Utku ŞENSOY Türkiye 2003 yılından buyana belki de en heyecanlı, tansiyonu en yüksek seçimi için gün sayıyor. Sandık öncesi liderler meydanlarda arz-ı endam eylerken, her geçen gün peşrevin dozunu biraz daha artırıyorlar. Meydanların, kürsülerin bu denli hareketli olması aslında demokrasinin gereğidir. Geri sayımın sürdüğü bu günlerde cumhurbaşkanı adaylarının karşılıklı atışmalarda zaman zaman kantarın topuzu kaçırılsa, liderlerin tamamı eşit koşullarda yarışmasa da batılıların deyişi ile “a la turca demokrasimizde”bu durumu pek de yadırgamamak gerek. Ekonomik söylemlerin ağırlıklı olduğu, hamaset rüzgarlarının estiği, vaatlerin havalarda uçuşup tansiyonun giderek yükseldiği meydanlardaki konuşmalardan oltamıza takılanlara gelin birlikte göz atalım; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN: AK Parti’nin cumhurbaşkanı adayı, döviz kurunda yaşanan dalgalanmayla ilgili şu çağrıyı yaptı; “Yastığının altında doları olan, Euro’su olan kardeşlerim sizler paralarınızı gidin TL’ye yatırın”. Son üç seçimde olduğu gibi kampanyasına milli mücadelenin sembol şehri Erzurum’dan başlayan Erdoğan, mitingde şöyle dedi; “Bu ara yine bakıyorum birileri ülkemize çöreklendiler. Faiz lobisi üzerimize yükleniyor. Boşuna yüklenmeyin avucunuzu yalayacaksınız. Baktılar ki Türkiye’yi dize getiremiyorlar, yöntem değiştirdiler. Bu defa ekonomik savaş ilan ettiler. Yatırımcıları ürkütmek korkutmak için olmadık yollara başvuruyorlar, olmadık yalanlar uyduruyorlar. Türkiye’nin varlıkları borçlarının çok çok üstünde, mali disiplin konusunda hiçbir sıkıntımız yok”. Temel KARAMOLLAOĞLU: Saadet Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı ülkedeki en önemli sorunu şu cümlesi ile açıklıyor:“Adalet olmadan ülkeye para gelmez! Önce adalet…”Karamollaoğlu’nun bir başka cümlesi de şöyle; “Bugünkü iktidar gibi kendinden şikâyet eden başka hiçbir partiye dünya tarihinde rastlanmamıştır”. Karamollaoğlu ülkenin geleceğinin ipotek altına alındığını iddia ederken şu çarpıcı cümleyi kullandı; “Bu sene ödenmesi gereken borç 300 milyar dolar. Dolar yükseliyor, AKP’ye komplo kuruluyormuş. Siz ekonominizi sağlam temeller üzerine kurmazsanız elbet komplo kurar. Aldınız borcu AVM, bina inşa ettiniz. 90 yılda yapılan fabrikaları 62 milyar dolara sattınız. O fabrikaları 600 milyara yeniden kuramazsınız”. Meral AKŞENER: İyi Parti’nin cumhurbaşkanı adayı Denizli mitinginde halka şöyle seslendi;“Dolar 4,70 olmuş, fabrikalar çökerken her şeyin dolarla yapıldığı ülkede Ekonomi Bakanı çıkıyor diyor dolarla bizim işimiz yok”.Akşener, kendisini destekleyen kitlelere meydanlardan seslenirken sıkça şu soruyu da soroyor; “Sayın Erdoğan yorgun bir şoför, kafası direksiyona küt küt düşüyor. Yorgun bir şoförün arabasına biner misiniz? Ehliyetsiz bir şoförün arabasına biner misiniz?” Muharrem İNCE:CHP’ nin cumhurbaşkanı adayı vaatlerine eleştiri getirenlere şöyle sesleniyor; “Bana soruyorlar, parayı nereden bulacaksın? Sen Suriyeliler’ e 40 milyarı nereden bulduysan oradan bulacağım”.İnce, iktidara yönelik eleştirisinde de şöyle diyor;“AK Parti döneminde kaç tane stadyum yaptılar? 265 tane yaptılar. Gerekli mi? Gerekli; ama fabrika mı gerekli stadyum mu? Fabrika gerekli. 265 stadyumu niye yaptı? Bir, Atatürk ismini silmek için yaptı. İki, yandaşa rant sağladı. Üç, çocuklarımız işsiz kaldı. Stadyum dediğin şey haftada 2 saat çalışıyor. 30 günde 8 saat. Fabrika 24 saat çalışıyor. Erdoğan ile İnce arasında fark bu”. Devlet BAHÇELİ: MHP lideri ise, bayramdan sonra, seçime bir hafta kala meydanlara inecek. Bahçeli Kızılcahamam’da düzenlenen “Ülkücü Şehitleri Anma Günü” etkinliğinde, 24 Haziran seçimlerinin, “devlet ve milletin bekasına yönelik tehditlerin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle bertaraf edileceği tarihi bir dönüm noktası” olacağını söyledi. Bahçeli şöyle dedi; “15 Temmuz hain ve kanlı darbe girişimiyle istediğini elde edemeyenlerin, ülkemizi ekonomik, siyasi ve sosyal ablukaya alma çabaları kırılacak ve art niyetler Allah’ın izniyle sonuçsuz bırakılacaktır. Aziz milletimizin vicdanında doğan Cumhur İttifakı 2023’ün güçlü Türkiye’sini şekillendirecek ve tarihin akışını değiştirecektir”. Selehattin DEMİRTAŞ: HDP’nin cumhurbaşkanı adayı, 20 aydır tutuklu bulunduğu Edirne Cezaevi’nden kendisini destekleyenlere şunları iletti;“ Beni burada diri diri mezara gömmek isteyenlere insanlık onurunu korumak adına vermem gereken tarihi bir mesaj vardı. Her türlü baskıya rağmen ben o mesajı vermeye çalışıyorum. O da şudur: Halk ‘öldü’ demeyinceye kadar hiçbir siyasetçi ölmez. Ben halkın emeğiyle var oldum ve ancak halk ‘Bitti’ deyince biterim. Halkım şu anda devam talimatını verdi bana, bende bunu emir telakki ettim, yürüyorum. Benim gibi biri bu ülkede Cumhurbaşkanı oluncaya kadar da Demirtaşların yürüyüşü devam edecek”. Doğu PERİNÇEK: Vatan Partisi’nin Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı, Selahattin Demirtaş’ın avukatları aracılığıyla, “Ben seçilirsem Vatan Partisi’ni kapattırmayacağım. Partiniz dahil, bütün partilerin hazineden adil bir yardım almasını sağlayacağım” sözlerine Twitter hesabından şu yanıtı verdi;”Mehmetçiğe kurşun sıkma, Aybüke öğretmenleri katletme, toprağımıza mayın döşeme özgürlüğü yok. Her durumda Türkiye’nin geleceğinde HDP yok”. 6 cumhurbaşkanı adayının başlıca gündemini ekonomi, eğitim, sağlık, güvenlik ve medya konuları oluşturuyor. PENSİLVANYAve AKSARAYda liderlerin diğer ağırlıklı konu başlıkları arasında dikkat çekiyor: Muharrem İNCE:“2001’de partiyi kurarken Pensilvanya’ya gidip onay aldın mı?” demiştim. “Nereden duydun bunu?” demiş. Açıklıyorum, 2001’de oraya gidip icazet aldığını bana söyleyen kişi, beraber gittiğiniz kişi. O aradı beni, beraber gittik dedi. O kişiye zarar vermek istemiyorum. 24 Haziran’da cumhurbaşkanı olduğumda, o arkadaşın ismini vereceğim. Sen çok merak ediyorsan kiminle beraber gittiğini bir düşün, şimdi aranın bozuk olduğu kişiyi bir düşün. Sen zaten anlarsın.” Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip ERDOĞANda, partisinin Akhisar mitinginde Muharrem İnce’ye seslendi: “Benim AK Parti’yi kurarken Pensilvanya’ya gittiğimi iddia ediyor ve ‘cevap vermezse yanında gidenleri açıklarım’ diyor. İşte cevap verdim İnce; Pensilvanya’ya gitmedim hadi açıkla ne açıklayacaksan” . Meral AKŞENER, televizyon kanallarında kendisine yönelik sansür uygulandığını iddia edip tepki gösterirken; “Saray’ın medyası değil milletin meydanları önemli”dedi.Akşener şöyle seslendi; “Ben bugün üzerimde oluşturulan karartmayı biliyorum. Benim için meydanlar esas. Saray'ın medyası yerine milletin meydanları önemli. Ben siyasi hayatım boyunca birçok sıkıntı yaşadım. Elbette mağduriyetler var, ama mağduriyetleri ‘mağdurum, mağdurum’ diye ağlamasını Sayın Erdoğan’a bıraktım.Benim tek üzüldüğüm akşam evine ekmek götürmek zorunda olan, Saray’dan talimatlı olan patronlarının gazetecilik yapmaya çalışan emekçilerdir benim üzüldüğüm”. Muharrem İNCE:Türkiye’yi nasıl kalkındıracaksın şeklindeki eleştirilere de Aksaray üzerinden polemik ile yanıt verdi;‘3 B’ ile. Barışacağız, büyüyeceğiz, adili bölüşeceğiz. Bu nasıl olacak? Bir, artık vatandaş tasarruf yapmayacak, devlet tasarruf yapacak. Mesela 40 milyar doları Suriyelilere harcamayacağız, haberiniz olsun. Mesela 2 milyar dolara saray yaptırmayacağım. Cumhurbaşkanının Ankara’da bir sarayı var, damatlar yan tarafta lojman var; ama hepsi orada yaşıyor. İstanbul’da da 5 saray var. 500 milyon dolar da onlara harcadı. Bir tane de 300 odalı yazlık saray yaptırıyor Marmaris’e. AK Parti’ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum. Senin vicdanına sesleniyorum. Ankara’da saray, İstanbul’da 5 saray, yetmedi Marmaris’te Turgut Özal zamanında 4 oda 1 salon vardı. O zaman yetmedi, 300 odalı saray yaptırıyor yani sarayperest bir cumhurbaşkanı.” 24 Haziran ya da 8 Temmuz. İlk turda ya da ikinci turda sonuç ne olursa olsun, pek de iç açıcı olmayan mevcut ekonomik tabloya ek olarak, küresel belirsizlik ve daralma tehdidini de göz önüne alırsak,önümüzdeki dönemde ülke yönetimine soyunan liderin işinin hayli zor olacağını ifade etmek için kahin olmaya gerek yok. Ülkemiz için hayırlısı ne ise olsun diyelim.