İşsizliğin en fazla olduğu illerin başında gelen Hakkari’de kadın istihdamı yok denecek kadar az. İş bulan kadınların büyük bir kısmı, terzilerde çalışıyor. Kente has yöresel elbise dikimi ve gelin-damat kıyafetleri üzerine çalışan kadınlar adeta ekmeklerini iğneden çıkartıyor

Zeki Dara - 286 bin kişinin yaşadığı Hakkari’de, istihdam şansının en düşük olduğu kesimlerin başında kadınlar geliyor. İş bulan kadınların genelde düşük ücretlerle çalıştığı kentte, kendi işini kuran kadınlar da var. Çoğu terzi atölyelerinde çalışıp evine ekmek götüren kadınlar, büyük zorluklara göğüs gererek hayatta tutunmaya çalışıyorlar. Terzi atölyelerinde çalışan genç kızlar, para kazanacak başka işleri olmadığı için günlerinin önemli bir bölümünü dikiş makinelerinin başında geçiriyor. Kadın ve erkek giyimi, paça yapımı, yöresel gelin elbisesi, damatlık ve nişan elbiseleri diken kadınlar, geçimlerini kendi emekleriyle sağladıkları için mutlu olduklarını belirtiyorlar. İncelik ve zarafet isteyen işlerinde başarının peşinde koşan kadınlar, büyük bir titizlikle içerisinde özenle kesip biçtikleri kumaşlardan şık tasarımlar elde edip, günün modasına uygun iş yapma telaşına giriyorlar. Yaklaşık 10 yıldır, terzi işinde usta öğreticilik yaparak geçimini sağlayan ve genç kızlara mesleğin inceliklerini öğreten Mizgin Harmancı, daha çok yöresel elbise diktiklerini anlattı. Düğün sezonuyla birlikte; nişan elbisesi, yöresel gelinlik ve damatlıklar diktiklerini ifade eden Harmancı, müşterileri memnun etmenin zor olduğunu ancak işini severek yaptığını belirtip sözlerine şöyle devam etti: “Bahar ayları ile birlikte düğün elbisesi ağırlıklı işler geliyor. Şark odaları, perdeler, nevresim takımları gibi işler de yapıyoruz. Erkeklerin tamirat işlerinin yanında yöremize has tırgal elbisesine büyük bir rağbet var. Kadınlar en çok aşir ve abiyeye rağbet ediyor. İşimizi severek yapıyoruz. Özelikle boncuklu elbise dikmek çok zor oluyor. Her müşteriyi memnun etmek zor ama işimizi severek yapıyoruz.” Çalışan her kadının ayrı bir hikâyesi var Hakkari merkeze bağlı Kaymaklı Köyü’nde yaşarken ailesi ile merkeze yerleşen Seyran Erçin ise ağabeyi ile beraber 15 yıldır terzilik yapıyor. “Eskilerde Hakkari’de kadının çalışması pek hoş karşılanmazdı” diyen Erçin, ağabeyi ile beraber açtığı küçük bir terzi dükkânında iş başı yaptığını, şimdilerde kentin en çok tercih edilen terzisi durumuna geldiğine değindi. Daha çok bayan müşterilerin işini yaptığını belirten Seyran Erçin, “İşimizi severek yapıyoruz. Düğün sezonunun başlamasıyla işlerimiz açıldı. Atölyemizde yöresel elbise dikimi basta olmak üzere, abiye, boydanlık, daraltma, kısaltma yapıyoruz. Ben bayan müşterilere hizmet ederken, abim de erkeklere hizmet veriyor” diye konuştu. Ekmeğini iğnenin ucunda arayan kadınlardan bir diğeri de, evli, 2 çocuk annesi Caziye Kahraman. Kahraman, 12 yıldır terzilik yapıyor. 7 kadınla birlikte Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı (DAKA) tarafından desteklenen bir proje kapsamında kurdukları atölyede çalıştığını ve ekmeğini dikiş nakıştan kazandığını anlatan Kahraman, bu tür atölyelerde çalışan her kadının ayrı bir hikâyesinin olduğunu aktarıyor. “Her kadının farklı hayat hikâyesi var” diyen Kahraman, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Birçoğu çocuklu ve kocası işsiz. Bazı arkadaşlarımızın aileleri kalabalık ve evde çalışan tek kadın. Benim zor yanım hem evde hem de atölyede çalışıyor olmam. Buradan yorgun çıkıyorum, eve varınca da çocukların bakımıyla ilgileniyorum. Bu yüzden dinlenmeye fırsat bulamıyorum. Ev ekonomisine katkıda bulunmak için ayakta kalmaya çalışıyorum. Mesleğimi severek yapıyorum. Tabi el becerisi gereken bir iş. Burada bedenin tüm organları çalışıyor. En çok yorulan organımız ise gözlerimiz. Çünkü o ipliği iğneden geçirmek bir yana makineden çift dikiş yapmamak için iğne ucundan gözlerimizi ayıramıyoruz. Atölyemizde ortamımız güzel. Burada 30 yıl önce annelerimizin giydiği yöresel elbiseleri bu yılın modasına uyarlayarak tasarlıyoruz. Tasarımlarımız çok beğeniliyor. Düğün sezonuyla birlikte bu yılın tasarımlarını dikmeye başladık. Önümüzde ki günlerde erkek şel û şepik dikimine de başlayacağız. Kış aylarında genellikle paça daraltma ve kısaltma yapıyorduk.”