Mehmet Necati GÜNGÖR - Anlatacağım fıkra yarım asırlık kadim dostum ve gençlik arkadaşım Ahmet Çilligöl’e ait. Erzurum’da başlayan arkadaşlığımızın hatıraları unutulmaz. Rahmetli babası şeker imalatçısıydı. Kendisi de şeker gibi birinsan oldu. Makine Mühindesliği okudu. Güzel ahlâkı ve dürüstlüğü sayesinde iş hayatında başarılı tırmanışlar yaptı. Yurt dışında yaşıyor, bir ülkede otomobil yedek parçaları üretiyor. Ara sıra telefonla sohbet ediyoruz. İş hayatının gelgitleriyle ilgili bir Sincap fıkrası anlattı. Bu fıkra siyasetin gelgitlerine de uyarlanabilir. Ben de bu maksatla anlatmak istedim: Hayvanat bahçesinde sincaplara ceviz atarlarmış. Sincap cevizi çok sevdiği için sağına soluna, ebadına bakmadan yutarmış. Ancak cevizin kabuğu serttir. Bir türlü kıramaz, içindekini yiyemez Sincap. Ceviz ağızdan girer ama, tahliye bölgesinden bir türlü çıkmaz. Sincap zora girer, karnında müthiş bir ağrı oluşur, kıvranır durur. Sonunda veterinere götürürler. Ceviz, tahliye mıntıkasından ameliyatla çıkarılabilir ancak. İyileştikten sonra aynı sincabın önüne yine ceviz atılır. Sincap akıllanmıştır artık. Cevizi ağzına götürmeden önce kıçına tutar. Ölçer, biçer ve yutmaktan vazgeçer. Bu fıkradan bir atasözü bile üretilebilir. Akla vurulmadan verilen kararlar, kıç ile ölçülür. Sonu hüsrandır. Bir ülkede vatandaş önüne konulan tercihleri ölçmeden, biçmeden, düşünmeden kabul veya reddediyorsa sonu sincap deneyinde olduğu gibidir. Biz bu tür insanlara eli alçılı adam deriz. Eli aklından bağımsız çalıştığı için, yanlış tercihinden dolayı başına gelenlerin suçunu eline yükler. “Elim kırılsaydı” diyen ses onun sesidir. Elini cezalandırır. Oysa, Yüce Yaratıcı Kur’an-ı Kerim’de 47 küsur yerde “aklınızı işletin” öğüdünü verir. Sonra da aklını işletmeyenlerin üzerine pislik yağdıracağını söyler. Sincabın akıllandığı yerde, eli alçılı adamlar akıllanmazsa Eli kamçılı adamlar zuhur eder.