Mehmet Necati GÜNGÖR  Allah’ın ayetinden söz ediyoruz: Anlamı, “senin dinin sana, benim ki bana”dır. Allah, insan aklını ve iradesini özgür bırakmış. Hangi inanca sahip olursan ol, seni yargılama hakkı sadece ve sadece Allah’a aittir. İnançları yargılamak kulların hakkı değildir. Maalesef, günümüz dünyasında bazı haddini aşan kullar kendini bu konuda, görevli sayıp inanç dayatması yapıyorlar. Büyük Atatürk, laikliği bu yüzden vazgeçilmezimiz yaptı. Eşsiz devlet adamımız, millet şuurunun ancak bu şekilde sağlanabileceğini görmüştü. Birlik ve beraberliğin mayası, başta inanç olmak üzere, ırk bağnazlığından uzak durmaktır. İnsanlığın başbelâsı  dincilik ve ırkçılıktır. Bir milleti birbirine düşürmek istiyorsanız, onun inançlarıyla ve etnisitesiyle uğraşın; bu yıkım için yeterde artar! Buna bir de mezhep taassubunu eklemek lâzım. Asıl yıkıcı unsurlardan birisi de budur. Aynı dine mensup, ancak farklı mezhep duruşunda yer alanlar birbirlerine saldırıyorlar. Hıristiyan dünyası  yüzyıllar boyunca bunun kavgasını yaptı. İslâm dünyasında bu kavga halâ sürüp gidiyor. Hıristiyanlar, inanç taassubundan laiklik sayesinde kurtuldular. Aralarındaki birliği bu şekilde tesis ettiler. Şimdi, her biri dünyaya meydan okuyan güce sahipler. Bir papazı tutuklamışız diye büyük abileri kıyameti koparıyor. Serbest bırakmazsanız, şunu yaparız, bunu yaparız. Ne yaparsanız yapın; karşınızdaki büyük Türk milletidir. Tehditlerinize pabuç bırakmaz. Çanakkale’ye, Dumlupınar’a bakın, durumu anlarsınız. Bizim hatamız, onlarla eşbaşkan olmaktı, bunu yaptık. Onunla övündük, bir bakıma onları şımarttık. Şimdi bir papaz için dünyayı başımıza yıkacaklarını söylüyorlar. Sakın denemeyin!