Messenger’dan cinsel tacize uğrayan kadının 1 yıl önce açtığı dava sonuçlandı. Mahkemeyi kazanan Yıldızbaş dava sonucunu “Kazandım, kazandık” sözleriyle ilan etti

Gülseren Tozkoparan Jordan ANKARA- “Bugün güzel bir gün. Kazandım, kazandık!” sözleriyle duyurdu Perçem Yıldızbaş, bir yıl süren mücadelesinin sonucunu sosyal medya hesabından… Zafer haberini herkese ilan etmek, paylaşmak istemişti. Peki kazanılan neydi!.. “Kazandım” diyordu! Şahsına yapılan “tuhaf bir” tacizi sineye çekmemiş, sessiz kalmamış, şikâyet etmiş, dava açmış, avukatlarıyla birlikte mücadele vermiş ve haklı çıkmıştı. “Kazandık” diyordu, çünkü bu dava, aynı zamanda benzer sorunu yaşamış ya da yaşayacak tüm kadınlar adına açılmış bir davaydı, sonucu herkese örnek, ders, emsal olacak bir zaferdi! Olay, bir yıl önce meydana geldi. Perçem Yıldızbaş’ın bir sosyal medya grubundaki paylaşımlarını gören tanımadığı bir erkek, kendisi ile iletişim kurmak istedi ve konuşma başladı. Yıldızbaş, “Tamamen monoloğa dönüşen bir konuşmanın bir anda, keskin bir değişimle pornografik içeriğe dönüşmesi söz konusu. Önce cinsel içerikli bir fotoğraf sonra cinsel içerikli cümleler, akabinde benim tepki göstermem ve engelleme” diye özetliyor olayı. Sanal taciz mesajı, gündeliğin parçası olmamalı Yıldızbaş, dava açmaya, olayı mahkemeye taşımaya nasıl karar verdiğine ilişkin süreci ise şöyle açıklıyor: “İlk anda şikâyetçi olmak gelmedi aklıma. İşte bu, çok problemli bir durum. Aslında ortada bir tahakküm ve açık bir dijital şiddet var. Ama cinsel şiddetin ve kadın cinayetlerinin normalleşme sınırında gezdiği bu korkunç zamanlarda, mesaj yoluyla gelen cinsel taciz sıradan kalıyor. Hak aramanın karşılığı ise ‘Uğraşmak, bulaşmak’ oluyor. Hal böyleyken taciz, taciz eden açısından ‘fütursuzca yapılabilir’ bir şeye dönüşüyor. Bu beni çok öfkelendirdi. Bu rahatlık, bu aymazlıktan çok rahatsız oldum. Bunu engellemenin yolu da sessiz kalmamaktan geçiyor sonuçta. Benim bildiğim örnekler yoktu o günlerde. Ama buna gerek de yoktu. Sonuçta ortada tanımlı bir suç ve bu suçun da yasalar tarafından verilen bir cezası var. Sonrasında, şikâyet ettikten sonra benzer şeyleri yaşamış ve duruşma salonundan zaferle çıkmış kadınların hikâyelerini okudum, onlardan çok güç aldım. Sözgelimi geçenlerde bir kadın, kendisine arabadan laf atan adamı dava etti ve onun ceza almasını sağladı. Onun mesajı da benimkiyle aynı kaygıyı taşıyordu. ‘Hâlâ aramızda arabadan laf atan erkekler varsa bir gün birinin çıkıp onlara haddini bildirebileceğini görsünler.’ Laf atılması, sosyal medya mesajı vs. gündeliğin parçası olmasın.” Eylül 2018’de şikâyetçi olduğu davanın duruşması, Ekim 2019’da gerçekleşti. İzmir Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, tek celsede taciz eden tarafın suçlu bulunması ve ceza almasıyla dosya kapandı. Şikâyet sürecinde masraf olmadığını, avukatlık masraflarını da davayı kaybettiği için karşı tarafın ödediğini belirten Yıldızbaş, dava sürecinde dikkat edilmesi gereken detaylara ilişkin olarak şunları anlattı: “İnternet üzerinden tacize uğradığım için Siber Suçlar Birimi’ne şikâyetçi oldum. Elimde karşı tarafın adres ya da kimlik bilgileri yoktu. Sadece ekran görüntüleri ile birlikte ifade verdim. Bu noktada ekran görüntülerinin, adres çubuğu görünecek şekilde olmasına dikkat edilmeli. Aksi halde şikâyet kabul edilmiyor. Sonrası bekleyiş... Siber suçlar inceliyor ve gerek görülürse dava açılıyor.” Tacizci ile karşılaşmak en kötüsü Mahkeme aşamasında en sarsıcı durumun, messenger üzerinden hem fotoğraf hem de sözlü olarak kendisini cinsel içeriklerle taciz eden kişiyle duruşma sırasında karşı karşıya gelme, aynı koridorda beklemek olduğunu işaret eden Yıldızbaş, “İkimiz de orada, karşı karşıya idik. Taciz uzaktan gelmiş ve engelleme yoluyla sürekliliği ortadan kaldırılmış olsa da karşı karşıya gelmek berbat bir duygu. Fiziksel cinsel saldırı/istismar söz konusu olduğunda insanlara yaşatılanları düşünemiyorum bile… Daha kötüsü de tacize uğrayanların bazılarının çocuk olması. Detaylarını bilmiyorum ama çocukların dahil olduğu süreçler için adli görüşme odaları uygulaması var sanırım, öyle olmalı” açıklamasıyla sıkıntının altını çizdi. Adres beyanı problemli Yıldızbaş, duruşma sırasında rahatsız olduğu diğer bir konunun ise, başlangıçta sanık ile aynı ortamda adreslerinin sorulması olduğuna işaret ederek, “Duruşma açılırken adresinizi sanığın yanında soruyorlar. Müşteki ve sanığın hiçbir biçimde yolunun kesişmemesi gerektiğini düşünüyorum. Ne fiilen ne de bilgi paylaşımı açısından. Güvenlik zafiyeti yaratmaya müsait bir uygulama bu!” sözleriyle endişesini dile getirdi. Karşı tarafın adresini güvenlik kaygısıyla öğrenmesini istemediği için adresini yazılı vermek istediğini belirttiğinde talebinin kabul edilmesini memnuniyetle karşıladığına değinen Yıldızbaş, ancak bu noktada doğal olarak yaşanacak endişe ve tehlikenin mahkeme tarafından görülmemiş olmasını garip buluyor. Yıldızbaş, adliyeden çıkarken de temkinli olunması gerektiğinin altını çizdi. “Bu noktaya gelebileceğini düşünmemiştim!” itirafı “Bu davayı kazanmış olmayı bir zafer olarak değil olması gerekendi oldu” diyerek yaşamayı tercih ettiğini vurgulayan Yıldızbaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Zafer diyebileceğim çok kıymetli bir şey var, o da sanığın ifadesi alınırken birçok ilgisiz şey söylemesi. Alkolü olduğunu, Çocuk Esirgeme Kurumu’nda büyüdüğünü vurgulayarak mazeret bulmaya çalışması… Ama en önemlisi itiraf niteliğinde sayılabilecek sözü, ‘Bu noktaya gelebileceğini düşünmemiştim!’ oldu. Düşünmemiştir gerçekten. Çünkü gelmiyor. Ben de tereddüt ettim önce, ‘Şimdi kim uğraşacak, başıma bela almayayım, engelle gitsin…’ diye. Ancak artık bu noktaya geleceğini düşünmek zorundalar bu suça yeltenenler. Bu dava sonucunda o noktaya gelindi. Benim için işte zafer bu.” “Suç, doğru yerde aranmalı” Yıldızbaş, dava sürecinde dayanışma gösteren, görünür kılması yolunda destek veren çok kişi olduğunu, özellikle yol gösteren ve güç veren avukatları Özge ve Nergiz’in mücadeleye dair verdikleri umudun davanın kendisini de aştığını ifade ediyor. Bunun yanında üstü kapalı olarak suçlayıcı tavır takınanların, sessizliği rıza olarak görenlerin de cesaret kırdığını eklemeden geçmiyor. Benzer durumu yaşayanlara önerilerini ise Yıldızbaş, şöyle aktarıyor: “Benden önce de açılmış bir yol, kazanılmış haklar, söz söylemiş insanlar var. Bu anlamda yeni bir şey yapmadım ben. Bu süreçte çevremdeki bazı insanlardan, en alt perdeden, makyajlı itirazlar ya da iyi niyetli sorular aldım. Alt metninde ‘Fırsat vermiş olabilir misin acaba?’ mesajı yatan, hatta zaman zaman söyleyenin bile bilinç düzeyine çıkmamış bir ‘suçu tacize uğrayanda ara’ refleksi var. Bu gerçekten incitici bir tutum. İnsanı erkenden yorabiliyor, kalbini kırabiliyor, ilişkileri altüst edebiliyor bu. Fakat sonuç onları da dönüştürdü, dönüştürüyor. Bu, böyle güçlü bir şey işte. Tacize uğrayan kişi kendini değiştirmek zorunda değil. Hiçbir şey yapmak zorunda değil. Suç, doğru yerde aranmalı, haksız yere kimse suçlanmamalı ya da suç paylaştırmamalı. Hakkını arayacak insanların da yaşam enerjisi bu şekilde sömürülmemeli.” “Laf atmak” da cezasız kalmadı Yıldızbaş’ın atıfta bulunduğu benzer bir taciz davası, 2019 Eylül ayı sonunda sonuçlanmış ve basına yansımıştı. Adı geçen davada, Kayseri’de yolda yürüyen üç üniversite öğrencisine arabasından laf atarak “Kızlar ne yapıyorsunuz?” diyen şahıs, cevap almayınca kızlara hakaret etmeye başlamış, öğrencilerin 155’i arayıp polise arabanın plakasını vermeleri üzerine laf atan kişi yakalanmış, sorgulanmış, alkollü olduğu tespit edilmişti. Olayın peşini bırakmayan öğrencilerden Gamze G.’nin ilgili şahıstan şikâyetçi olması üzerine dava süreci başlamıştı. On ayın sonunda mahkeme, “Basit cinsel taciz ve hakaretten 180 gün hapis cezası karşılığı adli para cezası” vermişti. Davayı kazanan Gamze G. de, haberi sosyal medya hesabından; “Benim için özel olan bugünü sizinle paylaşmak istiyorum. Arabadan laf atarak beni taciz eden birine açtığım davayı kazandım” şeklinde duyurmuştu, tabii bu davanın emsal olarak gösterilecek olmasından duyduğu mutluluğu dile getirmişti. Gamze G., dava sürecinde psikolojik olarak zor zamanlar geçirip yıpransa da sonuca değdiğini ve “Ülkede laf atmanın bile bir cezası olduğunu gösterdiği için kendisiyle gurur duyduğunu” ifade etmişti. İnternet üzerinden işlenen suçlara ilişkin Emniyet Genel Müdürlüklerinde Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlıkları bulunuyor. Buralarda şikâyetler alınıyor ve bu tür suçların içerikleri web sayfalarında açıklanıyor.