Van’da erkek çocuk doğurmadığı için eşi tarafından terk edilen Remziye Akbal, 4 kızıyla zor koşullarda yaşam savaşı veriyor. Star Kadın Derneği Yöneticisi Bor, artan kadın cinayeti ve şiddetiyle mücadele için İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunun uygulanması gerektiğine dikkat çekti

YUNUS DUMAN / VAN - Van’ın Edremit İlçesi’ne Bağlı Fırat Mahallesi’nde yaşayan 30 yaşındaki Remziye Akbal, daha 16’sındayken evlendi. Akbal, bu evlilikten Z.A (14), E.A (12), N.A (6), en küçüğü T.A (5) isminde dört kız çocuğu dünyaya getirdi. Ancak hep kız doğurması eşini mutsuz etti. Akbal, son çocuğa hamileyken yine kız olduğunu öğrenen eşinin şiddetine maruz kaldı. Gördüğü şiddet nedeniyle karnındaki çocuğu ters dönen Akbal, sezaryenle doğum yaptı ve terk edildi. Dört kızıyla birlikte ortada kalan Remziye Akbal, şimdi rutubet kokulu, sağlıksız ve hijyen olmayan koşullarda hayata tutunmaya çalışıyor. Evlatlar arasında erkek ya da kız ayrımı yapılmaması gerektiğini belirten Akbal, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Eşim benden erkek çocuk doğurmamı bekliyordu. Ama 4 kız çocuğum oldu. Sırf bu nedenle eşim beni terk etti. Beni ve çocuklarımı yüzüstü bırakıp gitti. Evlat arasında erkek ya da kız çocuğu ayrımı yapılmamalı. 6 yaşındaki kızım, hiç babasını hatırlamıyor. 5 yaşındaki çocuğum da babasını hiç görmedi. Şu an 4 kızıma da hem annelik hem de babalık yapıyorum.” Ağabeyi, evini verip kiralık eve geçti Terk edildikten sonra çok acılar çektiğini söyleyen Akbal, ağabeyi ve çevredekilerin yardımıyla ayakta kaldığını aktararak şunları söyledi: “Öyle bir durumdaydım ki komşularımız ekmek getiriyordu. Daha sonra ağabeyim evini bir süreliğine bize vererek, kiralık bir eve geçti. Fakat ev, toprak olduğu için damı kış aylarında hep akıntı yapıyor. Yaz aylarında ise duvarlarındaki çatlaklardan ev, hamam böcekleri ve haşerelerle doluyor. Evin çatısı iki taraftan çökmüş durumda. Kar yağdığında mecburen ben temizliyorum. Migren hastasıyım ve çok zorlanıyorum.” Ekonomik durumunun çok kötü olduğunu, çocukları küçük olduğu için de çalışamadığını söyleyen Akbal, sözlerini şöyle tamamladı: “Çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılayamıyorum. ‘Acaba çocuklarıma iyi bir gelecek sağlayabilecek miyim?’ diye çok endişeliyim. Öyle bir haldeyim ki, bize kim gıda yardımı getirecek diye gözüm yolda kalıyor. Şu an komşularımın bana verdikleri destekle ayakta duruyorum. Evimin çatısı başıma yıkılacak gibi. Çocuklarım beni görmesin diye, bazen odaya gidip saatlerce ağlıyorum. Kim bana bakacak, çocuklarımın geleceğini kim kurtaracak? Her gün bunları düşünüyorum. Hayırseverlerin sesimi duymasını istiyorum.” [caption id="attachment_192387" align="alignright" width="375"] Star Kadın Derneği Yöneticisi Rojbin Bor[/caption] Star Kadın Derneği: Şiddete gerekçe yaratılıyor Akbal’ın durumunun genel olarak kadınların yaşadığı sorunların başında geldiğini dile getiren Star Kadın Derneği Yöneticisi Rojbin Bor, “Her evde kadın cinayeti ve şiddeti artıyor. Söz konusu olan İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunun uygulanması gerekiyor” dedi. Ayrımcı ve cinsiyetçi yaklaşıma, sosyal medyada yer alan Nijeryalı bir kadının eşi tarafından çocuklarının gözleri mavi diye terk edilmesini örnek veren Bor, çocukların erkek değil de kız ya da gözlerinin renginin gerekçe olmaması gerektiğinin altını çizdi. Cezasızlığın bir ödül olduğunu vurgulayan Bor, şu değerlendirmeyi yaptı: “Ne yazık ki artık ‘Kadın cinayetleri’, hepimiz biliyoruz bize yabancı gelmiyor. Her evde kadına yönelik şiddet ve kadının özgürlüğünü elinde alma durumu söz konusu. Dünyada ayrımcılığın ne boyutlara ulaştığı göz önünde. Sorun, kadında değil. En büyük sorun, erkeğin zihniyetidir. Çocukların erkek değil de kız olması ya da gözlerinin renkli olması bunlar şiddete veya terk edilme gerekçesi değil. Bu yüzden erkek zihniyetini değiştirmesi gerekiyor. Her geçen gün kadın cinayetleri daha da artıyor. Özellikle pandemi sürecinde şiddet vakalarında artış yaşandı. Yüz kadın bize şiddet başvurusunda bulundu. Son bir yıl içinde 24 tane kadın Van’da katledildi. Bunlar, devletin cezasızlık politikasından kaynaklanıyor. Cezasızlık onlara ödül gibi geliyor. Cinayetlere karşı kadınlar İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanunun uygulanması için mücadele veriyoruz. Aslında öyle bir yaşam olmalı ki, kadınlar savunmaya bile ihtiyaç duymasın. Ama ne yazık ki dünyanın hiçbir yerinde öyle bir yaşam yok. Bunu sağlamak için çalışmalarımıza devam edeceğiz.”