Mehmet Necati GÜNGÖR Memleketim Erzurum’da diğer illerimiz için de güzel bir örnek teşkil edecek bir kadın örgütlenmesinden siz edeceğim. Eczacı Canan Uçar, Erzurum’un üreten kadınlarını KADAKA adlı kooperatif altında bir araya getirmiş, kadın emeği ile meydana getirilmiş ürünleri bu kooperatif marifetiyle pazarlıyor ve kadınlara önemli bir geçim kaynağı sağlıyor. KADAKA, bir yılını doldurmuş. 20 ile başlayan kadın ortak sayısını 400’lere kadar çıkarmış. Hepsi hallerinden memnun. Sağ olsunlar, üretimlerinden bazılarını kargo ile bana da gönderdiler, hepsi fevkalâde güzellikte tadımlık ürünlerdi. Teşekkür ederim. Börek, çörek, ev makarnası… Ne isterseniz var deyimiyle ifade edebileceğimiz bir zenginlik sunuyorlar. Sonradan öğrendim ki, Canan Uçar, Erzurum’da binlerce hastaya şifa dağıtan doktorumuz Celal Usakalp’ın kızı imiş. Babası binlerce insana şifa olmuş, kızı da Erzurum’un üretken kadınlarına parasal şifa dağıtıyor. Ne güzel bir organizasyon. Bütün illerimize örnek olabilecek bir şemayı önümüze getiriyor Canan hanım. Canım hanım, aynı zamanda mahalli siyasetçi. İYİ Parti’ye gönül verenlerden bir kadın. Önümüzdeki seçimlere hazırlanıyor. İnşallah, önümüzdeki yıllarda O’nu Meclis’te de görürüz. Ayrıca, çok iyi bir belediye başkanı olacağından da eminiz. Benim gönlüm, O’nun Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığına getirilmesinden yana. Erzurum’un böyle başarılı örgütçülere ihtiyacı var. Canan hanım, bu başarısını, belediyenin imkânlarını birleştirerek daha yaygın bir kitleye yayabilir. Kadınlara güvenimiz tam. İnanıyorum ki, Canan Uçar, bu şehirde mucizenin adı olacak. Başarılarının devamını diliyor, üretime katılan kadınlarımıza bol kazançlar diliyoruz. Her başarının altında bir azmin hikâyesi vardır. Canan hanımefendi ile arkadaşlarını azimli görüyorum. Bu azmin, kendilerine daha büyük faydalar getireceğine inanıyorum.

Zemheri soğukları

Çocukluğumu ve gençliğimi memleketim Erzurum’da geçirdim. Erzurum’un kışları yaman olur. Kar kalınlığı adam boyunu aşar, çatılardan uzayan saçaklar bir otomobili pert edecek kadar tahrip edicidir, insan ölümlerine bile sebep olurlar. Erzurum’da yaşamak gerçekten zordur. Hele, doğalgaza ve elektriğe gelen zamlardan sonra fukara hemşerilerimin çektiği sıkıntıların daha da artmış olduğunu, ne kadar dayanılmaz hale geldiğini anlıyorum. Cemreler baharın müjdecisidir derler ya, Erzurum için hiçbir anlamı yoktur cemrelerin. İster havaya, ister toprağa, ister suya düşsün; Erzurum’a düşmez o cemreler. Erzurum’da bir söz vardır: “Kış, bütün ağusunu zemheri soğukları ile döker.” Bizde cemreler değil, zemheri soğukları mevsimin sonunu belirler. Türkiye şu anda birçok yönden zemheri dalgasının içinde. Ekonomi kötü. Geçim sıkıntısı hemen herkesin başında. Siyasal ve sosyal hadiseler insanlarımızı tedirgin edecek çapta. Asayiş deseniz, o da bir alem. Her gün tüylerimizi diken diken eden olaylarla karşılaşıyoruz. Bir yanda kadın cinayetleri, Öte yanda ülkenin aydınlarına yönelik tehdit ve saldırılar. Saldırıların son kurbanı gazeteci Levent Gültekin. Ondan önce de Orhan Uğuroğlu ve başka gazeteciler evlerinin önünde saldırıya uğradılar. Saldırıya uğrayanlar arasında Gelecek Partisi Genel Başkanı Özdağ da var. Bir merkezden organize edildiği anlaşılan bu saldırıların ardı arkası gelecek elbet. Ülkede kanun ve nizam hakimiyeti bir gün mutlak yerini bulacak. Adalet, elbet hükmünü icra edecek. Bu yaşadıklarımızın tamamı zemheri soğukları. Kış, ağusunu döküyor. Bunun sonu bahardır; büyük bir umutla o baharı bekliyoruz. Bahar, toprağın ve bitkilerin uyanışını müjdeleyen ve gösteren bir mevsim. Bu kadar dertten sonra insanımızın da uyanmasını bekliyoruz. İnsanımız uyandığında özlediğimiz bahar da gelecek. Zemheri soğukları, ağuların sonunu belirler. Ağuların sonunu bekleyelim. Yakındır.