Cengiz Aldemir ANKARA-Resim sanatı üzerinde soyut kavramı tartışmaları bitecek gibi görünmüyor. Kimi sanatçılar soyut kavramını belirsizlik olarak anlamlandırırken, ünlü ressam Mustafa Günen ise soyut resmin sanatçının yaşam felsefesine göre şekillendiği görüşünde. “Soyut resim ama hangi soyut?” tartışmasını 24 Saat Gazetesine değerlendiren dünyaca ünlü Deniz Ressamı Mustafa Günen, birçok sanatçının, soyut resim algısını yalnızca belirsizlik anlamına indirgediğine tepkili. Soyut resimde çok farklı bağlamlar olduğunu kaydeden Sanatçı Günen, buna bağlı olarak sanatçının zihnindeki soyut gerçekliğin ne olduğu ve yapısının çok farklılıklar gösterebileceğini ve sorun buradan kaynaklı olduğu söylüyor. “SOYUT KAVRAMI SANATÇININ HAYAT GÖRÜŞÜNE GÖRE ŞEKİLLENİR” Soyutun, beş duyu organlarıyla algılanamayan düşünce ve kavramlar olduğunu belirten Ressam Mustafa Günen’e göre soyut sanat; nesnesi olmayan, belirsiz kabulleri somutlaştırma uğraşı. Soyut biçimlerin tamamı aslını temsil etmeyen, yalnızca insanın anlam verip kabul ettiği desen ve renk kombinasyonlarından oluşmakta. Günen, sanatçının varlık değerlendirmesinin, evrenin var oluşuyla ilgili katıldığı modelleri, inançları dâhil evrensel ve kendi kültürel değer yargılarına, kısaca hayat görüşüne göre şekilleneceğini ve ‘hangi soyut’ sorununun ise burada başladığını belirtiyor. ”SOYUT, SOMUT BİYOLOJİK SONUÇLARDIR” Varlık sorunsalının insan zihninin en temel konusu olduğuna dikkat çeken Ressam Günen, bu konunun felsefe alanına girdiğini ve bu alanın çeşitliliğine vurgu yapıyor: “Empresyonist veya pozitivist, materyalist açısından bakarsanız, ampirik yapı; yani duyu organları vasıtasıyla algılanabilen, natürel, fizik evren gerçektir. Bu felsefelere göre soyut denilen algı ve kabullerin kökeninde de doğanın yapısal sonuçları vardır. Tüm soyut var kabulleri, biyolojik yapıda olan beynimizin doğal şartlar karşısında ihtiyaç ve arzulardan kaynaklanan etkilenmelerdir. Yani metafizik etken diye bir şey yoktur. Soyut, somut bütün ilgilerimiz duygularımız biyolojik sonuçlardır. Birbirine zıt iki farklı zihniyete sahip sanatçılar, neredeyse birbirine tıpa tıp benzer eser yapmış olsunlar. Sanatçısının zihnindeki soyut değerler farklı olduğu için eserler aynı soyutluğu taşımayacaklardır. İşte bunun için soyut ama hangi soyut dedim.” “SOYUT, BİÇİMDEN OLUŞAN BİR DÜNYA TASARIMI” Picasso’nun,” Sanatta devrim, salt yeni bir dünya tasarımıdır” sözünü hatırlatan sanatçı Günen, “Soyut bir resmin yüzeyindeki biçim, yani form, renk düzeneği, sadece kendini temsil eder. Arkasında soyut veya somut hiçbir nesneyi, bizim var dediğimiz hiçbir şeyi temsil etmez. Yalnızca biçimden oluşan kendine özgü bir dünya tasarımıdır” dedi. Soyut sanatın sadece düşüncede değil, aynı zamanda pratikleştirme sürecinin de olduğunu belirten Günen, konu her ne kadar soyut olursa olsun neticede onu somut bir objeye dönüştürülebileceğini, düşüncenin kendisinde ya da onu objeleştirirken uyumsuzluk, tutarsızlık gibi sorunların olabileceğini söylüyor. Günen pratikteki birincil sorunu ise şöyle anlatıyor: ”Diyelim ki Marcel Brion ve diğerlerinin tanımladığı şekilde kendine özgü doğa dışı salt biçimlerden oluşmuş bir resim yaptınız. Yani kurama uyarak natürel evreni, doğayı tamamen dışlandınız. Yapıtınız sadece form, çizgi, renk kombinasyonlarından oluşmuş bir tasarım objesidir. Buraya kadar güzel! Ancak aynı soyut resimdekine benzer form, çizgi, renklerden oluşturulmuş dekoratif amaçlı duvar panoları, duvar kâğıtları da var. Yani görsel olarak içerikleri form ve renk düzenekleri birbirine çok benziyor; öyleyse bunların soyut resimle arasındaki farkı ne belirleyecek? Buna cevap olarak, biri sanatçı tarafından soyut resim olarak tasarlanmış obje, diğeri dekoratif olarak tasarlanmış objedir. Arada fark var. Onun için kıyaslanamaz diyebilirsiniz. Ancak bu cevap pek makul değildir. Çünkü kuram, soyut eseri tanımlarken biçim olarak kendinden başka hiçbir temsiliyeti yok diyerek bizzat kendisi görsel olarak dekoratif objeyle aynı statüye indirgiyor. Görüldüğü üzere ayrım yapılamamasındaki sorun biçimde değil temsiliyettedir.” SOYUT RESİM NEDİR? Soyut resim, 1940’lı yıllarda ortaya çıkmış bir akımdır. İkinci Dünya Savaş sonrasında halkın yaşadığı bunalımları ve maddiyata karışı bir isyan olarak değerlendirilir. Bu akım insanların duygularını, hislerini ve iç dünyasını temsil etmektedir.