Zengin sofralarının mezesi olan kum midyesini çıkararak ailelerinin ekmek parasını kazanan işçiler, denizle ilk kez çalışmaya başlarken tanışıyorlar. Barakalarda kalan kum midyesi işçileri uzun saatler soğuk suda kaldıkları için akciğer hastalıklarına yakalanıyorlar

METEHAN UD / İZMİR - Akivades ya da halk arasında bilinen ismiyle kum midyesi, başta Yunanistan, İtalya ve Fransa olmak üzere Akdeniz mutfağının en çok tercih edilen soslarının arasında yer alıyor. Ancak bu midyeyi çıkarmak kolay değil. Deniz işçileri, İzmir İnciraltı’nda saatlerce soğuk suyun altında kalarak, kum midyesi çıkarıyorlar. Yasaklandığı için diken üstünde çalışan kum midyesi işçileri sürekli olarak ceza yiyorlar ve tekneleri bağlanıyor. Başka bir iş bilmedikleri için mecbur olduklarını dile getiren kum midyesi işçileri çıkardıkları kum midyelerini bu işle uğraşan tüccarlara satıyorlar. Tüccarlar da kaçak yollarla yurt dışına çıkarıyorlar. İzmir Körfezi’nin kirlenmesinden kaynaklı kum midyelerinin sayısı da azalmış durumda. Kum midyesi iki şekilde çıkarılıyor. Deniz kıyısından kürek ve elek yardımı ile toplanırken tekneyle açılan kum midyesi işçileri de dalgıç elbiseleri ile dalarak çıkarıyorlar. Kum midyesi işçileri denizin altında uzun süre kalabilmek için teknede bulunan ayrı bir motorun hava bastığı hortumdan nefes almaya çalışıyorlar. Sabah dokuzda denize açılan işçiler akşam dörde, beşe kadar denizde kalıyorlar ve bunun büyük bir kısmını suyun içinde geçiriyorlar. BARAKALARDA YAŞIYORLAR İnciraltı’da milyonlarca liralık yapıların arasındaki boş arsalara kurdukları barakalarda yaşayan kum midyesi işçileri tamamı Güneydoğu illerinden geliyor. Yıllarca kum midyesi topladıkları halde bir defa yiyemeyen bu işçilerin tek derdi ailelerinin geçimlerini sağlayabilmek. Hemen hemen hepsi denizle kum midyesi çıkarmaya başlarken tanışmış. Kum midyelerinin çıkarma mevsimi ise suyun en soğuk olduğu eylül ile haziran ayları arasında. Denizden artakalan vakitlerini ise tahta, naylon ve brandalardan yaptıkları derme çatma çadırlarda geçiriyorlar. Uyumaktan, yemek yapmaya ve banyoya kadar bütün yaşamsal ihtiyaçlarını bu alanda gideriyorlar. Elektriğin ve suyun olmadığı bu çadırları, kışın kurdukları odun sobalarıyla ısıtmaya çalışıyorlar. ‘BİR GÜN SİGORTAM YOK’ 25 yılı aşkın süredir kum midyesi çıkaran Süleyman, çalışma şartlarının zorluklarını anlattı. Yaş ilerledikçe vücutlarının kaldırmadığını dile getiren Süleyman “Kaç sene daha bu mesleği yapabilirim bilmiyorum. Soğuk suda çalıştığımız için ileri derecede akciğer sorunu yaşıyorum, nefes almakta zorluk çekiyorum. Raporlara göre akciğerimde yüzde 50 oranında fonksiyon eksikliği var. Dalgıç elbiselerimiz bir işe yaramıyor. Yeni gelenler hariç hasta olmayanı bulamazsınız burada. Tek bir sigortam yok, en büyük problemimizden biri de sosyal güvencemizin olmaması. Bu işe hayatımızı verdik. Ailem Bingöl’de. Yılın 8 ayı kadar buradayım. Diğer aylarda ise köydeki işlere yardımcı olabiliyorum. Köyde geçinebilmemiz mümkün olsaydı ya da başka bir iş bilseydim bu meslekle uğraşmazdım” dedi. ‘BİZİM EMEKLİLİĞİMİZ ÖLÜNCE’ İşçilerden Veysi ise Diyarbakırlı ve yaklaşık 20 yıldır kum midyesi çıkarıyor. Günde 5 kilo kadar kum midyesi çıkardıklarını söyleyen Veysi, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Hava kötü, deniz dalgalı olunca bir kilo bile çıkaramıyoruz. Çoğu günler boş dönüyoruz. Önceden daha kolaydı, yasak geldikten sonra zorlaştı. Alıcılar fiyat kırdılar. Sahil güvenlik ekipleri gördüğü zaman ceza kesiyor. Denizi ilk kez 22 yaşında kum midyesi çıkarmaya geldiğimiz zaman gördüm. Bir arkadaşım böyle bir iş var dedi geldik. O akciğerinden dolayı erken yaşta yaşamını yitirdi. Bizim emekliliğimiz öldüğümüz zaman. Kazandığımız paranın büyük bir kısmını memlekete gönderiyorum. Tek isteğim çocuklarımızın bizim gibi olmaması. Bizden zaten geçti…” ‘BİR YILDA 4 KEZ CEZA YEDİM’ İşçilerden Ramazan da son bir yıl içinde 4 defa ceza yediğini belirterek şunları söyledi “Sahil Güvenlikle köşe kapmaca oynuyoruz. Bildiğimiz başka bir iş yok. Karada ekmek yok bize. Köyde tarla ile uğraşıyoruz ama onda da para yok. Kimseye bir zararımız yok. 30 senedir bu İzmir’deyim, bir karakolda ismim yoktur. Biz hırsızlık yapmıyoruz. Gece de çalışamıyoruz. Biz denizin dibinden çıkartıyoruz ekmeğimizi. Sigortalı bir işte çalışsaydım emekli olmuştum şimdi. Üniversitede iki çocuğum var. Eve çıkmayıp bu barakalarda kalıyoruz ki çocuklarımız biraz daha rahat yaşasınlar. Çocuklarım işe başlayana kadar ben de çalışmayı sürdüreceğim.”