• Türkiye’de en yüksek ortalama yaşam süresine sahip ilk 10 il arasında yer alan Ankara’da kişi başına gelir ülke ortalamasının üzerinde…
  • 45 ilin ortalama yaşam süresi ülke ortalamasının üzerinde yer alırken, 36 il ise Türkiye ortalamasının altında bulunuyor
Hüseyin Tunçay / ANKARA - Halk arasında meşhur olan ‘Parayla saadet olmaz’ deyişi ortalama yaşam üzerinde de kendini gösteriyor. Nitekim refah seviyesinin yüksekliği ile doğuşta en yüksek yaşam beklentisinin olduğu ilk 10 il ele alındığında bunlardan sadece Ankara’da kişi başına gelirin Türkiye ortalamasının üzerinde olduğu gözleniyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun Doğuşta ortalama yaşam beklentisi ve il bazında kişi başı milli gelir tablolarından yapılan hesaplamaya göre, Türkiye’nin 2015-2017 döneminde doğuşta beklenen ortalama yaşam süresi 78 olarak hesaplanıyor. Türkiye’de 45 ilin ortalama yaşam süresi ülke ortalamasının üzerinde yer alırken, 36 il ise Türkiye ortalamasının altında bulunuyor. 2017 yılı kişi başına geliri ise 10 bin 602 dolar olarak kayıtlarda yer alıyor. Buna göre ülkede sadece 10 ildeki kişi başına gelir Türkiye ortalamasının üzerinde. Bu iller genellikle sanayi ve ticaretin geliştiği, yaşam koşullarının nispeten daha rahat olduğu ve sağlığa ulaşımın kolay olduğu iller. Yaygın düşüncede parası olanın sağlığa daha kolay ulaştığı, gerekli tedavileri yaptırabildiği, yaşam koşullarının daha iyi olması nedeniyle daha uygun gıdalarla beslenebildiği dolayısıyla refahla birlikte yaşam süresinin uzayabileceği düşünülse de söz konusu rakamlar tam olarak bunu doğrulamaktan uzak. ORTALAMA YAŞAMIN YÜKSEK OLDUĞU İLLERDE DURUM Nitekim Türkiye ortalaması olan 78 yaşın üzerinde ortalama yaşam beklentisine sahip ilk 10 iden 9’unda kişi başına gelir Türkiye ortalamasının altında. İlk 10 il içinde sadece Ankara istisnayı bozuyor ve 14 bin 253 dolar kişi başı gelire sahip. Ankara’da ortalama yaşam beklentisi 79,36 ile ortalamanın üzerinde yer alıyor. Ortalama yaşam süresinin en yüksek olduğu ilk 10 il içinde yer alan Muğla ve Antalya’nın kişi başına geliri 10 bin doların üzerinde, ancak Türkiye ortalamasının altında bulunuyor. PARASIZ DA OLMUYOR Bunun yanında ortalama yaşam süresinin en düşük olduğu son 10 ile bakıldığında ise daha da ilginç bir tablo ortaya çıkıyor. Söz konusu 10 ilin tamamında kişi başına gelir 10 bin doların ve Türkiye ortalama kişi başına gelir rakamının altında. Bu illerden Ağrı, Van ve Hakkari’de kişi başına gelir 5 bin dolardan bile düşük. Bir de özellikle bu illerin yer aldığı Doğu Anadolu bölgesindeki yaşam koşulları ve coğrafi engeller göz önüne alındığında ortalama yaşam süresinin düşük olması daha anlaşılabilir görünüyor. GELİRİ EN YÜKSEK VE EN DÜŞÜK 10 İLDE YAŞAM BEKLENTİSİ Şimdiye dek yapılan analize gelir açısından bakıldığın da ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor. Nitekim kişi başına geliri en yüksek on il ile en az 10 ilde de 6’şar il Türkiye ortalamasının üzerinde yaşam beklentisine sahip. Kişi başına gelirin en yüksek olduğu 10 il içinde yer alan İstanbul, Kocaeli, Ankara, İzmir, Yalova ve Bolu’da doğuşta beklenen ortalama yaşam süresi Türkiye ortalamasının üzerinde. Ancak kişi başına geliri yüksek olsa da Tekirdağ, Bursa, Bilecik ve Eskişehir’de ortalama yaşam beklentisi ortalamanın altında kalıyor. En az kişi başına gelire sahip son 10 ilde de durum değişmiyor. En az gelire sahip illerden Siirt, Bitlis, Sinop, Batman, Diyarbakır ve Adıyaman’da doğuşta beklenen yaşam süresi ortalamanın üzerinde. Ancak Ağrı, Van, Muş ve Hakkari hem gelirin hem de yaşam beklentisinin en az olduğu iller olarak görülüyor. DOĞUŞTA BEKLENEN YAŞAM SÜRESİ NEDİR Doğuşta beklenen yaşam süresi, yeni doğmuş bir bireyin yaşamı boyunca belirli bir dönemdeki yaşa özel ölümlülük hızlarına maruz kalması durumunda yaşaması beklenen ortalama yıl sayısını ifade ediyor. TÜİK bu sürelerin belirlenmesinde veri kaynağı olarak Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi ve Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi ‘ni(MERNİS) kullanıyor. İl düzeyinde hayat tabloları oluşturulurken, iller arası göç, nüfus büyüklüğünü ve ölüm hızlarını etkilediğinden, göçün bu etkisini arındırmak için il düzeyinde göç düzeltmesi yapılıyor. Kurumsal nüfus, ölüm verisiyle uyumlu olacak şekilde ikamet kaydının bulunduğu ilde değerlendirilirken, ülke sınırları içerisinde ikamet eden yabancı uyruklu nüfus hesaplamalarda kapsam dışı bırakılıyor. KUTSAL: “TOPLUMSAL FARKINDALIK ARTIRILMALI” Hacettepe Üniversitesi Geriatrik Bilimler Uygulama ve Araştırma Merkezi-GEBAM Müdürü ve Türk Geriatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Yeşim Gökçe Kutsal da konuya ilişkin şunları kaydetti: ‘’Tüm Dünya’da olduğu gibi; ülkemizde de yaşlıların yaşamdan beklentilerinin başında yeterli gelire sahip olmanın çok önemli bir rolü olduğu bilinen bir gerçektir. Böylelikle yıllar geçse de kişiler yaşam kalitelerini de koruyabilmekte, güvenli, saygın, sağlıklı ve üretken yaşlanabilmektelerdir. Toplumların en savunmasız kesimleri; 1-Yaşlı kadınlar, 2-Yoksullar ve 3-Olanaksız koşullarda yaşayan yaşlılardır… Çoğu yaşlılar ve özellikle kadınlar ekonomik zorluklar ve sosyal izolasyon nedeniyle ortaya çıkan tıbbi sorunlar yaşamaktadırlar. Bir hekim olarak; karmaşık sorunlar ile sağlık merkezlerine başvuran yaşlılarda sadece tıbbi değil, sosyal ve ekonomik öykünün de mutlaka alınması gerektiği düşüncesindeyim. Bu konularda toplumsal farkındalığın ve duyarlığın artırılması anlamlı olacaktır.’’
Editör: TE Bilisim