Utku ŞENSOY  Milattan Önce 4’ncü yüzyılda yani bundan tam 2 bin 500 yıl önce yaşamış, Eski Yunan’ın en bilinen filozoflarından biridir Sokrates. Farklıydı, aykırıydı, cesurdu, dalkavukları sevmezdi, düzen ve devlet başta olmaküzere hemen her şeyi sorgular, şeytanın avukatlığını yapardı. Ölüme mahkum edilişinin asıl sebebi “soru sormasıydı”! Sokrates Atinalılara;”Zeus’tan Apollonia kadar 500 çeşit tanrınız var. Halbuki kainatta milimetrik bir düzen var, birden fazla el karışırsa bu düzen karışır yaratıcı bir tanedir” dedi. İşte o zaman kızılca kıyamet koptu; “Devletin kabul ettiği tanrılara inanmıyor, gençlerin ahlakını bozuyor” diye ihbar edildi, mahkemeye çıkarıldı. Sokrates’i tam 501 kişi yargıladı. Sokrates idam istemi ile yargılandığı son davasında dillere destan bir savunma yaptı. Ama yargıcılar hakkındaki hükmü peşinen verdiği için savunması baldıran zehri içmesine engel olamadı. Sokrates›in ünlü “Savunması”Xenaphon›a ve Platon›a ait iki metin üzerinden günümüze kadar ulaşmıştır. Sokrates›ten nefret eden Platon, onun son savunmasını ölümsüzleştiren isim olarak dikkat çekmektedir. “Savunma”, bir yandan M.Ö. dördüncü yüzyıl Atina’sının devlet düzenine ve hukuk sisteminin zaaflarına ilişkin ipuçları verirken, diğer yandan da, “aydınlanmaya” direnen muhafazakar egemen güçlerin Sokrates gibi bilinen bir isim üzerinden halka gözdağı verme çabalarını sergilemektedir. Bu açıdan bakıldığında, “Savunma”güncelliğini yitirmeyen evrensel bir duruştur. Sokrates; “Atinalılar, beni suçlayanların üzerinizde nasıl bir etki bıraktıklarını bilemem, ama öylesine inandırıcı konuştular ki, neredeyse bana kendimi unutturdular” diye başladığı savunmasını şu sözlerle noktalar; “İnsanları öldürerek, yaşadığınız kötü hayatın kınanmasından kurtulacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bu ne çok mümkün, ne de şerefli bir kaçış yoludur. En kolay ve en asil yol başkalarını susturmak değil, kendinizi mümkün olduğunca iyileştirmektir. Beni ölüme mahkum edenler için söyleyeceğim son söz budur. Bu yüzden, ey yargıçlar, ölüm karşısında umutsuz olmayın, şundan emin olun ki, ister bu yaşamda olsun isterse ölümden sonra, iyi bir insanın başına hiçbir kötülük gelemez”. Sokrates’in yargılaması sonucunda Baldıran zehri içirilerek öldürülmesine karar verildi. Zehri tereddütsüz içeceği sırada eşinin ağladığını duyunca «neden ağlıyorsun?” diye sordu. Eşinin «seni suçsuz yere öldürüyorlar» dediğinde Sokrates;”suçlu yere öldürülsem daha mı iyi olacaktı” şeklinde yanıt verir. Ardından ağlayan talebelerine dönüp; “unutmayın ben ne ilk ne de son olacağım. Hak ve hakikati, gerçeği günlük hayat kaygılarının üstünde tutan birçok insanın akıbeti benim gibi olacak” dedi ve baldıran zehrini içerek öldü. İşte o günden buyana inandığı değerler uğruna, “egemen güçler” tarafından anlaşılmayıp mahkum edilenler için kullanılır “baldıran zehri içmek”deyimi. Siyasette hamasette içi boş olarak sıkça kullanılan bu deyim aslında dik duran, eğilmeden haysiyetiyle yaşayanların, dogmalarakörü körüne bağlı olan kitlelere karşı kullandığı bir Sokrates metaforudur. Unutmayalım ki,Sokrates’ i mahkum eden 501 kişinin adını bilen yok. Oysa Sokrates ve inandığı doğruları 2 bin 500 yıldır yaşayıp insanlığa dersler veriyor.Muhtemeldir ki binlerce yıl daha yaşayacaktır. Sokrates’ lerincesareti, onların onurlu yoklu hepimiz için ışık kaynağı olsun.Haysiyet ve doğruları uğruna canını feda eden eğilip bükülmeyen Sokrates’ lere selam olsun. SOKRATES’ den bazı özlü sözler: -Size ne yapacağınızı söyleyebilirler ama ne düşüneceğinizi asla! -Kimseye hiçbir şey öğretemem, sadece onların düşünmelerini sağlayabilirim. -Cahil insan kendinin bile düşmanı iken, başkasına dost olması nasıl beklenir. -Sadece bir iyi vardır; bilgi ve sadece bir kötü vardır; cehalet. -Eğitimin pahalı olduğunu düşünüyorsanız, cehaletin bedelini hesaplayın. -Tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir. -Değersiz insanlar sadece yemek ve içmek için yaşarlar, değerli insanlar ise sadece yaşamak için yer ve içerler.