Berat bey her çıkışında sıkışmış olan yüreğimizi ferahlatıyor. Panik yok. “Dolara kafayı takmayın. Onunla ilgilenmiyorum.” Dedikten sonra, ekonominin en geç 2013’te rayına oturacağına inandık. Allah ondan razı olsun. Bize bu sıkışık günlerimizde deste deste umut veriyor. Siz muhalefete bakmayın, onların bir şeyden anladığı yok. Ekonominin düzeleceğine inanan vatandaşlar, çorona tedbirlerinden dolayı çalıp oynayamıyorlar ama, kendilerini fıkralarla eğlendiriyorlar: Adamın biri evlendikten üç ay sonra çocuk sahibi olunca karısını sigaya çekmiş: “Ulan karı, bu ne iş? Üç ayda çocuk mu olur?” Karısı cevaplamış: “Herif sen hesap yapmayı bilmiyorsun. Bak şimdi: Üç aydır sen beni alalı, üç aydır da ben seni, etti mi altı ay. Gelen ay, giden ay, bir de üstümüzdeki ay, etti dokuz. Sen neyin hesabını soruyorsun be adam?” Adamın hesaba aklı yatmamış ama “haklısın” demekten başka söz bulamamış. Temel genç yaşta evlenir, karısı ile bir çocuğunu bırakarak gurbete çıkar. On onbeş sene dolaştıktan sonra, döndüğünde evde üç çocuğun olduğunu görür. “Yahu karucuğum, bunlar da kim?” “Şu büyuğu ilk çocuğun değul mi, ne çabuk unuttun?” “Ya öteki?” “O da ana rahminde idi, sen gittikten sonra doğdu.” “Ya yoğurt yiyen o çocuk?” “Canım, onun da sana baba dediği yok, oturmuş yoğurdunu yiyeyi. Takma kafani.” Birisinin ekonomi uzmanı olmasından şüpheleniyorsanız, gerçekten ekonomist olup olmadığını anlamak için ona şu soruyu sorun: “Bilgisizlikle umursamazlık arasında ne fark var?” Eğer cevap “Bilmiyorum ve umurumda da değil” şeklinde olursa, hiç şüpheniz olmasın, gerçek bir ekonomistle karşı karşıyasınız. Google abide daha neler var, neler. Okudukça eğleniyorsunuz. Boş verin doları, moları, eğlenmenize bakın. İnsanımızın her şeyden önce morale ihtiyacı var. O moralin kaynağına haksızlık etmeyelim.