Birsen GÜRDİL Edebiyat dünyamızda kadın roman yazarlarımızın her geçen gün çoğalması gurur duyulacak bir kültür olaydır. Bu kültürümüzün hızla doğru bir şekilde ilerlemesi bizleri gerçekten çok çok mutlu etmektedir. Halide Adıvar’lardan, Kerime Nadir’lerden günümüze kadar sayısız kadın roman ve hikâye yazarı hanımlarımızın pek çoğunun bu yapıtları yabancı ülkelerde de ilgi görmüş, hatta bazıları çifte baskı yapmak zorunda kalmıştır. Bence, Türkler okumuyor görüşü ise, sabit bir pencereden bakanların ve göre göre öyle zannetmek isteyenlerin artık çok gerilerde kalmış olan bir yalanıdır. Bugün genci, yaşlısı imkânları nispetinde ve her ortamda metroda, trende, otobüste, dolmuşta, kütüphanelerde beğendiği ve ilgi gösterdiği alanlarla ilgili özenle hazırlanmış bu güzel eserleri okumaktan geri kalmamaktadır. Peş peşe düzenlenen kitap farlarına gösterilen yakın ilgi artık Türklerin kitap okuduklarının da ayrıca bir göstergesidir. Size elimden geldiği kadar bu hoş ve çalışkan yazarlarımızı takdim etmek istiyorum.İşte ilginç yazarlarımızdan Ece Karaağaç, yazım edebiyatına “Yarım kalan bazı aşklar” adlı romanı ile girmiş bir yetenek olan genç yazarın, bu ilk romanı olmasına rağmen yayımlanan onca romanın içinden sıyrılıp çıkmasını bilmiş ve oldukça çok okura ulaşmıştır. Yarım kalan bazı aşklarda Ece Karaağaç, Zeynep adlı bir avukat hanımın bunalımlı hayatını işleyerek başladığı hikâyesi şöyledir. Beş ay önce annesini yatağında ölü bulan Zeynep, huzursuz ruh halini yenmek için kensini sokaklara atar, İstanbul gecelerinin nereye gittiğini bilmeyen bir varlığı olarak sokak, sokak, cadde, cadde ve de uykusuz dolaşmaktadır. Gece tekin olmayan parklarda tek başına dolaşmakta, hatta barlara bile gitmektedir. Nitekim uykusuz dolaştığı günün birinde parkta saldırıya uğramıştır ve perişan bir halde iken bir kafeteryada aşçı olarak çalışan Arda adlı bir genç onu bu şekilde görünce hemen yardımına koşar. Gidecek yeri olmayan Zeynep’i evine götüren Arda, Zeynep’e çok iyi davranır. Ardanın bu ilgisi genç kadının hoşuna gider ve ona güvenir. Huzurlu bir ortamda olduğunu görerek yanında kalmaya başlamıştır. Aylardan beri başıboş dolanan, hatta bu arada işine gitmediği için kovulan, kirasını dahi aylarca ödemediği evinden kovulma noktasına gelen Zeynep, huzuru Ardanın evinde ve yanında bulmuştur. Gerek Zeynep, gerekse Arda geçmişlerinden bir şey almadan beraber yaşamaya başlamışlardır. Kaderin birleştirdiği bu çiftin tek dostları ise yaşlı babasına bakan bir transseksüeldir. Romanın bundan sonrası kaybolmuş insanların trajik hayatlarının nasıl bir yöne gittiğini göstermektedir. Aslında mutlu sonla bitmeyen “Yarım kalan bazı aşklar” günümüzde görmeye alışkın olduğumuz tipik olaylardan ibaret bir yaşam modelidir. Ne var ki yazar, tipleri ve zamanı yeteneği nispetinde öyle güzel işlemiş ki ortaya zevkle okunacak bir roman çıkmıştır. Ben sizlere bu güzel romanı okumanızı tavsiye ediyorum. Ve genç yeteneğe hayatı boyunca başarılı çalışmalar yapmasını temenni ediyorum.