Gazeteciler Cemiyeti Basın Evi, Süleyman Demirel’i konuştu

Gazeteciler Cemiyeti tarafından yürütülen ve Avrupa Birliği (AB) tarafından finanse edilen “Demokrasi için Medya/Medya için Demokrasi” programı (M4D) kapsamında, Ankara’daki Gazeteciler Cemiyeti Basın Evi’nde gerçekleştirilen haftalık buluşmaların konuğu Eski Milletvekili ve TBMM Dış İşleri Komisyonu Eski Başkanı Mehmet Dülger oldu. “Demirel, Demokrasi ve Basın Anlayışı” sunumu yapan Dülger, eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in bilinmeyen yönlerini anlattı
SULTAN YAVUZ -  Gazeteciler Cemiyeti tarafından yürütülen ve Avrupa Birliği tarafından finanse edilen “Demokrasi için Medya/ Medya için Demokrasi” programı (M4D) kapsamında, Ankara’daki Gazeteciler Cemiyeti Basın Evi’nde düzenlenen konuşma etkinliğinin konuğu, Eski Milletvekili ve TBMM Dış İşleri Komisyonu Eski Başkanı Mehmet Dülger oldu. Demirel, Demokrasi ve Basın Anlayışı” sunumu yapan Dülger, dinleyicilere eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’le anılarını ve Demirel’in bilinmeyen özelliklerini anlattı. [caption id="attachment_158785" align="alignleft" width="323"] M4D Programı Direktör Yardımcısı Seva Ülman[/caption] Söyleşinin açılış konuşmasını yapan M4D Programı Direktör Yardımcısı Seva Ülman şunları söyledi: “Demokrasi için Medya/Medya için Demokrasi programımızın etkinliklerinden biri olan söyleşimizde, bugün bizleri yakın siyaset arenasında önemli görevler üstlenmiş bir politikacı ile buluşturuyoruz. Politikacı bir aileden yetişmiş, bir dönem milletvekilliği yapmış, Dış İşleri Komisyonu Eski Başkanı Sayın Mehmet Dülger… Demokrasi için Medya programımızın genel hedefi, ülkemizde demokrasinin güvencesi olarak gördüğümüz çoğulcu medya ve özgür basının güçlendirilmesi olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda, ilgilenenlere hatırlatmak istiyorum ki, gazeteci geçmişi olan her kişi ve kuruma, bu kurum içinde çeşitli teşviklerimiz mevcut. Bu imkânlara ulaşabilmek için internetteki açıklamalarımıza mutlaka bakmanızı da öneriyorum. Basın Evi’ndeki bu tür söyleşi eğitimleri, genç gazeteci meslektaşlarımızın faydalarına sunmak amacıyla düzenli olarak yapmaya da gayret ediyoruz. Bu söyleşimizi hazırlarken, sizlere siyaset tarihine 50 yılı aşkın damgasını vurmuş, Başbakanlık’tan Cumhurbaşkanlığı’na uzanan, sevabıyla, günahıyla bir dönemin en önemli politikacısı olan Sayın Süleyman Demirel’in bilinmeyen yönleri ve kendisinin medyaya olan yaklaşımını aktarmak istedik. Bu konuyu, merhumun bir dönem en yakınında bulunan ve hatta kendisine ‘Demirel’in veliahttı’ yakıştırması bile yapılan Sayın Dülger’den kim daha iyi bilebilir dedik ve kendisini bu toplantıya davet ettik. Dülger’in bu söyleşisinin hazırlanmasında, çok önemli destek ve katkıları nedeniyle Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu üyesi Nursun Erel’e çok teşekkür ediyoruz.” [caption id="attachment_158782" align="alignleft" width="319"] Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu üyesi Nursun Erel[/caption] Ülman’ın ardından söz alan Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu üyesi Nursun Erel, konuşmasına gazetecilik mesleğine ilk başladığı dönemlerde Dülger’i tanıdığını söyleyerek başladı. Erel şöyle konuştu: “Mehmet Bey’le mesleğimin ilk günlerinde tanıştım. Hatta Turgut Özal’la birlikte İzmir’e giderken uçakta yan yana oturduk. Derken yıllar birbirini izledi, Mehmet Bey’le her zaman çok dostane ilişkilerimiz oldu. Gazetecinin dilinden anlayan en önemli bürokrat ve siyasetçilerden biriydi. Bunu hatırlatmak isterim. Kendisinin bir özelliği daha var; vefat eden babası Bahadır ve annesi Aliye Dülger’den dolayı Anadolu Ajansı hisselerinin de şu anda sahibi… Bu konuşmadan önce değerli meslektaşım İlhan Kuyucu’ya teşekkür etmek istiyorum. Demirel seçkisini hazırlarken bize 55 yıllık arşivini cömertçe açtı…” Dülger, “Demirel, ‘Uzlaşma söz konusu ise iğne deliğinden deve geçiririm’ derdi” Eski Milletvekili, TBMM Dış İşleri Komisyonu Eski Başkanı Mehmet Dülger, “demokrasinin en büyük sembollerinden biri” dediği eski Cumhurbaşkanı ve siyasetçi Süleyman Demirel’le çok yakın çalıştığını, ancak ihtilaf noktalarının da bulunduğunu belirtti. 40 yıla yakın bir zaman Demirel’le iş birliği içinde olan Dülger, Demirel ile ailevi bir hukuklarının da bulunduğunu söyledi. Demirel’in özelliklerini sıralayan Dülger, şunları söyledi: “Demirel, her şeyden evvel benim için fıtraten nazik biriydi. Nezaketi bazen ceket gibi giyer, sonra çıkarırsınız. O öyle değildi, hakikaten çok inceydi. Pek çok vesileyle bunu deneme ve görme fırsatım oldu. Akıllı, zeki, çalışkan ve hazır cevap olduğundan kimsenin şüphesi yok elbette. Çok kuvvetli bir hafızası vardı. Neyi, nasıl, ne zaman hatırda tutmuş hayret ederdiniz. Çok çabuk kavrayan bir adamdı. Çok saygılı biriydi. Sabırlı ve tahammüllüydü. Destansı bir sabrı vardı, bunu pek çok vesileyle gördük ve etrafını da her zaman sabırlı olmaya davet etmiştir. Sebatkâr bir adamdı, hangi fikri tutuyorsa, onu sonuna kadar götürürdü, inatçı ve inançlıydı. Müsamahakâr bir insandı, bazı insanların kolaylıkla kaldıramayacağı şeyleri nezaketinizi muhafaza etmek koşuluyla yanında söyleyebilirdiniz. Uzlaşmacıydı, bunu özellikle söylemek istiyorum. Bir sözünü hiç unutmayacağım, ‘Uzlaşma söz konusu ise iğne deliğinden deve geçiririm’ derdi. Bence demokrasinin en önemli taraflarından bir tanesidir, Demirel’in demokrasiye kurumsal bağlılığının yanında, zihni bağlılığının en önemli unsurlarından bir tanesidir.” “Benim hayatta en korktuğum şey, ülkenin idaresinin bir demagoga geçmesidir, derdi” Demirel’in, en önemli özelliklerinden birinin de kuvvetli ifade gücü olduğunu belirten Dülger, Demirel’in bir sözünü ifade ederek, şöyle konuştu: “Benim hayatta en korktuğum şey, ülkenin idaresinin bir demagoga geçmesidir, derdi. Şu sıralar, bu sözü çok hatırlıyorum. İnce hesap yapan, öngörüleri isabetli bir liderdi. Çetrefil konuları herkesin anlayabileceği şekilde anlatma konusunda çok ustaydı, mesela taban fiyatlarının tespit edilme meselesi… ‘Ege’de tütün fiyatlarını nasıl tespit edeceğiz’ dediklerinde, dedi ki, ‘Bir kilo tütün yaprağına bir kilo helva alacak kadar vermelisiniz.’ Bu ölçüyü ben hiç bir yerde duymadım. Hakikaten ihtiyaca tekabül eden bu özelliği her zaman başarılı oldu. Tütün ekicisinin Demirel’i çok sevmesinin nedenlerinden biri de bu dildi. Yeri geldiğinde erotik ve argo şeyleri söylemekten de hiç çekinmezdi. Bir gün, Ecevit’in basın müşavirliğini yapan Turan Bey, ‘Ecevit kızarsa, elinde dosya, kitap ne varsa onları sertçe masaya koyar ve kızgın olduğunu anlarız. Seninki ne yapar?’ dedi. ‘Açar perdeyi, ağzına ne gelirse söyler’ dedim.” Demirel’in demokrasiye samimi olarak inanan ve ondan hiç vazgeçmeyen bir insan olduğunu kaydeden Dülger, bunun da iki ölçütü olduğunu söyleyerek şunları söyledi: “Biri 12 Mart vesilesiyle istifa etmesi hadisesidir. Ona bu yüzden gönül koyan çok oldu ama Demirel orada çok samimi olarak büyük bir demokratik müessese olan parlamentoyu muhafaza etmek istiyordu. İkinci olay da 28 Şubat… Milli Güvenlik Kurulu toplantısında Genel Kurmay Başkanı, Cumhurbaşkanı’nın yanına geliyor ve beş-on dakika konuşuyorlar. Genel Kurmay Başkanı, ‘Toplantıda şu konuları belirledik. Dile getirmemizi doğru bulmadığınız varsa, söyleyin. Biz nasıl olsa, Perşembe günleri buluşuyoruz, o zaman size anlatırız’ demiş. 28 Şubat günü MGK toplantısına Genel Kurmay Başkanı ile Kuvvet Komutanı beraber giriyor ve diyorlar ki, ‘Buradan Erbakan’ın istifası çıkacak.’ Demirel şaşırıyor, o sırada Başbakan. Diyor ki, ‘Bu mümkün değil.’ ‘Mümkün olacak’ diyorlar. ‘Ben bunu yapamam’ diyor, ‘Yapamazsan Güniz Sokak’ta kendini bulursun’ diyorlar. MSP’li arkadaşlarımla da konuştum, ben şunu beklerdim; Erbakan tarafından kuvvet komutanına ‘Siz bunları biliyorsunuz da biz neden bilmiyoruz? Ben sizin de başbakanınızım’ der ve bir saatlik toplantıya ara verip, bu askerlerin emekliliğini hazırlayarak hemen orada cumhurbaşkanının kararnameyi sunmasını beklerdim. Kabul etmezse de sine-i millete dönmesini isterdim. Bu demokrasiye çok büyük bir hizmet olurdu ama öyle bir şey olmadı…” “Erbakan’ı 20 dakika dinleyin, çok haklıdır, 21. dakikadan itibaren tahammül etmenin imkânı yok” Demirel’in sigara içtiği dönem çok sert sigara içtiğimi ve daha sonra puroya geçtiğini belirten Dülger, sigarayı bıraktıktan sonraki alışkanlığına dair şunları söyledi: “Uzun süren toplantılarda önündeki not kâğıdını büker büker koyardı. Uzun bir Bakanlar Kurulu toplantısında, konuşmayı Erbakan almış. Demirel aynı tavır içinde toplantıyı dinliyor, kocaman bir sigara tablasının içini burulmuş kâğıtlarla doldurmuş. Derdi ki, ‘Erbakan’ı 20 dakika dinleyin, çok haklıdır, 21. dakikadan itibaren tahammül etmenin imkânı yok.’ Ben de Demirel’i takip ediyordum o sırada, baktım bir kâğıdı kürdan gibi koymuş ağzına, sonra bir tane daha kıvırıp onu da koydu. Sonrasında Erbakan’a cevabını verdi ama çok büyük bir sabrı olan enteresan bir insandı.” Demirel’in en önemli vasıflarından birinin de kurumlara saygı olduğunu ifade eden Dülger, Demirel’in kurumları muhafaza etme taraftarı olduğunu ve “İyi çalışmıyorsa, düzeltiriz” anlayışını benimsediğini belirtti. Dülger, “Basın açısından çok hayati bulduğum bir mesele de, Demirel’in ilk defa vesikaya bağlı, delil ortaya koyacak şekilde bir adam olmasıydı. Kulaktan şeylere pek aldırmazdı, Meclis kürsülerinde ve parti toplantılarında yanında gazete kupürleri taşır, gerektiğinde savunma olarak kullanırdı. Tabii o zaman haberler de gazeteler de daha farklı bir yapıdaydı” dedi. Nazmiye Hanım’a bağlılığı… Demirel’in, eşi Nazmiye Hanım’a olan bağlılığına da değinen Dülger, bir anıyı da paylaştı: “Benim sevdiğim bir arkadaşımın hanımı Demirel’in diş hekimiydi. Nazmiye Hanım evde kayıp düşünce, ön dişlerini kırmış. Hemen muayenehaneye getirmişler, operasyon dört buçuk saat sürmüş operasyon ve o süre boyunca Demirel, eşi Nazmiye Hanım’ın elini tutarak oturmuş. Bu bağlılığı anlamlı ve pek bilinmeyen yanlarından...” Dülger, Demirel’in yanında sürekli not defteri taşıdığını ve mutlaka fikri takip sahibi olduğunu kaydederek, bu durumu şöyle örneklendirdi: “İki kelime yazar, cebine koyardı. Bir gün Meclis’e geri döndü, meğer bir gazete parçasına not yazmış, kaybetmiş. Tüm arşivi dört buçuk saat aradık ve nihayet tek kelimelik kâğıt parçasını bulduk. Ayrıntıya çok dikkat ederdi. Yaratıcı zekâsı vardı ve güç durumların altından mutlaka kalkardı. İnce bir yerden büyük bir ufuk açmayı becerirdi. Sade bir insandı, gösterişsiz bir hayatı vardı, geleneklerine çok bağlıydı.” Demirel’in çok okuduğunu ve iyi bir hafızası olduğu için konuşmalarında alıntılar yaptığını kaydeden Dülger, Demirel’in özellikle yakın siyasi tarihe ilgili olduğunu belirtti. Demirel’in arşivciliğinden istifade ettiğini dile getiren Dülger, Demirel’in konuyla ilgili her şeyi belgelediğini, konu başkasını ilgilendiriyorsa, o dokümanları da o kişilere ulaştırdığını belirtti. Özellikle bütçe müzakereleri sırasında, kürsünün iki yanındaki dosyaları ezbere bilen Demirel’in çok disiplinli ve programlı olduğunu ifade eden Dülger, seyahatlerde ise beklenmeyen durumlara çok müsaade etmediğini kaydetti. “Danışmadan bir şey yapmazdı” Dülger, Demirel’in çalışma prensibini de şu şekilde anlattı: “Dışarıdan bakıldığında bazı konularda otoriter bir yapıda gözükse de, iştiareye meraklıydı. Her televizyon konuşmasında ve parti konuşmalarında, ‘Söylemek istedikleriniz varsa ekleyin’ derdi, her seçimde de bu şekilde yaptı. Sormadan, danışmadan bir şey yapmazdı. Önemli faaliyetlerden bir tanesi yurt içi seyahatlerdi. Ben demokrasinin yaşandığını, halkın kendi lideriyle yan yana geldiğini, o sıcaklığı hiç bir yerde göremedim. Seçim dönemlerinin fikri hazırlıkları benim en tercih ettiğim dönemlerdi, seçim için temalar seçilir, yönlendirirdi, tenkide açıktı ama lafını da çekinmeden söylerdi. Hiç unutamadığım bir olay var; Kars’a gitmiştik, Demirel başbakandı ve bizi takip eden gazeteci baronları da vardı. Şehir merkezinde iyi olan tek otel vardı ve biz akşam vardığımızda, baronların Demirel için ayrılan odaya yerleştiklerini öğrendik. Bir tek valizinin sığdığı o dar oda ve yatakta geceyi geçirdi ve bu duruma hiç ses çıkarmadı.” Darbeler ve GAP Projesi Demirel ve askeri darbeler konusuna da dikkat çeken Dülger, “Demirel darbeye karşıydı ve darbenin Türkiye’ye neler yaptığını biliyordu. Kendisini siyasete ataması da 27 Mayıs sonunda, demokrasinin galip gelmesini istediği içindi. Darbeler sonrasında, çok haksızlığa uğrayan bir liderdir” dedi. Demirel’in en bağlı olduğu projenin GAP olduğuna dikkat çeken Dülger, şunları söyledi: “GAP 1967 yılında düşünülmüş bir proje ve bir daha Türkiye’de bu ölçekte bir proje yapılmadı. Ne yazık ki bu projenin yüzde 40’ı bile tamamlanmadı. Ben bunun nedenlerinden birinin de dış odaklar olduğu görüşündeyim. Yasaklı döneminde Güneydoğu’ya gittiğinde Başbakan gibi karşılanmıştı ve ‘Ben GAP için buradayım, sorun’ diyerek, saatlerce her soruya cevap verdi. Fakat bizim temel problemlerimizden biri de iletişim. Sistematik bir şekilde halka bunu anlatabilmeliydik.” “Ben arkama bakmam dedi” Dülger, Demirel’in Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ne çıkarken söylediği “Arkama bakmam” sözünün de çok tartışıldığını söyleyerek, şunları belirtti: “Sanki partiden tamamen kopma, ilgisizlik olarak anlaşıldı ve benim nazarımda Doğru Yol Partisi’nin de sonu olmuştur. Tansu Çiller bir muammadır bizim için… Bu sözün arkasında ‘Kendinize çeki düzen verin’ anlamı da olabilir diye düşünüyorum ama küsüp giden bir baba gibi algılandı.” Dülger demokrasinin Türkiye’de kurumlaşması için mücadele etmek gerektiğini ve refah kavramının, demokrasi için önemli olduğunu vurguladı. “Özgürlük, güven ve ekmek” sözcüklerinin altını çizen Dülger, “Birini veren, diğerlerini vermiyor. Oysa üçü beraber, aynı zamanda olmalı. Türkiye’nin bunu yakalamasını temenni ediyorum” dedi. Mehmet Dülger, “İş, borç ve güç temel sorunlarımız ve her birinin bagajı doludur. Bunu basit şekilde insanlara anlatmayı, adaleti, merhamet ve hoşgörüyü Demirel’de gördüm, babamdan ise siyasetin malzemesinin insan olduğunu öğrendim” dedi.

Mehmet Dülger kimdir?

İstanbul doğumlu Mehmet Dülger, Galatasaray Lisesi’nin ardından İstanbul Üniversitesi’nde matematik ve fizik bölümünü tamamladı. Öğrenimini Cenevre Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde devam ettirdi. Dülger, ardından Paris Şehircilik Enstitüsü’nde şehircilik ihtisasını tamamladı. Bir süre Cenevre Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışan Dülger, Türkiye’ye dönüşünde Devlet Planlama ’da uzman olarak görev yaptı. Dülger sonraları Başbakanlık Baş müşavirliği ve Tercüman gazetesinde de genel müdürlük görevini yaptı. Daha sonra milletvekili olan Dülger, TBMM Dış İşleri Komisyonu Başkanlığı görevinde de bulundu. Evli olan Dülger bir kız çocuk sahibi.
Editör: TE Bilisim