55  yıldır  siyasi liderlerin bir çoğunu yakından izleme şansım  oldu… Hiç birisinde bugünkü kadar kalabalık bir yakın koruma gücü yoktu.  En fazla iki araç vardı.. Bunların birisi öncü, diğeri artçı koruma aracı idi… Toplam koruma sayısı da onu geçmezdi… Bazen Ankara dışı, yurt içi seyahatlerinde duruma göre  yerel güvenlik güçleri çevre koruma önlemleri alırlardı…
Dönemin en güçlü Cumhurbaşkanı Kenan Evran de bile bu kadar  çok koruma yoktu.. Liderler koruma önlemlerini   halk  ile aralarına bir set kurma  yakın temaslarının engellenmesi olarak görürlerdi… Hele liderler TBMM’ye geldiklerinde korumalarını  kapının önünde bırakırlardı….
Meslek hayatım içinde  liderlerin  çoğunu izledim ama en uzun süre izlediğim Turgut Özal’la ilgili koruma konusunda bazı tanıklıklarım  oldu… Özal özellikle Başbakanlığı dönemin de zaman zaman korumalarını da atlatır, onlardan gizli  çarşı  pazar   gezerdi… Çoğu zaman Cuma namazlarına da giderken kaçamak yapar gideceği camiiyi herkesten gizlerdi.. Hiçbir zaman ne camii içinde ne camii dışında fotoğraf vermedi…
Ankara dışında gittiğimiz yerlerde de  sokakta  gezerken hem korumaların hem de gazetecilerin etrafındaki insanları görmesini engelleyecek biçimde  kendisini takip etmemelerini isterdi… Karşılaştığı insanlarla tokalaşır, hal hatır sorar bazen de aynı şeyleri bir işyerine  girerek yapardı…Özal’ın böyle gezmesi kendisini görenlerle daha rahat diyalog kurmasını ve çekinmeden korkmadan konuşmalarının sıkıntılarını dile getirmelerinin önünü açardı…
Başbakanlığı döneminde yakından izlediğim yıllarda birkaç günlüğüne  Bodrum’a gitmiştik… Bura da bir gün bizlerden kaçmış ve  Nirvana adlı yatla çevreyi dolaşmıştı.. Dönüşte  kendisine sitemde bulunduk… Özal ertesi günü aynı tekneyle bizleri de yanına alarak  koyları dolaşmaya çıktı… Taktığı bir kaptan şapkasıyla da tekneyi kendisi kullandı…
Bir başka Bodrum gezimiz biraz uzun sürdü..  Hemen her gün bir başka bölgeye gidiyor vatandaşla dertleşiyorduk… O dönemde kullandığım   Murat 124 arabamla bölgeye gitmiştim. Konvoy halinde gidilirken ben de 124 ile takip ediyordum… Yalnız benin düldülün aküsü sıkıntılı idi… Durduğumuz her yerde  arabayı konvoyun önüne bırakıyordum… Çıkış olacağı zaman korumalardan ikisi gelip benim arabayı itiyorlar ve düz kontak çalıştırıyorduk.. Bu durum Ankara’ya dönene kadar böyle devam etti… Acaba bugün böyle   bir durum olsa neyle karşılaşırım… Düşünemiyor ve bir tahminde bulunamıyorum...