Utku ŞENSOY İngiltere, 2040 yılından sonra dizel ve benzin motorlu taşıtların satışına yasak getirmeye hazırlanıyor. Bu adalıların derdi neymiş diyebilirsiniz? Amaç; “iklimin korunmasıymış”! Hatta bu yüzden hibrit motorlu araçlara bile yasaklama getirilmesi tartışılıyor. Konuyu salt “Anglosaksonlara özgü aşırı ve abartılı çevrecilik” olarak değerlendirebilirsiniz. Ama durum pek de öyle değil. Almanya başta olmak üzere, Avrupa Birliği’ ne üye ülkeler, “enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjiye geçiş” konusunda ciddi adımlar atmaya kararlılar. Yenilebilir enerji derken hemen aklınıza bizdeki HES’ ler gelmesin! Burada hedeflenen; “rüzgar, dalga ve güneş enerjisi”. Başta güneş olmak üzere ülkemizde bolca olan yenilenebilir enerjiden… Peki elektrik ihtiyacının dörtte üçünü nükleer santrallerden elde eden Fransa’ nın durumu ne olacak? Onların da 20 yıl içinde santrallerinin üçte birini kapatmayı planladığını söyleyelim. İyi de dünyayı kirletme konusu sadece AB’nin alacağı önlemlerle çözülemez ki diyenlere de bir haberimiz var! Dünyamızı uyguladığı kömür politikalarıyla en çok kirleten Çin bile güneş ve rüzgar enerjisi için 50 milyar dolardan fazla yatırım yaptı. Çin, yenilenebilir enerji konusunda aralıksız yatırımlarla bu alanda başa güreşiyor. Peki, Çin’ in bu alandaki en büyük rakibi kim? ABD! Özetle, dünyanın en güçlü devletleri çevreye duyarlı enerji projeler için milyarlarca dolar para harcıyor. Gelişmiş ülkeler artık bir konuda hemfikir; “temiz su, hava ve gıda konusunda dikkatli olunmadığı takdirde, her yıl milyonlarca insan sağlığı tehlikeye atılıp ya büyük kayıplar yaşanılmaya devam edilecek, ya da bu yüzden sağlığını yitirenlerin tedavileri için çok uzun süreli para ve zaman kayıpları yaşanacak”. Peki insan sağlığını tehdit eden çevre faktörlerinin başında ne geliyor? Hava kirliliği!. Hava kirliliğinden kaynaklanan ölümlerdeki artış artık gezegenimizde milyonlarla ifade edilmeye başlandı. Hava kirliliğinin başlıca kaynağı ne? “Kömürlü termik santraller”. KÖMÜRLÜ TERMİK SANTRALLER Ülkemizde faaliyette olan 27 santralden 20’den fazlasının bu tür termik santral. Peki bunları ortadan kaldırma ya da iyileştirme çalışmalarımız var mı? Ne yazık ki hayır. Hatta yeni kömürlü termik santraller planlama aşamasında! Üçü inşaat halinde 64 yeni santralin hayata geçirilmesi planlanıyor. STK’lar, istediği kadar bu konuda uyarılarda bulunsun, kamuoyunun bu santrallerin insan sağlığındaki olumsuz etkilerine dikkat çeksin, kömür endüstrisi kararlı ve geri adım atmıyor. Türkiye, Rusya, Çin ve Hindistan’dan sonra dünyanın 4. kömür tehdidindeki ülke. Hedefte şimdi de Trakya var. Silivri ve Çerkezköy’de kömürlü termik santral kurulması konusunda yoğun çabaların sürdüğü, planlanan bu kömürlü termik santral projelerinin Mega kent İstanbul başta olmak üzere ülke çapında kirliliğin daha da artmasına neden olacak. Üniversitelerimizdeki çok sayıda bilim adamının, STK’ların ve konuya duyarlı birliklerin bu konuda ciddi çalışmaları var. Örnek olarak, merkezi Brüksel de bulunan Sağlık ve Çevre Birliği HEAL’ in (Health and Environment Alliance) “Ödenmeyen sağlık faturası Türkiye’de Kömürlü Termik Santraller Bizi Nasıl Hasta Ediyor”? başlıklı raporu gösterilebilir. Rapor, Türkiye›de elektrik üretimi için hâlihazırda işletilen kömürlü termik santrallerin yol açtığı hava kirliliğinin halk sağlığı maliyetini içeriyor. Kömürle çalışan bir termik santralin her yıl binlerce ton tehlikeli hava kirletici maddeyi atmosfere saldığı, hava kirliliğinin akciğer kanseri başta olmak üzere pek çok sağlık sorununa yol açtığı anlatılıyor. Değerli bilim adamları ve hocalarımızın makale ve sunumlarında vurguladığı üzere; “hava kirliliği, solunum ve kalp-damar sağlığına yaptığı olumsuz etkiler ile onlarca yıl insan sağlığını tehdit eder.” Sonuç olarak sağlıklı nesiller yetiştirebilmemiz ve halk sağlığı için; “kirli ve miadını doldurmuş kömürlü termik santralleri bir an önce terk edip, (sessiz katil) fosil yakıt kullanımını bırakıp, Türkiye gibi farklı enerji üretme yöntemleri açısından son derece zengin olan bir ülkede, hızla yeşil enerji kaynaklarına yönelmeliyiz”.