde test edilmesi ve izole edilmesi gibi yeterli enfeksiyon kontrol önlemleri ile azaltılabilir. Küçük bir akran grubunda kalan çocuklar (“sosyal kabarcık”) ve açık havada geçirilen süreyi artırma gibi ek önlemler de dikkate alınmalıdır. Çocukların gelişimi için kritik bir rol oynayan okullar, sadece öğrenilecek bir yer değil, aynı zamanda sosyalleşmek ve egzersiz yapmak ve bazı çocukların sadece güvende olmaları gereken ortamlar.