Türkiye’de kadınların çalışma hayatında karşılaştığı zorluklar ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği, erkek bir hakimin bir kadın avukatın etek boyuna karışmasıyla yeniden gündeme geldi

ASLI ARAL  / İSTANBUL- 24 Saat Gazetesi’ne konuşan hukukçular, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin kadın hukukçuları da etkilediği ve dava dosyası konusuna göre cinsiyet farklılığının olabildiği görüşünü paylaşıyor. EROĞLU: “ÇOK SAYIDA KADIN STAJYER AVUKAT, TACİZ ŞİKAYETİNDE BULUNUYOR” İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Şükran Eroğlu, 24 Saat Gazetesine yaptığı açıklamada, son dönemde avukatların bürolarında çalıştırmak üzere erkek avukat aradıkları şeklinde ilanlara rastladıklarını söyledi. Bu gibi ayrımcı söylemlerin avukatlık mesleğine uygun olmadığını dile getiren Eroğlu, “Zira avukatlık mesleği demek, eşitlik, hak ve hukuk savaşı vermek demektir. Avukatların ayrımcılık yapmaları, adaletsiz ve tarafgir davranmaları doğru değildir” dedi. Özellikle son yıllarda kadın avukatların taciz olaylarıyla karşılaştığını ifade eden Eroğlu, çok sayıda kadın stajyer avukattan yanında çalıştığı veya iş başvurusu yapmak üzere gittiği avukatlık ofislerinde erkek avukatlar tarafından tacize uğradıkları yönünde şikayetler aldıklarını dile getirdi. Birçoğunun ise şikayet etmeye çekindiğini söyleyen Eroğlu, şöyle konuştu: “Çünkü ispatı çok zor. Sonunda zarar göreceklerini düşünüyorlar. Toplumdaki kadının aşağılanması ve kadına yapılacak her türlü taciz veya tecavüzünü normal görülmesi anlayışı ne yazık ki erkek avukatlar arasında da kabul görmüş durumda. Buna karşı bize başvuranları ya da duyduğumuz olaylarda mutlaka savcılığa ve Baro Disiplin Kuruluna şikayet etmelerini sağlıyoruz ve kadın hakları merkezi olarak da davalarda gözlemci olarak destek veriyoruz.” Eroğlu, toplumda davalara kadınlardan ziyade erkek hukukçuların bakması yönünde bir eğilim olduğu gözlemlemediğini, aksine kadın avukatların çok daha titiz çalıştığını, davaları özümsediğini ve başarılı olduğunu sözlerine ekledi. ATILGAN: “TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ HUKUKÇULARI DA ETKİLİYOR” Yakın Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doçent Eylem Ümit Atılgan da, kadın ile erkek hukukçuların eşit şartlarda mesleklerini icra etmediğini düşündüğünü kaydederek, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin diğer tüm alanlarda olduğu gibi hukukçu olmayı seçenleri de etkilediğini ifade etti. Üniversitede öğretim üyesi olmadan önce avukatlık yapan Atılgan, “Tuttuğunu koparan, masaya yumruğunu vuran, sözünü dinlettiren yani iktidar kullanan kişinin iyi hukukçu olacağı yargısı topluma hakim. Toplumun çoğunluğu eril iktidar dilini ‘iyi’ kullanan hukukçuya güveniyor” diye konuştu. Tüm kadın hukukçuların tehditle ve tacizle daha çok karşı karşıya kaldığını belirten Atılgan, kadınların iyi haciz avukatı, ceza avukatı ve savcı olamayacağı yargısının hukukçular arasında çok yaygın olduğunu kaydetti. Yargı verme yetkisini ancak erkeklerin taşıyabileceği algısının da sıklıkla görüldüğünü söyleyen Atılgan, “Kadın hakimler bu tür ayrımcılıkla çok karşılaşır. Duruşmalarda kadın hakimlerin gözünün içine bakarak ‘Hakim Bey’ derler. Dil sürçmesi gibi değil, mütemadiyen” dedi. ÖTER: “DOSYA KONUSUNA GÖRE CİNSİYET FARKLILIĞI OLABİLİYOR” Avukat Kuthan Öter ise, kadın ile erkek hukukçuların eşit olduğunu düşündüğünü, çünkü cinsiyet farklılığına inanmadığını söyleyerek, “Ancak maalesef her meslekte olduğu gibi bizim mesleğimizde de kadın hukukçuların sadece kadın oldukları için erkek hukukçuları göre daha az başarılı olacağını ya da bazı konularda yetersiz kalacağını düşünenler bulunuyor” diye konuştu. Kimi zaman dosya konusuna göre cinsiyet farklılığını olabildiğini kaydeden Öter, örneğin ağır ceza davalarında kadın avukatların daha az sayıda görev yaptıklarının görüldüğünü belirtti. Öter, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun nedeni kadınların tacize maruz kalmaları değil, doğaları gereği daha duygusal oldukları ve bazı dosyaların stres seviyesinin çok yüksek olması nedeniyle kendilerinin tercih etmemelerinden kaynaklanıyor. Kimi zaman da bazı özel davalarda müvekkiller kadın hukukçuları tercih ediyorlar. Örneğin çekişmeli bir boşanma davasında davanın kadın tarafı genelde kadın avukatı tercih ediyor.” Avukat Öter, mağdur tarafı temsil ettikleri dosyalarda genelde kadın hakim olmasını psikolojik olsa da tercih edebildiklerini belirterek, “Bazı dosyalarda kadın hakimler daha vicdanlı davranıp takdir haklarını mağdur taraftan yana kullanabiliyorlar. Örneğin bir işe iade davasında sadece hamile kaldığı için işten haksız yere çıkartılan işçiyi temsil ediyorsak, dosyamızın kadın hakimin olduğu bir mahkemeye düşmesini tercih edebiliriz” dedi. Kadın avukatların tercih edilmediği bir başka alanın ise icra dosyaları olabildiğini ifade eden Öter, özellikle borçlu tarafa hacze gidildiğinde güvenlik açısından bazı sıkıntılar yaşanabildiğini, bu nedenle müvekkillerin çoğunluğunun kadın avukatın tedirgin olacağını ve yeteri kadar agresif davranamayacağını düşünebildiğini kaydetti. SUYARAN: “ERKEK AVUKATLAR TERCİH EDİLİYOR” Genç bir avukat olan 26 yaşındaki Lal Su Suyaran da, bazı uyuşmazlıklar için hukuki danışmanlık istenirken kadın avukat yerine erkek avukat ile görüşmek isteyenler olabildiğini dile getirdi. Suyaran, özellikle tapu işleri, sicil ya da icra gibi koşuşturma veya insan ilişkisi gerektiren alanlarda erkek avukatların tercih edildiğini söyledi. Türkiye Barolar Birliği’nin resmi internet sitesinde yer alan verilere göre, 31 Aralık 2018 tarihi itibariyle Türkiye genelinde barolara kayıtlı toplam 116 bin 779 avukat bulunuyor. Bu sayının 65 bin 423’ünü erkek avukatlar, 51 bin 356’sını ise kadın avukatlar oluşturuyor.