Birsen GÜRDİL Çağımızın genç yeteneklerinden biri olan ve çalışmaları ilgiyle karşılanan yazarımız “Seray Şahiner” ve “Kul” adlı yeni romanından sizlere bahsetmek istiyorum. Genç romancımız Seray Şahiner’in, daha önce kaleme aldığı eserlerinin okuyucular tarafından beğenilmesi genç romancıyı bir hayli mutlu etmiş ve ona yeni eserler yapması ve okuyucularına sunması için oldukça cesaret vermiştir. Seray, çevremizde, hatta mahallemizdeki insanların toplum içindeki bilinmez dünyalarındaki yaşadıklarını güzel bir anlatımla kâğıda dökmüştür. Genç yazarımız bu kez romanında iki farlı dünyaların, daha ziyade toplumun görümez halkası haline gelmiş iynı semte iki ayrı mahallede süre gelen yaşam şekillerinden ilham aldığı Mercan Kul adlı hanımın sorunları, tutkuları, hayattan beklentilerini, daha doğrusu ise hergün görülen ama görmezden gelinen bir kadının gerçeklerle ve hayallerle kavrulmuş hayat hikayesini sade, temiz bir Türkçe ile okuyucularına sunan Seray Şahiner, izlenimleri ve kurgusu ile başarıyı yakalamıştır. Bu romanında Mercan Kul’un kendi dünyasını ele almıştır. Romanın kahramanı orta halli ailelerin yaşadığı bir mahallede bodrum katında işsiz, üstelik esrarkeş olan kocası ile hayatta kalabilmek için günlük temizliğe gidip merdiven boşluklarını silen bir kadındır. Böyle yoğun ve ağır bir şekilde çalıştığı için hiç kimse ile görüşme ve sohbet yapma imkanı bulamayan Mercan kadının varlığı ile yokluğu belli olmayan kocasının da kafayı bulduktan sonra sızdığı kanepenin ve modeli alabildiğine eski televizyondan başka uzanacak, konuşacak hiçbir kimse olmayan Mercan Kadın, karşısına geçip hayaller kurduğu televizyon dizilerindeki oyuncuların rol alemlerine dalmakta, onlarla sevinmekte onlarla üzülmektedir. Kocasının ilgisizliğine ve hiçbir baltaya sap olamamasına tahammül edemeyen talihsiz Mercan, bir münakaşa sonucu evi terk edip kayıplara karışan kocasından da ümidini kestikten sonra artık tek dostu televizyonu olmuştur. Televizyon Mercan kadının benliğine öylesine girmiştir ki, talihsiz kadın onsuz yapamaz olmuştur. Televizyonsuz bir yaşam düşünmeyen Mercan, yaşam koçu olan televizyonda kafa buluyor, gurbetteki olmayan oğlunun özlemini gideriyor, kısacası TV Mercan’ın aile hekimi, stil danışmanı, yani talihsiz kadının hayal dünyasında var olmasını istediği özelliklere yardımcı olan bir yaşam şekli ortaya ilginç bir konu çıkartmaktadır. Mercan, koca kurbanı mı? Televizyonda kurduğu bu çarpık ilişki mi? Dayatılan yaşamın kurbanı mı? Kaderin kurbanı mı? Yoksa kendisinin kurbanı mı? Kadının hayatı merdiven silmekle, zemin katta oturduğu küf kokulu barınağın damı olduğu aranan Mercan kadın, zaman zaman İstanbul sokaklarında dolaşıp, türbeleri, camileri, cem evlerini, kiliseleri, hatta falcıların kapılarını çalan kadın yinede teselliyi evindeki televizyonda bulmaktadır. İşte göz önünde olupta görünmeyenlerin, görüldüğü, sesleri çıksa da duyulmayanların, duyulduğu bir dünyada yaşayan sadaka niyetine mutluluk arayan var olsa da olmayan yok olacaksa bile, çaresizliğinden olamayan bu insanların dünyasına bir pencere açan Seray’ın 152 sayfalık bu romanı Can yayınları tarafından kitap marketlere yerini almıştır. Bu genç yazarlarımızın bir birinden anlamlı konuları taşıyan romanlarını okumakta fayda vardır. Her üç romanda satışa sunulmuştur.