Birsen GÜRDİL Şanlı tarihi asırlar boyu sayısız zaferlerle dolu dolu geçmiş olan ülkemde insan gücünün ötesinde pek çok araç ve gereçte kazanılan savaşlarda da büyük katkıları olmuştur. Hani Bandırma vapurunun Mustafa Kemal’i ve arkadaşlarını İstanbul’dan alıp, Samsun’a götürmesi örneği, Çanakkale Deniz Savaşı’nın kazanılmasında büyük payı olan Nusrat Mayın Gemisi ve cesur mürettebatının elinde dünya deniz savaşları tarihine adını altın harflerle yazdırmıştır. 3 Eylül 1944 yılında Çanakkale’ye gelen mayın dökme gemisi Almanya’da özel olarak yapılmış, dar alanlarda kolay manevra yapma yeteneğine sahip ufak, tefek, çelimsiz görüntüsü ile bu mayın gemisinin yapması gereken çok önemli bir görevi bulunuyordu. Savaşın, dolayısıyla boğazın geçilip, geçilmemesi Nusrat’ın becerisine bağlıydı. Daha önceleri Çanakkale Boğazı defalarca mayınlanmışsa da, düşman zırhlıları bu mayınlardan kurtulmasını beceriyorlardı. Yapılan araştırmalar sonunda boğaza yeni mayınların döşenmesi gerekiyordu. Askeriyenin elinde sadece 26 mayın kalmıştı. Alınan karar gereği son çare olarak elde kalan bu son 26 mayın ne pahasına olursa olsun düşman zırhlılarının geçiş yoluna döşenmesi gerekiyordu. Bu öyle kolay bir görevde değildi. 24 saat boğazda tur atan düşman hücum botları, gece sabaha kadar deniz yüzeyini tarayan parlak ışıklı lambaların arasından sızıp bu döşeme işini yapmak bir ölüm-kalım meselesiydi. Takvimlerin 6 Mart gecesini gösterdiği an Cevat Bey, mayın grup komutanı Hafız Nazmi Bey’e, “Oğlum sana çok önemli bir görev veriyorum. Vatanın selameti için bu görevi ne pahasına olursa olsun mutlaka yerine getirmen gerekmektedir. Yarın akşam Nusrat’la 26 mayını karanlık bölge denilen yere, kıyıya paralel olarak dökeceksin” emrini vererek Nusrat ve ekibi 7 Mart’ı, 8 Mart’a bağlayan gece yarısı Çanakkale’den ayrıldı. Mayın gemisinin düşman düşman mevzilerinin nerede ise içine girecek kadar yakınlarına döşemek zorunda olduğu mayınlar ile bu görev yapmak nerede ise imkânsız gibi görünmesine rağmen, iki gün önce kalp krizi geçirmiş olan Yüzbaşı Hakkı Bey, sağlığını hiçe sayarak vatanın selameti için Tophaneli Yüzbaşı’ya verilmek istenen görevi kendisinin yerine getireceğini söyleyerek Nazmi Bey’in teklifini kabul etmemişti. Ölümle burun buruna süre gelen zaman içinde Yüzbaşı Hakkı Bey, mayınları teker teker planlanan yerlere dökecek geri dönmek için manevra yaptığı sırada düşman projektörleri Nusrat Mayın gemisini yakalamıştı. Yüzbaşı Hakkı ve mürettebat Kelimeyi Şahadet getirerek ölümü beklerken, Türk mevzilerinden Nusrat’ın yakalandığını gören askerlerde ellerindeki projektörleri düşman gemilerinden süzülen ışıkların üzerine dikerek Nusrat’ın gözden kaybolmasına yardımcı olmuşlardı. Nusrat Mayın Gemisi daha Çanakkale’ye gelip, üssüne yanaşmadan Çanakkale Boğazı’nın karanlığını ve sessizliğini bozan patlama Türk mevzilerinde bayram sevinci yaşatmıştı. Vatanın selameti Çanakkale’nin geçilmez liginin zafer kilidi Nusrat’ın elindeydi. Ufak tefek bu mayın gemisi imkânsızı başarmış, döşediği mayınlar bir deniz savaşının seyrini değiştirmişti. Nusrat Mayın Gemisi coşkuyla karşılanmış, Yüzbaşı Hakkı’ya büyük sevgi gösterileri ile istirahat etmesi için adasına uğurlanmıştı. Düşman güçleri bu olayı hazmedememiş, Çanakkale yakınlarına kadar sokularak Türk tabyalarını bombalamaya başlamıştı ki ani bir patlama dev gövdeli Bouve zırhlısı 639 kişilik mürettebatı ile boğazın derin sularına gömüldü. Batan geminin yakanında bulunan İnflexible adlı zırhlı bir mayına çarptı. Mürettebatı kurtarılan koca savaş gemisi de bir-kaç saat içinde sulara gömüldü. Batmaz denilen H.M.S. Majestic zırhlısı dâhil İrrestible, Ocean, Bouve, Golva, Suffen ve İnflexible adlı savaş gemilerini kaybeden düşman kuvvetleri, özellikle İngilizler, bu başarısızlığa sebep olan mayın keşfi yapan İngiliz pilotu olan genç subayı idam ettiler. İngiliz General Oglander, savaş sonrası yazdığı, “Çanakkale-Gelibolu Askeri Harekâtı” adlı kitabında Nusrat’ın başarısından bahsederken, Sir Colyen Corbet ise, “Türkler haberimiz olmadan burnumuzun dibine 20 mayın döşemişler. Gösterdiğmiz bütün ihtimama rağmen Türkler baş döndürücü bir zafer kazanmışlar” diye belirttiği düşüncelerini, “Harekât-ı Bahriye” kitabında dile getirmiştir. Bahriye Nazırı Churchill ise 1 Ağustos 1930 tarihli, “La Revue de Paris” adlı dergide Nusrat’ın başarısından bahsedip, “Türkiye’yi bir bozgundan kurtardı ve harbi uzattı” diyerek o da bu savaşta mağlubiyeti kabul etmiştir. İşte bir ulusun kaderini etkileyen bir mayın gemisinin ve onun azimli komutanının tarihe geçen ibret bir olayını gözler önüne bir kez daha sermiş oldu. Ne yazık ki Yüzbaşı Hakkı ikinci bir kalp krizi sonucu hayata gözlerini yummuştu.