Mehmet Necati GÜNGÖR Protesonların din adamlarına Pastör deniyormuş. Biz de habire papaz deyip durduk. Bronsonun bundan böyle ünvanı pastördür, bu böyle biline. Her ne ise; Pastör, bağımsız yargımız sayesinde pastörize oldu. Pastorize ne demek? Mikroplardan arındırılmak demek. Daha geniş anlamıyla: “Özel aletlerle en yüksek ısıda ısıtmak, birdenbire soğutmak yoluyla içindeki mikropları öldürmek.” Sütün pastörize edilmesi gibi. Pastör hakkındaki iddialara yeniden bakalım: - Kilisedeki gizli odada terör dokümanları tutmak, - Koltuklara Türkler oturamaz yazıları yazmak, - Terör örgütleri PKK ve FETO adına suç işlemek, - Casusluk yapmak. İzmir’deki duruşmaya gizli tanık ta Edremit’ten geldi. Demişti ki: “Ben bu adamı 8-10 yıldır tanıyorum. Bu adamın terör örgütü sempatizanları ile yakın ilişkisi vardı. Onlara yardım ediyordu. Kendisini uyarmama rağmen geri adım atmadı.” Diğer şahit de; “Bir gün kilisedeki vaazında Türkler ile Kürtler arasında savaş var demişti.” Falan, filan. Önce şahitler çark ettirildi. “Mahkeme heyeti bizi yanlış anlamış, öyle demek istememiştik” diyerek kıvırttılar. Bağımsız mahkememizin yargıçları, önce 30 yıla mahkûm ettikleri bu terör sevici papazı, sonra ev hapsine çıkardılar, sonra da beklendiği gibi 12 eylülde serbest bıraktılar. Verilen ceza süresi, yattığı cezaya oranlandı, böylece pastörize edilmiş oldu. O aklandı da, “bu fakir burada durdukça onu kimseye vermeyiz” diyen kahramanımız üzerine halâ haksız bir şekilde yüklenenler var. Olan, bu ülkenin itibarına oldu. Hem de yazık oldu. Sonuçta, elbirliği ile pastörü pastörize ettik. Pir-i pak vaziyette sarı kovboyun uçağıyla vatanına gönderdik. O da, sağ elini kovboyun omuzuna koyarak dua etti. Sarı kovboy bağımsız mahkememize değil de, Cumhurbaşkanımıza teşekkür etti. Hem de beş defa. Pastör pastörize oldu da, bakalım dolar pastörize olacak mı. Yani, eski seviyesine inecek mi? Bekleyip göreceğiz.