Aile bireylerinin bir arada olduğu bugünlerde kritik kararlar verirken dikkatli davranmak gerektiğine işaret eden psikiyatrist Prof. Dr. Savaş, beynin aşırı stres ve baskı altında sağlıklı düşünemediğini belirtti. Savaş, önemli kararları verirken en az bir ay beklenmesini önerdi.

Ahmet Erkan Yiğitsözlü - Çin’in Wuhan kentinde başlayıp dünyayı kasıp kavuran vaka sayısı hızla artarak 2,5 milyona yaklaşan koronavirüs, insan psikolojisini de olumsuz etkiliyor. Uzmanlar, tedavisi ve aşısı olmayan virüsle mücadelede en sağlıklı yöntemin izole olmak ve evde kalmak olduğunu tekrar tekrar üstüne basarak söylüyor. Birçok ülkede tehdidin büyümesi sonrası sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Ülkemizde de sokağa çıkmaya sınırlamalar getirilerek, insanların evde kalması isteniyor. Ancak tek başına veya aile bireylerinin evde kapanıp kalması nedeniyle birçok psikolojik sıkıntıların ortaya çıkabileceğine işaret ediliyor. Özellikle koronavirüsü kontrol altına alan Çin’de, salgın sonrası boşanma sayısında rekor artışların olduğuna dikkat çekiliyor. İnsanları kaygı ve endişeye sevk eden koronavirüsün psikolojik etkilerini özel kliniğinde hastalara hizmet veren Psikiyatrist Prof. Dr. Haluk Savaş ile görüştük. Psikiyatrist Savaş, 24 Saat’e yaptığı değerlendirmede koronavirüsün psikolojik etkilerini azaltmak için neler yapılması gerektiğini anlattı. Savaş, koronavirüs dolayısıyla aile bireylerinin bir arada olmasının anlaşmazlıkları da gün yüzüne çıkaracağı için bugünlerde boşanma gibi kritik kararlar alınırken daha dikkatli olunması gerektiğinin altını çizdi. Beynin aşırı stres ve baskı altında sağlıklı düşünemediğine işaret eden Savaş, bu tür önemli kararları verirken en az bir ay beklenmesi gerektiğini belirtti. Koranavirüs tehdidinin; şu anda insan psikolojisinde kaygı, korku ve endişelere sebep olduğunu bildiren Savaş, evde kalmanın insanlar arası ilişkilerdeki pürüzlerin yok edilmesi için fırsatlar da barındırdığına işaret etti. “Yoğun stres altında beyin sağlıklı düşünemez” Çin’deki koronavirüs salgını sonrası artan boşanma vakalarını anımsatan Prof. Savaş, eve kapanarak uzun süre birbirleriyle zaman geçirmenin sorunlar çıkaracağını belirterek “Uzun süreli evde kalmak psikolojik rahatsızlıklara neden olabilir” dedi. Kaygı bozukluğu olanlar ve uyuyamayanların mutlaka psikiyatriste gitmesi gerektiği uyarısında bulunan Savaş, doktorun gerekirse uyku ilacı vereceğini, uykusuzluk çekmektense uyku ilacı alınmasının hiçbir mahsuru olmadığını kaydetti. Zorunlu zaman geçirme ve yakınlaşmanın, insanların birbirinin hoş olmayan, hoş karşılaşamayacağı davranışlarıyla karşılaşmasına yol açacağına değinen Prof. Dr. Savaş, “Herkes evden çıkmadığı için bu kez patlamaya hazır bomba olacak. O yüzden eşler birbirine patlayabilir. Bu da haliyle ani boşanma kararları almalarına neden olabilir. İşte onun için diyoruz ki boşanma konusu gibi kritik kararlar hemen o anda verilmemeli, en az 1 ay beklenmeli, sonra karar verilmeli” diye konuştu. Yoğun stres ve baskı nedeniyle beynin sağlıklı kararlar veremediğini vurgulayan Prof. Dr. Savaş, şunları söyledi: “Yoğun kaygı nedeniyle ‘Öleceğiz mi, kalacağız mı? Hastalıkla nasıl baş edeceğiz?’ gibi endişeleri getirir. Bu endişeler zamanla, ‘Bu kadın çekilmez oldu’. ‘Aa bu adam Allah’ın belası’, ‘Çocuğum böyle birisiymiş’ gibi ithamlara sebep olabilir. Beyin ciddi stres altında sağlıklı düşünemez.” Olumsuz psikolojiyi düzeltmenin yolları Savaş, koronavirüsün olumsuz psikolojik etkilerini en aza indirmek için yapılacakları ise şöyle sıraladı: “Duş alın, iyi uyuyun. Birbirinizi eğlendirecek, oyalayacak aktiviteler yapın. Okey, playstation oynayın mesela. Çocuklarınızla, eşinizle, çerez yiyerek film izleyin, dizi izleyin. Birlikte yapacak işler bulun. Haftada bir sıkıntılarınızı konuşun. Bu konuşmalar sizleri ve karşınızdakini de rahatlatacaktır.” “İtham edici dil kullanmaktan vazgeçin” Kişiler arası ilişkilerde kullanılan dilin itham edici olmamasına dikkat edilmesi gerektiğini belirten sözlerini şöyle sürdürdü: “Kullanılan dil tehditkâr ve suçlayıcı olmamalı. Başımıza gelen sıkıntıları anlatırsak anlaşılır hale geliriz. Belki koronavirüs ilgili hayati tehdit, hayatımızdaki psikolojik pürüzleri giderecek araca dönüşür. Birbirimizin ritmini yakalamalıyız. Esasen genelde kötü insanlar değiliz. Bazı kişilerde kişilik bozuklukları olabilir. Onu muhafaza etmeye çalışırız. İnsanlara yumuşak davranmalıyız. Koronavirüs tehdidini fırsata çevirelim. Eğlenelim, kitap okuyalım, kendirimizi geliştirelim bu sürede. Akrabaları ziyaret edemiyoruz ancak telefon edelim. Birlikte olmak sadece yüz yüze olmak değildir. Teknoloji de bizi birbirimize yaklaştırıyor.” “Teknoloji çağındayız yalnız olmaktan korkmamalıyız” Geçmişte de bu ve benzer salgınların olduğunu o dönemlerde bugünkünden daha sert hatta karantina tedbirlerinin alındığını aktaran Prof. Dr. Savaş, açıklamalarına şöyle devam etti: “Şu anda hepimiz özel bir çağdayız. Teknoloji elimizin altında. Bundan faydalanalım. Hem izole oluyoruz hem de Whatsapp’da Facebook’da binlerce kişiyle sosyal ortam oluşturabiliyoruz. Yalnızlık çekecek bir durum yok. Yaşadıklarımız dünyanın sonu değil.” Yaşanılan yoğun kaygı ve endişenin insanlarda mutlaka bir iz bırakacağını aktaran Prof. Dr. Savaş, kendi yaşadıkları konusunda şunları söyledi: “Kliniğe geliyorum. Hiçbir yere dokunmamak için azami gayret gösteriyorum. Asansörün tuşuna elimle basmıyor, dirseklerimle basıyorum. Klinikte hemen ellerimi yıkıyorum. Bu virüs bittiğinde kaygı nedeniyle yaptığımız birçok şey alışkanlık haline gelebilir. Gelmesinde bir sıkıntı yok aslında. Hastalığa yakın insanlarda bu davranışlar kalıcı olacaktır. Temizlik titizi olanlar, zaten bunları yaşamları boyunca yaşıyorlar.” Yaşananların ne gibi sonuçlar doğuracağını henüz bilmediklerini bildiren Savaş sözlerini “Bu durum böyle sürerse neler olacak bilmiyoruz. Çünkü herkes için yeni bir durum bu. Yaşadıkça göreceğiz. Herkese koronasız günler diliyorum. Umarım dünya daha fazla kayıp vermeden bu tehditten bir önce kurtuluruz” diyerek sonlandırdı.