İşsiz, çalışan, serbest gazeteciler anlatıyor yazı dizisi 1. Bölüm…

İletişim fakültesi yıllarında en büyük hedefleriydi gazeteci olmak. Gerçeğin peşinde koşup, doğruları halka aktarmanın hayalini kuruyorlardı. Mezun da oldular gazeteci de… Ama bugün işsizlik gerçeği ile yüz yüzeler…

Bengisu Kömürcü /İstanbul - Türkiye İş Kurumunun (İŞKUR) açıkladığı kayıtlı işsiz sayısı nisan ayında 4 milyon 38 bin 175’e ulaşırken yine TÜİK’in 2018 işgücü istatistiklerine göre işsizlikte en yüksek ikinci oran gazetecilikte. Her dört gazeteciden biri işsiz. Mevcut koşullarda işsizlik oranı sarsıcı oranlara ulaşmış durumda. Sektör can çekişiyor, işsiz gazeteci sayısı her geçen gün artıyor, gazeteciler mesleklerini yapamaz hale geliyor. Henüz işini kaybetmemiş gazeteciler de iş güvencesi ve özgürlükler kıskacında yaşam savaşı veriyor. Bu zor koşullarda işsiz bırakılan ya da işinden ayrılmak zorunda kalan gazeteciler ne düşünüyor? Serbest çalışan gazeteciler hangi zorlukları yaşıyor? Çalışan gazetecilerin en temel sorunları ne? 24 Saat, gazetecilik mesleğine aynı tuttu, işli, işsiz, serbest çalışan (freelance) gazetecilerin sorunlarını dinledi. Gazetecilerin mesleklerine olan özlemlerini, hayallerinde yaşattıkları gazeteciliği, Türkiye’de haberci olmayı sordu. Üç bölümlük dizimizin ilkinde söz çeşitli gerekçeler ile işsiz bırakılmış ya da çeşitli nedenlerden kaynaklı mesleğine ara vermek zorunda kalan gazetecilerde… “SORU SORDUM İŞSİZ KALDIM” Burcu Eken… Uzun yıllardır spor muhabirliği yapıyordu. Bugün işsiz. Burcu Eken, işsizliğe itilmesinin gerekçesini şöyle anlatıyor: “Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman’ın Reza Zarrab’a Vodafone nArena’da loca satmasının ardından konuya dair bildiri yayımlayan taraftar grubu ÇARŞI lideri Ayhan Güneri ile röportaj gerçekleştirdim. Ardından Orman’ın düzenlediği basın toplantısında 'Reza Zarrab'ın eşi Ebru Gündeş'ten dolayı Fenerbahçeli olduğunu, Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda locası bulunduğunu ve şimdi bu durumu Beşiktaş taraftarına nasıl açıklamayı düşündüğünü’ sordum. İşsiz bırakıldım.” Gazeteci Eken, bu soruyu gazetecilik ilkeleri doğrultusunda sorduğunu söylese de artık toplantı, basın açıklaması, loca ve antrenmanlara giremeyeceği söylenmiş. Eken, bir süre iş aramış, ardından yeni bir kurumda editör olarak çalışmaya başlamış. Ancak yaşadığı olay peşini bırakmamış ve yeniden işsiz kalmasına neden olmuş. Eken, yaşadıklarını şöyle aktarıyor: “Bu olay sürekli önüme çıktı. Sevilmeyen, istenilmeyen sanki hastalıklı bir insanmışım gibi muamele yapıldı.” Gazeteciliği çok özlediğini belirten Eken, “Çocukluğum boyunca soran, sorgulayan, araştıran bir insanım. Özlüyorum. Bazen bir basın toplantısındaki dinlediğim sorulara 'ah ben orada olacaktım şunu sorardım' diyorum. Bazen de sosyal medya üzerinden 'X takım muhabirleri lütfen şu soruyu sorar mısınız?' yazıyorum” diyor. Eken, gazeteciler arasındaki dayanışma için ne düşünüyor? Spor camiasında böyle bir dayanışma olmadığını söyleyen Eken, bugün işi olsa şu haberi yapmak isteğini ifade ediyor: “Profesyonel futbol takımı olan 126 kulüp başkanı ve TFF ile görüşüp neden yaş sınırı getirmekte ısrar ettiklerini, sınır getirildiği günden bu yana kaç futbolcuyu düşündüğünüz gibi saha içerisinde kullandıklarını sorarak 'yaş sınırının’ bir çözüm olup olmadığını işlemek isterdim.” “HAYAT DAMARIM KOPMUŞ HİSSEDİYORUM” Mert Gümüş… O da bir işsiz gazeteci. Gümüş hayalini kurduğu mesleğe iletişim fakültesinde okuyarak başlamış. Hem okurken hem de mezun olduktan sonra irili ufaklı birçok internet sitesi ve gazetede çalışarak mesleğini sürdürmüş. Gümüş, özlük haklarının hiçe sayılması, ürettiği işin karşılığını alamaması nedeniyle mesleğine ara vermek zorunda kalmış. Gümüş, son işinden ayrıldıktan sonra bir süre serbest gazeteci olarak çalışmış. Sonra yeniden iş arayışına girmiş ancak bulamamış. Gümüş, bu süreci anlatırken yakıcı bir soruna da işaret ediyor: “Birkaç iş görüşmesine girdiğimde asgari ücretin altını dahi teklif edenler oldu. Hatta ‘Sigorta yapamayız’ diyenler bile oldu. Bir süre daha işsiz gezdim ve sonrasında internet sitesinde işe başladım. Ancak iş görüşmesinde verilen sözlerin yerine getirilmemesi üzerine buradan da ayrıldım. Bunun üzerinden yaklaşık 2,5 ay geçti.” Gazeteciliğe özlemini anlatırken Gümüş, “Gazeteciliği çok özlüyorum. Özellikle seçim gündemi gibi yoğun dönemlerde habercilik yapmak çok hoşuma gidiyor. Sosyal medyada birtakım tweetler görüyorum ve 'Bunlardan iyi haber çıkar' dediğim oluyor. Ya da bazı gündemler üzerine aklıma gelen birtakım fikirler oluyor. Ancak yine bunun karşılığını alamayacak olmak beni üzüyor. Aynı zamanda bu durum biraz hevesimi de kırdı. İşin özü haber yapamamak kendimi hayattan bir damarım kopmuş gibi hissettiriyor” diyor. Meslektaşlarının ve basın örgütlerinin dayanışma eksikliğinden dem vuran Gümüş, bu tezini şöyle temellendiriyor: “Basın örgütleri ve dayanışma ağları kendi masa arkadaşlarının sorunundan bile habersiz yürütülmeye çalışılıyor. Basın örgütleri çok atıl durumda ve işsiz kalan ya da mobinge uğramış, haklarını alamayan gazeteciler hakkında hiçbir şey yapmıyorlar. Hatta bu insanların çoğundan haberdar bile değiller. Olsa da ‘uğraşmak istemeyiz’ tavrında davranıyor.” Bugün işi olsa hangi habere imza atardı Gümüş? AKP'nin İstanbul'da en çok oy aldığı mahallelerde ilçe teşkilatlarından yöneticiler ve mahallenin partilileri ile görüşerek, 'Bu seçim neden kaybedildi. Sorumlular sizce kim?' sorularına yanıt arayan bir haber yapmak istediğini belirtiyor. GARSONLUK YAPMAK ZORUNDA KALDI Serhıldan Karaduman da mesleğini çokça özleyen gazetecilerden biri. Karaduman, çalışma koşulları ve ekonomik sıkıntılar ile çocukluk hayali olan gazeteciliğe ara vermek zorunda kalınca bir kafede garsonluk yapmaya başlamış. Karaduman, iş arayış sürecinde yaşadıklarını şöyle aktarıyor: “İşi bıraktıktan sonra yeni iş arayışım oldu. Fakat gazetecilik etik ilkelerini önemsediğim için iş başvurusu yaptığım yerler sınırlıydı. Ana akım medya tekeli içerisine girmek istemedim. Fakat alternatif medya da kendi içerisinde bir tekel haline geldiği için maalesef buralardan da şimdilik bir dönüş olmadı. Basın alanında yıllarca söylemesine rağmen bizzat tanık olduğum şey alternatif medya ya da ana akım fark etmeksizin aslında sağlam bir referans ya da torpilin yoksa iş bulmak çok zor. Her alan alternatif de olsa fark etmiyor artık kendi içerisinde sistematik olarak bir tekel haline geliyor. İşi bırakalı yaklaşık dört ay oluyor. Sanırım bir yer dışında diğer kurumlar olumsuz dahi olsa bir dönüş yapmadı. Dijital bir çağda olduğumuz için gidip kurumların kapısını çalıp onlara beni işe almaları için yalvarmakta istemiyorum. Zaten basın alanında gazetecilik okuyanlar dışında herkes gazetecilik yapıyor bu doğrultuda CV'nde ne okuduğunu ne kadar emek verdiğini kimse umursamıyor.” Gazeteciler için bazı kurumların dayanışma anlamında kimi faaliyetler yürüttüğünü ancak yetersiz kaldığını, daha güçlü bir dayanışma gerektiğini söylüyor Karaduman. Bugün hangi haberi yapmak istersin sorusuna Karaduman şu yanıtı veriyor: “Gazetecilik yapmaya çalıştığında bir şekilde haber konusunda bir refleks oluşuyor. Ve bu işi bıraktığınız zaman bile sizde kalan bir şey. O yüzden tabi olarak karşıma haber yapabileceğim şeyler çıkıyor ve bunları haberleştirememek üzüyor. Şu an haber yapacak olsam çalıştığım yerde farklı bir sürü hikaye barınıyor. Bunlardan ilk olarak Türkiye'de en iyi plak koleksiyonu barındıran Hamit abiyle bir röportaj yapardım. Bu işe nasıl giriştiği, insanların plaklara karşı olan ilgilerini eskiye dair var olan özlemi üzerinden renkli bir haber yapardım.” YARIN: SERBEST ÇALIŞAN GAZETECİLER YAŞADIKLARI ZORLUKLARI ANLATIYOR
Editör: TE Bilisim