Birsen GÜRDİL 1910’lu yılların başında Amerikalı film yapımcıları Kaliforniya eyaletinin Los Angeles kenti yakınlarında ufak çaplı film çekimleri için kurdukları stüdyolar New York’lu yapımcıların sayesinde büyük gelişme göstererek Hollywood adı ile dünya film çekim merkezi haline gelmiştir. Amerika rüyasını gerçekleştirmek için kolları sıvayan yapımcılar ürettikleri büyük bütçeli prodüksiyonları ile pek çok ülkede beyin yıkarken şeritlerde yer alan birbirinden şuh ve seksi cazibesi ön plana çıkan oyuncularda Amerika’nın film sanayisinde kilometre taşları olurken ün, şöhret ve servet sahibi olarak ta toplumun beğenisini kazanmış bu yıldızlar aradan yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen günümüzde dahi sanki yaşıyorlarmış gibi var olduklarını ortaya koymaktadırlar. Örneğin, aldığı aşırı derecedeki uyku hapları sonucu hayata veda eden Marilyn Monroe, bugün halen medyanın gündeminden düşmeyen ölü bir yıldızdır. 1928’de doğan, 1962 yılında vefat eden yıldız efsane bir ad olarak hayatımızın her safhasında karşımıza çıkmaktadır. Sadece Marilyn mi? İşte bir efsane yıldız daha Elizabeth Taylor, İngiliz kökenli Amerikalı sinema oyuncusu aldığı Oscarların ötesinde aşkları, pahalı mücevherleri ve gişe rekorları kıran filmleri ile ün yapmış bir yıldız olarak varlığını çeşitli nedenlerle yansıtıp ölmüş olmasına rağmen aramızda yaşamaktadır. 1915’te doğan, 1982 yılında aramızdan ayrılan İsveçli sinema oyuncusu İngrip Bergman, 1939’da gittiği Amerika’da çevirdiği filmlerle kısa süre içinde bir dünya starı olmuştur. 1942’de çevirdiği Cazablanca ve çanlar kimin için çalışıyor? Adlı filmlerle büyük başarılar ve bolca Oscarlar kazanmıştır. 1915 doğumlu İngiliz kökenli ABD’li sinema oyuncusu Olivia de Havilland, 1946’da Günah çocuğu 1949’da Miras adlı filmlerle zirveye çıkmış, “Rüzgâr gibi geçti” adlı dev yapıttaki rolü ile Oscar’a sahip olmuştur. Ava Gardner, güzelliği ile dikkatleri üzerine çeken Ava Gardner 1922 doğumlu başarılı bir sinema oyuncusu olarak çevirdiği her filmi gişe rekorları kırmıştır. “Katiller-Modern, Venüs ve Büyük günahlar” adlı filmlerinde oldukça dekolte ve şuh görüntüsü ile yapımcıların peşini bırakmadıkları Gardner 1960 ve 1970 yılları arasında peş peşe çevirdiği filmlerle değil Amerika’nın dünyanın en tanınmış sinema oyuncusu olmuştur. Ünlü şarkıcı Frank Sınatra ile kısa bir evlilikten sonra İspanya’ya yerleşen Gardner, 1990 yılında bir otel odasında ölü bulunmuştur. Rita Hayworth, Amerikan sinemasının efsane bu ismi küçük yaşlarda dansçı olarak sahnelere çıkmaya başlamıştı. 1935 yılında filmlerde rol alırken, tipini değiştirip seksi yönü fazla ortaya çıkan Rita 1930’da Rita Hayworth adıyla şuh kadın rollü müzikal filmlerde rol almaya başlamıştır. Filmleri sinemaseverlerin büyük beğenisini kazanırken, “Büyük Amerika aşk ve dünyanın sayılı zenginlerinden Ali Han’la yaptığı evlilikleri hüsranla bitmesine rağmen pek çok filmde başrol oyuncusu olarak görülmüş, 1981 yılında yakalandığı amansız bir hastalık sonucu bu dünyadan ayrılmıştır.” Amerika Rüyasını gerçekleştiren yıldızlar arasında Katharine Hep Burn’u, Daris Day’i, Judy Garland’ı, Grace Kelly’i, Bette Davis’i, unutmamak gerekir. Tabi isimlerini günümüze Fransız sinemasının güçlü oyuncusu Simone Sıgnoret, 1921’doe doğan, 1985’te aramızdan ayrılan sinemanın en entelektüel oyuncusu 1946’da Makadam adlı filmle şöhret olmuştur. Tepedeki oda filmi ile Oscar kazanan Simone, son filmi Elveda Volodia olmuştur. Halen yaşayan 1934 doğumlu Fransız sinemasının seks sembolü Brigitte Bardot, figüranlık yaparken ünlü yönetmen Robert Vadim’le evlendi.